+11
Deadly
zAfRiNa
Kiraz*
RUH
jamestark
ruveydamelisa
Ash_
Clodya_Alas
İdio-Path
ebru
Sude
15 posters
Meleğim ( FİNAL.)
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°51
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
evet ya meraktan ölücem ybb
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°52
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Artık bölümü bekleyin
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°53
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
ybb lütfen
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°54
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Yarın inşallah canım
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°55
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Bölüm onaltı (Burak)
Dilara girdi, Berrak yüzümde ki elini ani bir hareketle çekti.
“ Lanet olsun çok tatlısınız!”
“ Öyle miyiz ki cicişim?” Berrak kıkırdadı. “ Kahrolma sen! Ödüm koptu biri görcek diye.”
“Yok güzelim, sana bakınmaya geldim. Bugün hiç göremedik birbirimizi.” Sonra bana döndü. “ Enişte, n’aber?”
“ İyiyim baldız.” Gülüştük.
“ Baldız baldan tatlıdır ona göre.”
Berrak, “ Burada böyle bir tatlılıktan şeker komasına girmediğine göre başka tatlılığa hayli hayli açıktır benim aşkım.” Şimdide kahkaha atıyorduk.
“Diloooş! Can’ın turne zamanı yarın.”
“Desene beraberiz üçümüz.” Burak’a döndü. “ Ay enişteee, turne zamanları en sevdiğimiz zamanlardır. Karışan yok, söz söyleyen yok. İstediğin kadar çık, gez. İstediğini giy. Benim sevgilim yok ama Can herkese yetiyor. Sende öyle yaparsan...”
“ Ne münasebet canım. Ben bencil psikopatın teki olan bir denyo değilim.”
“ Vaaaay.”
“ Ay diloş senin şu vayların beni öldürüyor!” Sonra Berrak bana döndü. “ Neşem geldi! Hadi sen yemeğe çık. Ben kantinden yemeyi düşünüyorum bugün.”
“Sen nasıl istersen aşkım.” Eğildi beni öptü ve kalktı Dilara’nın kolunu tuttu bana göz kırptı ve dışarı çıktılar. Bende çıktım direk yemekhaneye gittim.
Yemeğimi aldım, kendi grubumun olduğu masaya gittim. Mustafa, Nur, aslı, emre, Batuhan…
“Selam çocuklar…” Oturdum.
“ Nerede kaldın?” Sıra arkadaşım –Mustafa- hep böyledir zaten. Beni soru yağmuruna tutar. Hepsine söylemek istiyordum. Berrak’la birlikte olduğumu bilmeleri haklarıydı. En yakın arkadaşlarımdı. Söylemek zorundaydım…
“Size bir şey söylemem gerek.” Hepsine tek tek baktım. Hepsi bana bakıyordu, Nur yemeğine odaklanmıştı sadece o bakmıyordu. Onu es geçtim. “ Bilmeye hakkınız olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum değil, öyle!”
“ Seni dinliyoruz.” Cevap Mustafa’dan gelmişti.
“ Kimse bilmemeli… Bu altımız arasında kalmalı.” Hepsi –Nur hariç- onaylar gibi bir şey söylendiler.
“ Ben dünden itibaren biriyle beraberim…” Nur o kadar ani baktı ki bana. Şaşkınlık fışkırıyordu gözlerinden.
“Oooo, kiminle?” Yine Mustafa.
“ Berrak…”
“ Nasıl yani Burak! O kaltak, Can’la çıkıyor!”
“ O kaltak değil Mustafa. Benim sevgilim.”
“ Ayrıldılar mı?” Nur’a döndüm ve cevap verdim.
“ Hayır. Bugün konuştu ama bırakmıyor. En kısa zamanda bırakacak…”
“ Ben.berrak’tan.nefret.ediyorum!” Aslı öyle bir ses tonuyla konuştu ki…
“ Neden?”
“ Kendini beğenmiş bir pisliğin teki! Seninle oynuyor mu ne yapıyor! Sende mi diğerleri gibi güzelliğine kapıldın. Yazık.”
“ Bakın, ben ona güveniyorum. Çok güzel evet ama ben onun içine de aşık oldum… Sizinde güveninizi sağlayacağım, şüpheniz olmasın.
“ İçine mi hahahah!” Nur öyle bir güldü ki bütün yemekhane bize dönüp baktı.
Emre “ Bu güveni bize nasıl sağlayacaksın?”
“ Beraber takılabiliriz.”
Aslı,” Yapma Burak… O bizle asla gezmez!”
“ Gezer görürsünüz!”
Emre. “ Ben onun gibi kızları iyi tanırım. Seni parmağında oynatır, ruhun duymaz.”
Konuşma boyunca sessiz kalan Batuhan direk söze girdi.
“ Niye böylesiz abi siz? Çocuk seviyor işte… Bizimle paylaştı. Ona destek olacağımıza yaptığınıza bakın. O güveni sağlamaya çalışacak. Berrak her ne kadar kötü bir kız olursa olsun. Belki değişmiştir ne biliyorsunuz? Kendi içinizde ki kıskançlık, öfke, sinir her ne halt varsa bunu kendinize saklayın da kardeşimizi mutlu edelim.” Ah Batuhan’ım benim! Herkes sus pus olmuş yemeklerine döndüler.
“ Sağol Batu…” Diye fısıldadım. Göz kırptı.
Okul çıkışı eve geldim. Berrak’ı bize davet etmek istiyordum. Telefonumu aldım elime,
-Aşkım
-Aşkım
-Neredesin? Ne yapıyorsun?
-Evdeyim… Kontes’i besliyorum
-Kontes?
-Köpeğim!
-Ah, ne hoş…
-Benim kızım hoştur;)
-Berrak
-Efendim
-Bize gelir misin?
-Aman tanrım çok ani! Evde kim var?
-Kimse. Sadece ben. Annem işte.
- Tamam. Olur.
- Gelip seni alayım mı?
- Gerek yok. Ben gelirim aşkım Adresi ver.
Dilara girdi, Berrak yüzümde ki elini ani bir hareketle çekti.
“ Lanet olsun çok tatlısınız!”
“ Öyle miyiz ki cicişim?” Berrak kıkırdadı. “ Kahrolma sen! Ödüm koptu biri görcek diye.”
“Yok güzelim, sana bakınmaya geldim. Bugün hiç göremedik birbirimizi.” Sonra bana döndü. “ Enişte, n’aber?”
“ İyiyim baldız.” Gülüştük.
“ Baldız baldan tatlıdır ona göre.”
Berrak, “ Burada böyle bir tatlılıktan şeker komasına girmediğine göre başka tatlılığa hayli hayli açıktır benim aşkım.” Şimdide kahkaha atıyorduk.
“Diloooş! Can’ın turne zamanı yarın.”
“Desene beraberiz üçümüz.” Burak’a döndü. “ Ay enişteee, turne zamanları en sevdiğimiz zamanlardır. Karışan yok, söz söyleyen yok. İstediğin kadar çık, gez. İstediğini giy. Benim sevgilim yok ama Can herkese yetiyor. Sende öyle yaparsan...”
“ Ne münasebet canım. Ben bencil psikopatın teki olan bir denyo değilim.”
“ Vaaaay.”
“ Ay diloş senin şu vayların beni öldürüyor!” Sonra Berrak bana döndü. “ Neşem geldi! Hadi sen yemeğe çık. Ben kantinden yemeyi düşünüyorum bugün.”
“Sen nasıl istersen aşkım.” Eğildi beni öptü ve kalktı Dilara’nın kolunu tuttu bana göz kırptı ve dışarı çıktılar. Bende çıktım direk yemekhaneye gittim.
Yemeğimi aldım, kendi grubumun olduğu masaya gittim. Mustafa, Nur, aslı, emre, Batuhan…
“Selam çocuklar…” Oturdum.
“ Nerede kaldın?” Sıra arkadaşım –Mustafa- hep böyledir zaten. Beni soru yağmuruna tutar. Hepsine söylemek istiyordum. Berrak’la birlikte olduğumu bilmeleri haklarıydı. En yakın arkadaşlarımdı. Söylemek zorundaydım…
“Size bir şey söylemem gerek.” Hepsine tek tek baktım. Hepsi bana bakıyordu, Nur yemeğine odaklanmıştı sadece o bakmıyordu. Onu es geçtim. “ Bilmeye hakkınız olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum değil, öyle!”
“ Seni dinliyoruz.” Cevap Mustafa’dan gelmişti.
“ Kimse bilmemeli… Bu altımız arasında kalmalı.” Hepsi –Nur hariç- onaylar gibi bir şey söylendiler.
“ Ben dünden itibaren biriyle beraberim…” Nur o kadar ani baktı ki bana. Şaşkınlık fışkırıyordu gözlerinden.
“Oooo, kiminle?” Yine Mustafa.
“ Berrak…”
“ Nasıl yani Burak! O kaltak, Can’la çıkıyor!”
“ O kaltak değil Mustafa. Benim sevgilim.”
“ Ayrıldılar mı?” Nur’a döndüm ve cevap verdim.
“ Hayır. Bugün konuştu ama bırakmıyor. En kısa zamanda bırakacak…”
“ Ben.berrak’tan.nefret.ediyorum!” Aslı öyle bir ses tonuyla konuştu ki…
“ Neden?”
“ Kendini beğenmiş bir pisliğin teki! Seninle oynuyor mu ne yapıyor! Sende mi diğerleri gibi güzelliğine kapıldın. Yazık.”
“ Bakın, ben ona güveniyorum. Çok güzel evet ama ben onun içine de aşık oldum… Sizinde güveninizi sağlayacağım, şüpheniz olmasın.
“ İçine mi hahahah!” Nur öyle bir güldü ki bütün yemekhane bize dönüp baktı.
Emre “ Bu güveni bize nasıl sağlayacaksın?”
“ Beraber takılabiliriz.”
Aslı,” Yapma Burak… O bizle asla gezmez!”
“ Gezer görürsünüz!”
Emre. “ Ben onun gibi kızları iyi tanırım. Seni parmağında oynatır, ruhun duymaz.”
Konuşma boyunca sessiz kalan Batuhan direk söze girdi.
“ Niye böylesiz abi siz? Çocuk seviyor işte… Bizimle paylaştı. Ona destek olacağımıza yaptığınıza bakın. O güveni sağlamaya çalışacak. Berrak her ne kadar kötü bir kız olursa olsun. Belki değişmiştir ne biliyorsunuz? Kendi içinizde ki kıskançlık, öfke, sinir her ne halt varsa bunu kendinize saklayın da kardeşimizi mutlu edelim.” Ah Batuhan’ım benim! Herkes sus pus olmuş yemeklerine döndüler.
“ Sağol Batu…” Diye fısıldadım. Göz kırptı.
Okul çıkışı eve geldim. Berrak’ı bize davet etmek istiyordum. Telefonumu aldım elime,
-Aşkım
-Aşkım
-Neredesin? Ne yapıyorsun?
-Evdeyim… Kontes’i besliyorum
-Kontes?
-Köpeğim!
-Ah, ne hoş…
-Benim kızım hoştur;)
-Berrak
-Efendim
-Bize gelir misin?
-Aman tanrım çok ani! Evde kim var?
-Kimse. Sadece ben. Annem işte.
- Tamam. Olur.
- Gelip seni alayım mı?
- Gerek yok. Ben gelirim aşkım Adresi ver.
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°56
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Bölüm onyedi (Burak)
Kapı çaldı eve son bir göz attım ve kapıyı açtım. Gelen Nur’du. Yutkundum.
“Nur…”
“Seninle konuşmam gerek.”
“Ama…”
“ Aması yok konuşmamız lazım.” İçeri girdi oturma odasına yöneldi. Arkasından giderken yine kapı çaldı. Olamaz!
Bu sefer gelen Berrak’tı. Lanetin laneti olsun!
“ Aşkım.” Dedi ve kollarını açtı, sarıldı. Sarılmamız bittiğinde,
“Yuvan burası mı?” İçeriyi gezmeye başladı. Etrafa baka baka geziyordu. Oturma odasının kapısının önünde kalakaldı. “ Onun burada ne işi var!” Bana dönmeden konuşmuştu. Oturma odasına girdi ve Nur’un karşısında ki koltuğa oturdu. “ Ne halt ediyorsun burada?”
“ Burak’la konuşmaya geldim. Senin geleceğini bilseydim gelmezdim.”
“ Burak evde yalnızken buraya adımını atamazsın!” Durdu. “ Aslında hiç atamazsın. Bu ne cüret? ”
“ Berrak yeter! Burak benim arkadaşım!”
“ Kes şu aptal sesini.” Bana döndü. “ Aşkım, şunu evden kov, hemen!”
“Aşkım bir saniye.” Berrak çok ağır konuşuyordu. Beni böyle sahiplenmesi hoşuma gitmişti fakat Nur benim en yakın arkadaşımdı. Ona bunu yapamazdım. Gittim oturdum bir koltuğa bende.
“ Berrak’ı bize çağırdım. Nur’un benimle konuşacağından haberim yoktu. Çok önemli bir mesele olmadığı sürece Nur gelmezdi, eminim. Evet Nur seni dinliyorum?”
“ Konuşmak istediklerim özel.”
Berrak bir homurtu çıkardı. “ Onun benden saklısı olmaz. Konuş?” Bal rengi gözlerini Nur’a dikmişti. Nur bana Lütfen… der gibi bakıyordu.
“ Seni dinliyorum Nur?” Arada kalmak böyle bir şey olsa gerek…
“ Burak, seninle yalnız konuşmam gerek.”
“ Nur Berrak’ın yanına konuşursan bir şey olmaz.” Kırılmış gibiydi. Kahretsin… Onu hep kırıyordum! Ama elimden bu kadarı geliyordu…
“ Bugün yemekte konuştuktan sonra sen sınıfa gittin. Bahçede otururken, Berrak’la olduğun müddetçe seninle araya mesafe koymamız gerektiğini düşündüler.” Berrak’a döndüm. Gözlerini ayırmış deli gibi Nur’u dinliyordu.
“ Eee?”
“Eeesi, ben bir şans vermemiz gerektiğini söyledim. Haberin olsun istedim… Berrak böyle davranmaya devam ederse olacaklar bu. Ya insan gibi davranır ya da seçim şansı yapmak zorunda kalırsın.”
“İnsan mısınız ki siz?”
“ Berrak sus bi!” Oha der gibi bakıyordu Berrak bana. Nur ayağa kalktı.
“Konuşmak istediğim şey buydu. Şimdi gidiyorum. Size iyi eğlenceler.”
Kalktı ve kapıya yöneldi. Onu geçiremedim çünkü bana öyle bir bakıyordu ki Berrak… Berrak ayağa kalkana kadar Nur’un gittiğini fark etmedim bile. Oda çantasını aldı kapıya yöneldi. Kalktım kolundan tuttum.
“ Bırak beni.” Ağlamaya başlamıştı. Tanrım, çok nazlıydı…
“ Nereye gidiyorsun!”
“ Sanane!” diye haykırdı. Kapıyı açmaya yeltendi ama diğer elini tuttum. Hiç durmadan konuşuyordu.
“Seeeen, sen… Ben… Çok yanılmışım! Sana güvenmek istedim. Ama… O… kızın önünde beni rezil ettin!” Kolunu çekmek için savaş veriyordu. “ Şu ellerini çek üzerimden gitmek istiyorum!” Kolunu kurtardı ve kapıyı açtı. Kapattım geri. Geri açmaya çalışırken içimden geleni yaptım… Suratını yakaladım ve dudaklarının dudaklarımla buluşmasını sağladım…
Kapı çaldı eve son bir göz attım ve kapıyı açtım. Gelen Nur’du. Yutkundum.
“Nur…”
“Seninle konuşmam gerek.”
“Ama…”
“ Aması yok konuşmamız lazım.” İçeri girdi oturma odasına yöneldi. Arkasından giderken yine kapı çaldı. Olamaz!
Bu sefer gelen Berrak’tı. Lanetin laneti olsun!
“ Aşkım.” Dedi ve kollarını açtı, sarıldı. Sarılmamız bittiğinde,
“Yuvan burası mı?” İçeriyi gezmeye başladı. Etrafa baka baka geziyordu. Oturma odasının kapısının önünde kalakaldı. “ Onun burada ne işi var!” Bana dönmeden konuşmuştu. Oturma odasına girdi ve Nur’un karşısında ki koltuğa oturdu. “ Ne halt ediyorsun burada?”
“ Burak’la konuşmaya geldim. Senin geleceğini bilseydim gelmezdim.”
“ Burak evde yalnızken buraya adımını atamazsın!” Durdu. “ Aslında hiç atamazsın. Bu ne cüret? ”
“ Berrak yeter! Burak benim arkadaşım!”
“ Kes şu aptal sesini.” Bana döndü. “ Aşkım, şunu evden kov, hemen!”
“Aşkım bir saniye.” Berrak çok ağır konuşuyordu. Beni böyle sahiplenmesi hoşuma gitmişti fakat Nur benim en yakın arkadaşımdı. Ona bunu yapamazdım. Gittim oturdum bir koltuğa bende.
“ Berrak’ı bize çağırdım. Nur’un benimle konuşacağından haberim yoktu. Çok önemli bir mesele olmadığı sürece Nur gelmezdi, eminim. Evet Nur seni dinliyorum?”
“ Konuşmak istediklerim özel.”
Berrak bir homurtu çıkardı. “ Onun benden saklısı olmaz. Konuş?” Bal rengi gözlerini Nur’a dikmişti. Nur bana Lütfen… der gibi bakıyordu.
“ Seni dinliyorum Nur?” Arada kalmak böyle bir şey olsa gerek…
“ Burak, seninle yalnız konuşmam gerek.”
“ Nur Berrak’ın yanına konuşursan bir şey olmaz.” Kırılmış gibiydi. Kahretsin… Onu hep kırıyordum! Ama elimden bu kadarı geliyordu…
“ Bugün yemekte konuştuktan sonra sen sınıfa gittin. Bahçede otururken, Berrak’la olduğun müddetçe seninle araya mesafe koymamız gerektiğini düşündüler.” Berrak’a döndüm. Gözlerini ayırmış deli gibi Nur’u dinliyordu.
“ Eee?”
“Eeesi, ben bir şans vermemiz gerektiğini söyledim. Haberin olsun istedim… Berrak böyle davranmaya devam ederse olacaklar bu. Ya insan gibi davranır ya da seçim şansı yapmak zorunda kalırsın.”
“İnsan mısınız ki siz?”
“ Berrak sus bi!” Oha der gibi bakıyordu Berrak bana. Nur ayağa kalktı.
“Konuşmak istediğim şey buydu. Şimdi gidiyorum. Size iyi eğlenceler.”
Kalktı ve kapıya yöneldi. Onu geçiremedim çünkü bana öyle bir bakıyordu ki Berrak… Berrak ayağa kalkana kadar Nur’un gittiğini fark etmedim bile. Oda çantasını aldı kapıya yöneldi. Kalktım kolundan tuttum.
“ Bırak beni.” Ağlamaya başlamıştı. Tanrım, çok nazlıydı…
“ Nereye gidiyorsun!”
“ Sanane!” diye haykırdı. Kapıyı açmaya yeltendi ama diğer elini tuttum. Hiç durmadan konuşuyordu.
“Seeeen, sen… Ben… Çok yanılmışım! Sana güvenmek istedim. Ama… O… kızın önünde beni rezil ettin!” Kolunu çekmek için savaş veriyordu. “ Şu ellerini çek üzerimden gitmek istiyorum!” Kolunu kurtardı ve kapıyı açtı. Kapattım geri. Geri açmaya çalışırken içimden geleni yaptım… Suratını yakaladım ve dudaklarının dudaklarımla buluşmasını sağladım…
zAfRiNa- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 240
Kayıt tarihi : 26/07/10
Yaş : 34
- Post n°57
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
eee yine bitti ya bunlar yb
ebru- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1240
Kayıt tarihi : 01/03/10
Yaş : 29
- Post n°58
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
hakketten haa hemencik bitti.bize de bölüm yetmio.yb ver cnm
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°59
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Vericem canım benim
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°60
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Baştan söylüyorum bu berrak tambi salak (içimden geldi)
çocuğu oynatıyor galiba burakta o kadar safki farkında bile değil! benim düşüncem bu kim bilir yanlış çıkar ama kavga olursa memnun olurum valla berrak'a inşallah bir bok olurda burak onun ne olduğunu anlar sonrada nurla çıkar
çocuğu oynatıyor galiba burakta o kadar safki farkında bile değil! benim düşüncem bu kim bilir yanlış çıkar ama kavga olursa memnun olurum valla berrak'a inşallah bir bok olurda burak onun ne olduğunu anlar sonrada nurla çıkar
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°61
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Ahahah yorumun için çok teşekkür ederim bitanemmmm Çok değişik şeyler var kafamdaa
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°62
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Bölüm onsekiz (Burak)
Evet… Onu öptüm. İlk başta donakaldı, çantası elinden düştü. Bu öpüşü ilerletince, daha istekli daha çekinmez bir tavırla öpünce, yavaş yavaş karşılık gördüm. Aman tanrım ne yapmıştım böyle! Onu öptüm değil mi? Yanlış duymuyorum? Onu öptüm! Kalbimin deli gibi çarpması… İlk defa bu kadar hızlı çarpıyordu… Ellerimi boynuna kaydırdım. İncecik, zarif ve nazik boynunu tuttum. Sonra omuzlarından, ellerine… İki elini de tuttum… Tir tir titriyordu. Ne kadar sürdü emin değilim, ama dudaklarımız ayrıldığında nefes nefeseydik. Sendeledi ellerimi bıraktı. Donuk bir ifadeyle bana değil ilerlere bakıyordu. Şok olmuştu. Benimde dizlerimin bağı çözüldü. Onunda omuzlarından tuttum ve oturması odasına gittik yine. Çok kırılgan duruyordu. Parçalanacakmış gibi… İki kişilik kanepeye yan yana oturduk.
“ Bana dokunmaya nasıl kıyabildin…”
“ Şey… Bilmiyorum…” Sözleri bıçak gibi saplanmıştı. “Birden oldu…”
“ Beni susturmak için bunu yapmamalıydın…”
“ Seni susturmak için mi? Seni susturmak için mi? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun!”
Cevap vermedi. Hüzünlü gözlerle bana bakıyordu.
“ İlk öptüğüm kız sensin… Susturmak için olsa çok kızı öperdim.”
Gözleri birden ışıl ışıl oldu. “ Gerçekten mi? İlk beni mi öptün?”
“ Evet ve ilk kez birini bu kadar sevdim.” Artık gülümsüyordu. İlk olmak gerçekten onu mutlu etmişti…
“ Sende beni seviyorsun değil mi?”
“ Evet.”
“Sadece evet mi?”
“ Senin uğruna "ölebilecek" kadar çok seviyorum…”
“ Of… Deme öyle şeyler…. Fena oldum.” Gülümsedi.
“ Tamam, onlar arkadaşların. Daha iyi olacağım.”
“ Gerçekten mi?” Şaşkınlık, mutluluk bir ses tonuyla söylemiştim.
“ Gerçekten.”
“ Seni seviyorum…”
“ Bende…” Ve bir kilit kapıya girer. Annem içeri girer…
“ Annem geldi Berrak.”
“ Ay, inanmıyorum!”
“ Şimdi seni onunla tanıştıracağım.” Elini tuttum. Çekingen bir tavırla yürümeye başladı. “ Ölmek üzereyim…” Diye fısıldadı bana.
“ Neden?”
“Heyecan!” Kıkırdadım.
“ Hey, komik değil. Dün de seni gördük!”
“ Annecim, hoş geldin.”
“ Hoş bulduk tatlım.” Ceketini astı ve döndü. Berrak’ı görünce şaşırdı.
“Dur tahmin edeyim… Berrak?” Berrak bana döndü. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
“Evet anne. Bahsettiğim Berrak, bu Berrak.”
“ Dediğin kadar değil, çok ötesinde güzelmiş. Maşallah. Hoş geldin kızım.”
“ Hoş bulduk efendim, teşekkür ederim.” Berrak’ı ilk defa bu kadar kibar ve korkmuş görüyordum. Bu haline gülmemek için dudaklarımı ısırdım. –hahaha-
“ Tanışmayı düşünüyordum ama bu kadar erken olacağını tahmin etmezdim. Demek ki bizim oğlumuz sandığımızdan daha ciddi.” Eğildi önce Berrak’ı sonra beni öptü. Güldü.
“ Siz odada otururken bende akşam yemeğini hazırlayayım. Açsınız değil mi?”
“ Evet anne, teşekkürler.” Hala eli elimde olan Berrak’ı aldım, odama götürdüm.
“Ay ne şeker annen var…”
“ Senin kadar şeker olamaz!” Sonra odaya girdik.
“Burak! Çok düzenlisin, tanrım…”
“ Sende çok dağınıksın.”
“ Böööö”
Benim yaptığım gibi oda odamı büyük bir merakla inceliyordu. Bu sefer benim ki kadar çekingen değildi. Gitti çalışma masamda ki kitaplara baktı.
“ Okumayı sevmiyorsun sanırım.”
“ Öyle de denebilir.” Sonra çalışma masamın çekmecesini açtı. Baktı kapattı. Dolabıma yöneldi. Dolabımı açtı kıyafetlerime baktı. Hatta kokladı.
“ Çok güzel kokuyorsun…”
“ Sende.” Kapıya yaslanmış onu inceliyordum.
“ Odan küçücük.” Kendinin salon kadar odasını hatırladım. Aslında odam normaldi. Kendi odası anormaldi. Her zaman ki Berrak diye düşündüm. Kıkırdadım. Onu çok seviyordum!
Oturduk, sohbet ettik. Olanları unutmuş akşama kadar konuşmuş, şakalaşmış birbirimizi daha iyi ve daha yakından tanımıştık. Çok güzel bir gündü. Annem bizi masaya çağırdı. Oturduk yemek yemeye başladık. Berrak’ın sadece salata ve önünde ki cacıktan yediği gözümden çarpmamıştı.
“ Aç değil misin hayatım?” Annem benden önce davrandı.
“Şey… Ben vejetaryenim.”
“ Ah, neden söylemedin.”
“ Vejetaryen mi?” Şaşkın bakışlarıma kıkırdadı.
“Evet ben kesinlikle hayvan dostuyum!” Gülüştük.
“ Dal gibisin biraz yemelisin.” Tam cevap verince cep telefonu çaldı. Baktı, “ Annem…” dedi.
“ Efendim anne?, Burak’lardayım, Bilmiyorum, gelip alabilirsin, gittin mi?, tamam ben gelirim, hayır, hayır çok uzak değil, tamam şoförü yolla. Adres odamda bir kağıtta yazıyor,çalışma masamın üstünde,tamam, öpüldün.” Telefonu kapattı bize döndü.
“ Birazdan gelir, gitmem lazım.”
“ Doyuramadık seni.” Annem gerçekten endişeli bir ifadeyle bakıyordu.
“ Yo, hayır. Her şey için teşekkür ederim. O kadar güzel bir gündü ki…”
“ Bunu duyduğuma sevindim Berrak’çım.” Masadan kalktık ve kapıya yöneldik. Berrak anneme döndü ve “ Yine teşekkür ederim her şey için. Çok iyisiniz.”
“ Ah ne demek kızım! Yine beklerim.”
“ Kesinlikle gelirim.” Annem ve Berrak öyle bir kucaklaştılar ki… Bu halleri beni bilmiyorum, değişik yaptı. Mutluluk taşıyordum… Berrak’ta çok değişikti. Kibirli halinden eser yoktu… Çok ama çok iyiydi. Daha çok bağlandığımı hissettim. Merdivenlerden aşağıya indik. Kapımızın önünde şoförün gelmesini bekledik.
“ Hayatımda geçirdiğim en güzel günlerdendi.”
“ Benimde öyle… Hey! Yarından itibaren Can yok. Hep beraberiz biliyorsun değil mi?”
“ Evet!”
“ Seninle hayatımda ilk defa yapamayacağım şeyi yaptım… Cesaret verdin bana!”
“ Çabuk bitsin… Can’la çabuk bitsin.”
“ Kolay kolay bırakılmıyor.”
“ Seni herkes Can’a ait olarak biliyor. Herkes artık ‘Burak’ın demeli.”
“ Bunu bende çok istiyorum.”
“ Seni ömrümün sonuna kadar beklerim.”
“ Sende yeter ki benden vazgeçme, seni hiç bırakmayacağım.” Yanağımı okşadı. Elleri sıcacıktı… Sonbaharın sonlarıydı. Hava soğuktu ve elleri içimi ısıttı. Bir süre baktık birbirimize. Sözler değil de gözler konuştu o an. Sarıldık… Artık o kadar çekinerek dokunmuyordum ona. Öylece bekledik… Sonra bir araba yaklaştı. Araba son derece pahalı ve şıktı. Berrak’la birbirimizden ayrıldık.
“ Gidiyorum işte… Yarın okulda görüşürüz aşkım.”
“ Seni çok seviyorum aşkım, görüşürüz.”
“ Seni çok seviyorum.” Yükselip beni yanaklarımdan öptü ve daha sonra arabaya bindi. Elim yanağımda gidişini seyrettim. Dalmışım, gülerek döndüm. Kafamı kaldırdığım anda perde kapandı. Kapanan perde Nur’ların eviydi.
Evet… Onu öptüm. İlk başta donakaldı, çantası elinden düştü. Bu öpüşü ilerletince, daha istekli daha çekinmez bir tavırla öpünce, yavaş yavaş karşılık gördüm. Aman tanrım ne yapmıştım böyle! Onu öptüm değil mi? Yanlış duymuyorum? Onu öptüm! Kalbimin deli gibi çarpması… İlk defa bu kadar hızlı çarpıyordu… Ellerimi boynuna kaydırdım. İncecik, zarif ve nazik boynunu tuttum. Sonra omuzlarından, ellerine… İki elini de tuttum… Tir tir titriyordu. Ne kadar sürdü emin değilim, ama dudaklarımız ayrıldığında nefes nefeseydik. Sendeledi ellerimi bıraktı. Donuk bir ifadeyle bana değil ilerlere bakıyordu. Şok olmuştu. Benimde dizlerimin bağı çözüldü. Onunda omuzlarından tuttum ve oturması odasına gittik yine. Çok kırılgan duruyordu. Parçalanacakmış gibi… İki kişilik kanepeye yan yana oturduk.
“ Bana dokunmaya nasıl kıyabildin…”
“ Şey… Bilmiyorum…” Sözleri bıçak gibi saplanmıştı. “Birden oldu…”
“ Beni susturmak için bunu yapmamalıydın…”
“ Seni susturmak için mi? Seni susturmak için mi? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun!”
Cevap vermedi. Hüzünlü gözlerle bana bakıyordu.
“ İlk öptüğüm kız sensin… Susturmak için olsa çok kızı öperdim.”
Gözleri birden ışıl ışıl oldu. “ Gerçekten mi? İlk beni mi öptün?”
“ Evet ve ilk kez birini bu kadar sevdim.” Artık gülümsüyordu. İlk olmak gerçekten onu mutlu etmişti…
“ Sende beni seviyorsun değil mi?”
“ Evet.”
“Sadece evet mi?”
“ Senin uğruna "ölebilecek" kadar çok seviyorum…”
“ Of… Deme öyle şeyler…. Fena oldum.” Gülümsedi.
“ Tamam, onlar arkadaşların. Daha iyi olacağım.”
“ Gerçekten mi?” Şaşkınlık, mutluluk bir ses tonuyla söylemiştim.
“ Gerçekten.”
“ Seni seviyorum…”
“ Bende…” Ve bir kilit kapıya girer. Annem içeri girer…
“ Annem geldi Berrak.”
“ Ay, inanmıyorum!”
“ Şimdi seni onunla tanıştıracağım.” Elini tuttum. Çekingen bir tavırla yürümeye başladı. “ Ölmek üzereyim…” Diye fısıldadı bana.
“ Neden?”
“Heyecan!” Kıkırdadım.
“ Hey, komik değil. Dün de seni gördük!”
“ Annecim, hoş geldin.”
“ Hoş bulduk tatlım.” Ceketini astı ve döndü. Berrak’ı görünce şaşırdı.
“Dur tahmin edeyim… Berrak?” Berrak bana döndü. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
“Evet anne. Bahsettiğim Berrak, bu Berrak.”
“ Dediğin kadar değil, çok ötesinde güzelmiş. Maşallah. Hoş geldin kızım.”
“ Hoş bulduk efendim, teşekkür ederim.” Berrak’ı ilk defa bu kadar kibar ve korkmuş görüyordum. Bu haline gülmemek için dudaklarımı ısırdım. –hahaha-
“ Tanışmayı düşünüyordum ama bu kadar erken olacağını tahmin etmezdim. Demek ki bizim oğlumuz sandığımızdan daha ciddi.” Eğildi önce Berrak’ı sonra beni öptü. Güldü.
“ Siz odada otururken bende akşam yemeğini hazırlayayım. Açsınız değil mi?”
“ Evet anne, teşekkürler.” Hala eli elimde olan Berrak’ı aldım, odama götürdüm.
“Ay ne şeker annen var…”
“ Senin kadar şeker olamaz!” Sonra odaya girdik.
“Burak! Çok düzenlisin, tanrım…”
“ Sende çok dağınıksın.”
“ Böööö”
Benim yaptığım gibi oda odamı büyük bir merakla inceliyordu. Bu sefer benim ki kadar çekingen değildi. Gitti çalışma masamda ki kitaplara baktı.
“ Okumayı sevmiyorsun sanırım.”
“ Öyle de denebilir.” Sonra çalışma masamın çekmecesini açtı. Baktı kapattı. Dolabıma yöneldi. Dolabımı açtı kıyafetlerime baktı. Hatta kokladı.
“ Çok güzel kokuyorsun…”
“ Sende.” Kapıya yaslanmış onu inceliyordum.
“ Odan küçücük.” Kendinin salon kadar odasını hatırladım. Aslında odam normaldi. Kendi odası anormaldi. Her zaman ki Berrak diye düşündüm. Kıkırdadım. Onu çok seviyordum!
Oturduk, sohbet ettik. Olanları unutmuş akşama kadar konuşmuş, şakalaşmış birbirimizi daha iyi ve daha yakından tanımıştık. Çok güzel bir gündü. Annem bizi masaya çağırdı. Oturduk yemek yemeye başladık. Berrak’ın sadece salata ve önünde ki cacıktan yediği gözümden çarpmamıştı.
“ Aç değil misin hayatım?” Annem benden önce davrandı.
“Şey… Ben vejetaryenim.”
“ Ah, neden söylemedin.”
“ Vejetaryen mi?” Şaşkın bakışlarıma kıkırdadı.
“Evet ben kesinlikle hayvan dostuyum!” Gülüştük.
“ Dal gibisin biraz yemelisin.” Tam cevap verince cep telefonu çaldı. Baktı, “ Annem…” dedi.
“ Efendim anne?, Burak’lardayım, Bilmiyorum, gelip alabilirsin, gittin mi?, tamam ben gelirim, hayır, hayır çok uzak değil, tamam şoförü yolla. Adres odamda bir kağıtta yazıyor,çalışma masamın üstünde,tamam, öpüldün.” Telefonu kapattı bize döndü.
“ Birazdan gelir, gitmem lazım.”
“ Doyuramadık seni.” Annem gerçekten endişeli bir ifadeyle bakıyordu.
“ Yo, hayır. Her şey için teşekkür ederim. O kadar güzel bir gündü ki…”
“ Bunu duyduğuma sevindim Berrak’çım.” Masadan kalktık ve kapıya yöneldik. Berrak anneme döndü ve “ Yine teşekkür ederim her şey için. Çok iyisiniz.”
“ Ah ne demek kızım! Yine beklerim.”
“ Kesinlikle gelirim.” Annem ve Berrak öyle bir kucaklaştılar ki… Bu halleri beni bilmiyorum, değişik yaptı. Mutluluk taşıyordum… Berrak’ta çok değişikti. Kibirli halinden eser yoktu… Çok ama çok iyiydi. Daha çok bağlandığımı hissettim. Merdivenlerden aşağıya indik. Kapımızın önünde şoförün gelmesini bekledik.
“ Hayatımda geçirdiğim en güzel günlerdendi.”
“ Benimde öyle… Hey! Yarından itibaren Can yok. Hep beraberiz biliyorsun değil mi?”
“ Evet!”
“ Seninle hayatımda ilk defa yapamayacağım şeyi yaptım… Cesaret verdin bana!”
“ Çabuk bitsin… Can’la çabuk bitsin.”
“ Kolay kolay bırakılmıyor.”
“ Seni herkes Can’a ait olarak biliyor. Herkes artık ‘Burak’ın demeli.”
“ Bunu bende çok istiyorum.”
“ Seni ömrümün sonuna kadar beklerim.”
“ Sende yeter ki benden vazgeçme, seni hiç bırakmayacağım.” Yanağımı okşadı. Elleri sıcacıktı… Sonbaharın sonlarıydı. Hava soğuktu ve elleri içimi ısıttı. Bir süre baktık birbirimize. Sözler değil de gözler konuştu o an. Sarıldık… Artık o kadar çekinerek dokunmuyordum ona. Öylece bekledik… Sonra bir araba yaklaştı. Araba son derece pahalı ve şıktı. Berrak’la birbirimizden ayrıldık.
“ Gidiyorum işte… Yarın okulda görüşürüz aşkım.”
“ Seni çok seviyorum aşkım, görüşürüz.”
“ Seni çok seviyorum.” Yükselip beni yanaklarımdan öptü ve daha sonra arabaya bindi. Elim yanağımda gidişini seyrettim. Dalmışım, gülerek döndüm. Kafamı kaldırdığım anda perde kapandı. Kapanan perde Nur’ların eviydi.
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°63
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Sizin için uzun bir bölümmmm
zAfRiNa- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 240
Kayıt tarihi : 26/07/10
Yaş : 34
- Post n°64
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
uzun olsa da çabuk bitiyo yb yb yb
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°65
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Tamam ben kararımı değiştirdim şu Nur'a anmada gıçık oldum içimden bir ses bu hikayenin finalide (yada sezon finalinde) can burak ve ya berrak öldürecek diyor ama kesinlikle buraktır.Bilemem ama burak ölmesin içim ısındı ona berrak ölsün gebersin pis sülük
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°66
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Gerçekten yorum yeteneğin çok güzel Gidişatına göre değişebilir amaaa
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°67
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Gidişatına göre değişe bilir ama derken
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°68
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Yani ben bölüm yazdıkça yorumunun üstüne farklı yorumlar ekleyebilir veya değiştirebilirsin
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°69
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Hımmmm bence sonu mutlu bitsin burak ölürse ağlarım
Clodya_Alas- Untamed
- Mesaj Sayısı : 760
Kayıt tarihi : 09/08/10
Yaş : 26
- Post n°70
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
bence berrak burağa sarılırken canla mesajlaşıyor olsun (ben öyle bir arkadaşımın sevgilisini yakaladımmm ama onlar mesajlaşmaktan öteye gitmişlerdi ) nur da bunu görsün burağa söylesin burak inanmasın.sonradan nurun doğru söylediğini öğrensin intihar etsin sonra can da berrağı bulanıklaştırsın öldürsün canı da nur öldürsün batu da olayları öğrenince ilk nuru sonrada kendini öldürsün sırayla tüm kahramanlar gebersin :DDD
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°71
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Bölüm ondokuz (Burak)
Okula resmen koşarak gittim abartmıyorum. Dakikaları hatta saniyeleri saydım… Sınıfa girince Berrak sınıftaydı. Beni görünce çantasını aldı yanına oturmamı işaret etti. Gittim, yanına oturdum.
“ Güzellik kraliçem.” Yanakları pembe pembe oldu.
“ Siyah atlı prensim.”
“ Ha, siyah atlı?”
“ Beyazdan çok siyah atı daha çok seviyorum da ondan.” Ah, unuttum. Berrak bir rocker’di. Ve metal ağırlıklı dinliyordu… Odasında ki posterlerden belli oluyordu.
“ Metal’in hangi çeşidi ağır basıyor sende?” Şaşkın bir gülümsemeyle bana baktı.
“ Senfonik metal. Ah, yoksa sen ilgili misin?”
“ Evet, az çok dinliyorum bende. Eski okulumda grubumuz vardı. Piyano çalıyordum. Bizde alternatif rocktı.”
“ Bu… İnanılmaz! Çok iyi.”
“ Peki, sen aşkım?”
“ Okulumuzun resmi yani adını taşıdığı ve okulumuzu temsil ettiği grubun başkanıyım. Vokallik yapıyorum, yeri geldiğinde de gitar veya çello çalıyorum. Senide grubuma davet ediyorum yakışıklı?”
“ Büyük bir zevkle katılıyorum sultanım…” Melek gibiydi… Gülümsemesi beni çıldırtıyordu. Onu alıp parçalamak gibi…
İlk teneffüste beraber çıktık dışarı. Sessizce geziyorduk. Bizim grubun önünden geçerken Berrak’ın adımlarını oraya doğru gittiğini gördüm. Şaşkınca onu takip ettim.
“ Hey, selam. Burak’ın saz arkadaşları.” Hepsi şaşkın şaşkın Berrak'a bakıyordu. Berrak'a batım, hepsine -siz aptallar- der gibi bakıyordu. Tanrım! Berrak... Bazen gerçekten çok fena olabiliyorsun...
"Selam Berrak, nasılsın?" Batuhan gayet samimi bir o kadar da kendine güvenli bir şekilde konuşuyordu.
" İyiyim Batuş. Siz diğerleriniz. Heeey, yoksa güzeller güzeli bizimle konuşmaya cürret mi etti diyorsunuz? Ha ha ha. Duymadım da değil hani, laflarınız kulağıma geliyor."
" Şu an buradaysak, Burak için buradayız.Seninle konuşmak bize kalmış bir olay."
" Bende Burak için buradayım Mustafa'cım."
" O zaman bizi aşağılamadan konuş, rica ediyorum."
" Sizinle gayet düzgün konuşuyorum."
" Hayır."
" Aşırı düzgünüm, düzeltiyorum." Ahh aşkım ahhhh. Hepsini bir banka yönelttim oturduk karşılıklı. Onlara güzel bir konuşma yapmak benim görevimdi. Onların aralarını yapmak falanda felan.
" Arkadaşlar... Berrak'la ben birlikteyim biliyorsunuz. Berrak benim her şeyim... En önemlisi sevgilim ve sevgilim sizinle yani en yakın arkadaşlarımla bir arkadaşlık kurmayı amaçlıyor. Kendisi buraya geldi, beni mutlu etmek için. Sizde aynı şeyi göstereceğinizden eminim. Lütfen, aramızda hiç bir sorun olmasın ..."
Aslı, " Berrak eğer insan gibi davranırsa aynı şeyi gösteririm ben!"
" Dediğim gibi size insan gibi davranıyorum ben."
" Hayır!"
" Hayvan mı hissediyorsun kendini sen? Öyle mi davranıyorum!"
" Of!"
" Neee??"
" Sinir bozuyorsun..."
" Kes sesini Aslı!!"
Mustafa'nın sesi her şeyi böldü. " Yeteeeeeeeeer! Berrak sana tek bir şey söyleyeceğim."
" ???"
" Biz seni üç yıldır çok iyi tanıyoruz. Bizi yanılt ve Burak'ı sevdiğini kanıtla." Kanıtla lafını ağır ağır üstüne basa basa söylemişti. O sırada zil çaldı ayağa kalktık. Berrak'la önden yürümeye başladık.
" Arkadaşların çok aptal..."
" Şşşş. Sevgilim." Gülümseyerek baktım ona. Oda gülümsedi.
" Seni sevdiğimi bir gün kanıtlayacağım onlara.."
*
(Berrak)
İki gündür Burak'ımla ve onun ahmak arkadaşlarıyla geziyordum; okulda, dışarda... Cafeler olsun yemekler olsun. Hava çok bozdu, kar yağıyordu...
Bana iki gündür eziyet ediyorlar bu denyolar... Ben sırf Burak için, aşkım için o kadar iyi davranıyorum ki onlara. Çok değiştim çok! Sevgimi kanıtlamam lazım...
Bugünde okul çıkışı sinemaya gittik. Filmin çıkışında hava iyice kararmıştı. Hala kar yağıyordu...
" Sıcak bir şeyler ister misiniz? Sevgilim?"
" Olur aşkım."
"Olur."
…
Herkesden onay gelince Burak ve Batuhan sıcak bir şeyler almaya gitmiş beni bu damızlık koyun sürüsüyle yanlız bırakmışlardı.
" Can gelince de böyle rahat olabilecek misin?" Mustafa beni deli ediyordu!
" Ondan ayrılcam! Ve tamamen onun Burak'ın olucam! Anladın mı?"
" Sen parmağında oynatıyorsun onu! Can, Burak! Kimbilir başka neler..."
" Mustafa! Yeter artık! İki gündür hakaretlerini çekiyorum ama bu kadarı fazla."
" Oooo, Berrak Hanım, Burak'ı için iki gün dayandı."
" Onun için ben ölürüm bile!"
" Sadece laf... Peh..."
" Mustafa! Fazla oluyorsun!"
" Sen o kadar kendini beğenmiş bir kızsın ki kendi bir tüyünü bile feda edemezsin. Seni tanımıyormuşuz gibi! Elini soğuk sıcak sudan soğuk suya sokamazsın."
" Sokarım!"
" Bak öteye, ne var. Kocaaaman bir çeşme… Yukardan şarıl şarıl su akıyor. Renkli renkli çok güzel, göz alıcı. Bu karda o suyun altında durabilir misin? Ahhhh çok pardon! Sen o suya parmağını bile sokamazsın. Ya da dur dur bak arabalar geçiyor. Burak için atlar mısın önüne. Hayır! Sen onun için hiçbir şey yapamazsın!”
“ Yaparım…”
“ Hadi gidelim çok soğuk oldu burası!” Aslı’nın sesi onları Burak’ların olduğu cafeye yöneltti. Ama ben gitmiyordum… Yapacaktım… Yapıcam. Yürümeye başladım…
************************
Evet, yeni bir bölümün sonu
Okula resmen koşarak gittim abartmıyorum. Dakikaları hatta saniyeleri saydım… Sınıfa girince Berrak sınıftaydı. Beni görünce çantasını aldı yanına oturmamı işaret etti. Gittim, yanına oturdum.
“ Güzellik kraliçem.” Yanakları pembe pembe oldu.
“ Siyah atlı prensim.”
“ Ha, siyah atlı?”
“ Beyazdan çok siyah atı daha çok seviyorum da ondan.” Ah, unuttum. Berrak bir rocker’di. Ve metal ağırlıklı dinliyordu… Odasında ki posterlerden belli oluyordu.
“ Metal’in hangi çeşidi ağır basıyor sende?” Şaşkın bir gülümsemeyle bana baktı.
“ Senfonik metal. Ah, yoksa sen ilgili misin?”
“ Evet, az çok dinliyorum bende. Eski okulumda grubumuz vardı. Piyano çalıyordum. Bizde alternatif rocktı.”
“ Bu… İnanılmaz! Çok iyi.”
“ Peki, sen aşkım?”
“ Okulumuzun resmi yani adını taşıdığı ve okulumuzu temsil ettiği grubun başkanıyım. Vokallik yapıyorum, yeri geldiğinde de gitar veya çello çalıyorum. Senide grubuma davet ediyorum yakışıklı?”
“ Büyük bir zevkle katılıyorum sultanım…” Melek gibiydi… Gülümsemesi beni çıldırtıyordu. Onu alıp parçalamak gibi…
İlk teneffüste beraber çıktık dışarı. Sessizce geziyorduk. Bizim grubun önünden geçerken Berrak’ın adımlarını oraya doğru gittiğini gördüm. Şaşkınca onu takip ettim.
“ Hey, selam. Burak’ın saz arkadaşları.” Hepsi şaşkın şaşkın Berrak'a bakıyordu. Berrak'a batım, hepsine -siz aptallar- der gibi bakıyordu. Tanrım! Berrak... Bazen gerçekten çok fena olabiliyorsun...
"Selam Berrak, nasılsın?" Batuhan gayet samimi bir o kadar da kendine güvenli bir şekilde konuşuyordu.
" İyiyim Batuş. Siz diğerleriniz. Heeey, yoksa güzeller güzeli bizimle konuşmaya cürret mi etti diyorsunuz? Ha ha ha. Duymadım da değil hani, laflarınız kulağıma geliyor."
" Şu an buradaysak, Burak için buradayız.Seninle konuşmak bize kalmış bir olay."
" Bende Burak için buradayım Mustafa'cım."
" O zaman bizi aşağılamadan konuş, rica ediyorum."
" Sizinle gayet düzgün konuşuyorum."
" Hayır."
" Aşırı düzgünüm, düzeltiyorum." Ahh aşkım ahhhh. Hepsini bir banka yönelttim oturduk karşılıklı. Onlara güzel bir konuşma yapmak benim görevimdi. Onların aralarını yapmak falanda felan.
" Arkadaşlar... Berrak'la ben birlikteyim biliyorsunuz. Berrak benim her şeyim... En önemlisi sevgilim ve sevgilim sizinle yani en yakın arkadaşlarımla bir arkadaşlık kurmayı amaçlıyor. Kendisi buraya geldi, beni mutlu etmek için. Sizde aynı şeyi göstereceğinizden eminim. Lütfen, aramızda hiç bir sorun olmasın ..."
Aslı, " Berrak eğer insan gibi davranırsa aynı şeyi gösteririm ben!"
" Dediğim gibi size insan gibi davranıyorum ben."
" Hayır!"
" Hayvan mı hissediyorsun kendini sen? Öyle mi davranıyorum!"
" Of!"
" Neee??"
" Sinir bozuyorsun..."
" Kes sesini Aslı!!"
Mustafa'nın sesi her şeyi böldü. " Yeteeeeeeeeer! Berrak sana tek bir şey söyleyeceğim."
" ???"
" Biz seni üç yıldır çok iyi tanıyoruz. Bizi yanılt ve Burak'ı sevdiğini kanıtla." Kanıtla lafını ağır ağır üstüne basa basa söylemişti. O sırada zil çaldı ayağa kalktık. Berrak'la önden yürümeye başladık.
" Arkadaşların çok aptal..."
" Şşşş. Sevgilim." Gülümseyerek baktım ona. Oda gülümsedi.
" Seni sevdiğimi bir gün kanıtlayacağım onlara.."
*
(Berrak)
İki gündür Burak'ımla ve onun ahmak arkadaşlarıyla geziyordum; okulda, dışarda... Cafeler olsun yemekler olsun. Hava çok bozdu, kar yağıyordu...
Bana iki gündür eziyet ediyorlar bu denyolar... Ben sırf Burak için, aşkım için o kadar iyi davranıyorum ki onlara. Çok değiştim çok! Sevgimi kanıtlamam lazım...
Bugünde okul çıkışı sinemaya gittik. Filmin çıkışında hava iyice kararmıştı. Hala kar yağıyordu...
" Sıcak bir şeyler ister misiniz? Sevgilim?"
" Olur aşkım."
"Olur."
…
Herkesden onay gelince Burak ve Batuhan sıcak bir şeyler almaya gitmiş beni bu damızlık koyun sürüsüyle yanlız bırakmışlardı.
" Can gelince de böyle rahat olabilecek misin?" Mustafa beni deli ediyordu!
" Ondan ayrılcam! Ve tamamen onun Burak'ın olucam! Anladın mı?"
" Sen parmağında oynatıyorsun onu! Can, Burak! Kimbilir başka neler..."
" Mustafa! Yeter artık! İki gündür hakaretlerini çekiyorum ama bu kadarı fazla."
" Oooo, Berrak Hanım, Burak'ı için iki gün dayandı."
" Onun için ben ölürüm bile!"
" Sadece laf... Peh..."
" Mustafa! Fazla oluyorsun!"
" Sen o kadar kendini beğenmiş bir kızsın ki kendi bir tüyünü bile feda edemezsin. Seni tanımıyormuşuz gibi! Elini soğuk sıcak sudan soğuk suya sokamazsın."
" Sokarım!"
" Bak öteye, ne var. Kocaaaman bir çeşme… Yukardan şarıl şarıl su akıyor. Renkli renkli çok güzel, göz alıcı. Bu karda o suyun altında durabilir misin? Ahhhh çok pardon! Sen o suya parmağını bile sokamazsın. Ya da dur dur bak arabalar geçiyor. Burak için atlar mısın önüne. Hayır! Sen onun için hiçbir şey yapamazsın!”
“ Yaparım…”
“ Hadi gidelim çok soğuk oldu burası!” Aslı’nın sesi onları Burak’ların olduğu cafeye yöneltti. Ama ben gitmiyordum… Yapacaktım… Yapıcam. Yürümeye başladım…
************************
Evet, yeni bir bölümün sonu
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°72
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Berrak o suyun içinde boğul soğuktan öl lan görcen kızım sen seni bu sitede görcem ben o zaman bittin lan burak bana gel bebeğim gel benim prens'im olll ybbb
zAfRiNa- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 240
Kayıt tarihi : 26/07/10
Yaş : 34
- Post n°73
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
hmm heralde suya gircek arabanın önüne atlamaz
Sude- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 28
- Post n°74
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
Ahahah koptum ya :D:D Hiç belli olmaz
zAfRiNa- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 240
Kayıt tarihi : 26/07/10
Yaş : 34
- Post n°75
Geri: Meleğim ( FİNAL.)
orasıda öyle deli bu kız sevmedim sevemedim ahah yazık olcak burak a gibi gelio