Bölüm otuz yedi ( Berrak) FİNAL!
Uzunca bir süre bekledim orada.. Neredeyse bir saat olmuştu. Korkudan hala kalbim küt küt atıyordu. Kalktım, gördüğüm ilk cafeye gittim su içtim. Dilim damağım kurumuştu.. Abimi aramayı düşündüm, ama olmaz, eve gidince konuşurdum onunla. O hallederdi. Kalktım cafeden, Burak'a gitmeli miydim? Onu hala affetmemiştim ama kararlıydım ona gidecektim.. Onu beni rahatlatırdı. Yürümeye başlarken telefonum çaldı. Burak! Ah sevgilim...
" Efendim sevgilim..."
" Berrak!" Can'ın sesiydi bu! Olamaz.. olamaz... olamaz...
" Sana diyorum!"
" Ne işin var Burak'ın telefonuyla.." Sesim bir fısıltıdan farksızdı...
" Eğer dediğim yere gelmezsen Burak yok olur bilmiş ol!"
e başladım
" Hayır aşkım! Ge..." Gelme diyecekti sanırım yediği darbenin sesi kulaklarıma geldi.. İnanılmaz acıdı canım.. Sevgilime bir şey olmasına dayanamazdım..
" Söyle! Nerdesin."
Dediği yere koşarak gittim.. Boş, sessiz, sakin bir ara sokakta beni bekliyorlardı. Onları uzaktan görünce yavaşladım. Yürümeye başladım ağır ağır.. Burak'a baktım. Tanrım! Gözü patlamış, kan akıyordu burnundan... Yerdeydi. Can'da bir oraya gidip bir oraya geliyordu. Arkadaşının uyarısıyla hemen döndü bana.
Elinde silah vardı!!!!
Burak'ı sarsarak tuttu. Alnına dayadı silahı...
" Demek bu şerefsiz için geldin!"
" O... sil..ahı... bırak..."
" Neden? Aşkına, aşığına zarar mı veririm?" Silahı kafasına vurdu. Burak'ın acı çığlıklarıyla gözlerimi yumdum...
" Öldüreyim mi? Berrak!!!! İster misin!! Hiç gözümü kırpmadan yaparım bunu!"
Tanrım... tanrım.. tanrım... tanrım... Ne yapacağım ben.... Burak'ı... Onu kaybedemem.. asla... böyle bir şey olmamalı...
Buldum...
Kendimi toparladım ve gözlerimi açtım.
(Burak)
Canım acıyordu... Sanırım ölecektim.. Berrak, ahh meleğim... Senin için öleceğim o bile o kadar güzel ki... Ona bakıyordum acı acı sadece...
" Tamam, öldür onu." Berrak bunu demişti! İna..na...mı..mıı..yorum...
" Ne?" Can'da şaşırmıştı...
" Öldür diyorum!"
" Öldüreyim mi?"
" Sadece ona yazık edersin.. Bana da yardımcı olursun. Senden kurtulmuş olurum! O toprağa, sen hapise.. Bende mutlu, huzurlu yaşam."
" Onu çok seviyorsun Berrak!"
" Oda sadece diğerleri gibiydi. Bak diğerleri diyorum sana." Güldü.. Gözlerinde dehşet vardı ama.. korku... " Sadece sen olduğunu mu sanıyorsun hayatımda. Ya da sadece Burak'ın olduğunu..."
" Berrak ne diyorsun sen!"
" Ben söylemesem bilmeyecekmişsin.. Canım yaa!! Seni aldattım kaaç kere... Senin yanından diğerine gittim."
" Yalan.. yalan söylüyorsun..."
" Neden sana yalan söyliyeyim? Hadi öldür onu ve önümü aç! Dediğim gibi sadece ona ve kendine yazık edersin..."
" Yalancı.. öldürüyorum onu.."
" Of napacaksan yap! Banane ya! Gidiyorum ben." Arkasını döndü, yürümeye başladı.
" Dur!" Can ayağa kalktı ve silahı ona doğrulttu. Berrak yavaş yavaş döndü.. Silahı kendine doğru görünce çok gizli bir tebessüm etti.
" Berrak gitt!!!" Bağırdım... ama Can'ın arkadaşı tekme attı... Sustum acıyla... Berrak bana 'Lütfen...' der gibi bakıyordu...
" Sen beni öldüremezsin Can.. sen benim kölem, esirim olmuşsun."
" Hiçte değil! Önce onu sonra seni öldüreceğim..." Bana döndü.. Berrak dehşet içinde kaldı. Bir attım attı...
" Can! Onu öldürürsün ama beni asla.. senden nefret etsemde asla! Seni en yakın arkadaşınla aldatsam bile asla! Seni hiç bir zaman sevesemde asla!"
" Yeter! Yeter! Suss!!!" Silahı Berrak'a çevirdi ve vurdu...
" Hayırrrrrrrrrrrrrrrrr!!!!!!!!" diye haykırdımm.... Hayırrrrrrr!!! Olamaz!!!!!!!
Silahtan çıkan kurşun karnına saplandı... Berrak bi adım geriye sendeledi.. Başını yavaş yavaş kaldırdı. Titreyen ellerini karnına götürdü.. Dizlerinin üzerine düştü... Bana son bir kere baktı ve gülümsedi... Sonra gözleri yana kaydı.. acı içindeki suratını, gözlerini son defa gördüm.. Yere düştü... Yaşlar yanaklarımdan süzüldüğünü farketmedim bile...
Gelen bir topluluğun Can'ı öldüresiye dövdüğünü... ve oda öldü sanırım.. Berrak'ın abisi buradaydı..
Hiç bir şey ilgimi çekmedi.. Kelimeler anlamını yitirmişti.. Sürüne sürüne meleğimin yanına gittim.
Yokladım..
Ölmüştü...
Haykırdım.. haykırdım... haykırdım...
Kelimelerin anlamını yitirdiği yerdeyim. O nasıl söz Burak? Kelimeler anlamını yitirir mi.. Benim oysa söyleyecek binlerce cümlem onlarca kelimem vardı.
Benim hayatım değişti. Gün geldi, aşk geldi girdi hayatıma. Bir çocuk gibi sevinçten çırpındım durdum. Hayatımda bir ilkti.. Berrak, aşktı.. Hayatımda gördüğüm en güzel, en tatlı, en aşk dolu kızdı..
Benim için ölmüştü.. Uğruma can vermişti...
Berrak.. sevgilim... beni bırakma... bana bunu yapma... geri dön.. bunu haykırıp durdum günlerce..
Her şey o kadar çabuk geçti ki.. Aşkımız... Ayrılışımız... Şimdi beni bırakmıştı..
Meleğimi toprağa veriyordum.. Başımda herkes beni teselli etmeye çalışıyordu..
Meleğimin cenazesinde... O.. yoktu artık...
Ona bir daha seni seviyorum diyemecektim... Onun o bal rengi gözlerini o siyah mis kokulu saçlarını koklayamayacaktım..
Onu kaybettim ben.. O yoktu artık.. yok... yok.. yok...
Bilirim, beni çok sevmiştin. Bilirim ben sana laik olamadım. Bilirim.. bilirim...
Anılarımız canlanıyor gözümde. Mutluluğun, gülüşün, hırçınlığın. O kadar tatlıydın ki... Sensiz nasıl yaşayacağım ben.
Dur diyemedim.. onu kurtaramadım... Şimdi kendimi sonsuza kadar affetmiyeceğim..
Simsiyah giydi artık ruhum ardından. Sen yoksun. Yatıyorsun kefelenmiş, toprağın altında... Yanlızlığa bıraktım benliğimi! Ahhh sevgilim ahh, şimdi görsen tanıyamazsın beni, bende tanımıyorum ki kendimi.. Sen gittiğinden beri susuyorum hiç konuşmadım.. Tek bir söz çıkmadı ağzımdan o haykışıklarımdan sonra...
Seni asla unutmayacağım... SENİ ÇOK SEVİYORUM!... En az beni sevdiğin kadar...
(Mustafa)
Hepimiz pişmandık... Ona... o kıza.. ama kanıtladın Berrak! Ruhun şad olsun güzel kız..
Burak hiç konuşmuyor.. Yaşayan bir ölü oda.
Bu oyundan ölen üç kişi var..
Berrak..
Can...
ve Burak....
---------------- Son------------------
Arkadaşlar bir hikayenin sonu.. Umarım beğenmişsinizdir