Midnight Witches (Gece Yarısı Cadıları) 23.Bölüm geldi!! Okuyuverin gari.

çok güzel olmuş canım.yblerini bekliyorum

ybler çok güzel ben beğendim yb beliyorum

Clodya_Alas demiş ki:OKUYAMİCAM ARTIK AMA BENM YERİME DEVAM ET SEN BENİM BOŞLUUMU DOLDURSUNLARRR SON KEZ YB

Yha neden ama??? Beni sevmiyor musun??

yok kız blgisayar yasak artık bana okul başladı bayılıyoyum ben şanaaaa <3

Yb geldi uzun bi bölüm. Yorum istiyorum


“Günaydın Cikletim!” Serena pencereden vuran ışıkla melek gibi gözüküyordu.
“Günaydın.” dedim. “Dün gece ne olu?” Başıma dokundum. Büyük bir şişlik vardı ve sızlıyordu.
“Dün gece Mason, seni öpecekken Mathilda seni ittirdi. Sen de mermere düştün.”
“Ya sonra?”
“Sonra Dragon ve ben, seni o kalabalığın içinde bulduk. Dragon seni revire götürdü.”
“Ne?” diye çığlık attım. “Serena! Ona nasıl izin verirsin? Beni Mason götürebilirdi.” Serena acı dolu bir kahkaha attı,
“Alexandra! Mason seni umursamadı bile. Mathilda’ya laf anlatmakla meşguldü.” Hayır, Mason beni korurdu.
“Ama korumadı.” dedi Serena. Düşüncelerimi okumuştu. Okulda güç kullanmak yasaktı.
“Uyarı alırsın, güç kullanma.” Kolumdan tutup beni sarstı.
“Dinle beni, Dragon’a teşekkür etmelisin.” Asla. Kişiliğimi öldüren birine teşekkür edemezdim. Beni çekiştirerek ayağa kaldırdı ve,
“Hadi, giyin. Sonra Dragon’ı buluruz.” Kendimi Serena’yla tartışacak kadar iyi hissetmiyordum. Aynaya yöneldim.
“Berbat görünüyorum.” dedim. Başımda kocaman bir şişlik vardı, gözlerimin altı mosmordu, dudaklarımın rengi çekilmişti. Biraz makyaj iyi olacaktı. Biraz fondöten sürdüm, yanaklarıma renk gelmesi için biraz kırmızı pudra ve ıslak pembe Urban Shield Gloss*… İyi görünüyordum. Aslında kime bu kadar süslendiğimi bilmiyordum. Dragon’a mı? Üç öncesine kadar delicesine aşık olduğum çocuğa mı? Üstüme pembe askılı bir tişört, altıma açık mavi bir jean geçirdim. Spor ayakkabılarımı giydikten sonra ayağa kalktım.
“Hazır mısın?” dedi Serena.
“Hazır mıyım?”
“Gidelim.” Tekrar koluma girdi, “Gülümse, dik dur ve sadece teşekkür et.”Bu kadar kolay olabilseydi. Dışarı çıktık. Serena kapıyı kapattı. Stres…
“Belki kahvaltı esnasında masamıza gelir.” dedi ve göz kırptı.
“Manyaklaştın,” dedim anında. “Sen Dragon’dan benim kadar nefret edersin.”
“Ederdim.” diye düzeltti. “Ama seni beyin kanaması geçirme olasılığından kurtardı. Bu ona karşı bir sevgi beslememi sağlıyor.”
“Her neyse…” diye homurdandım. Kahvaltı salonu okula dönen ve yeni gelen öğrencilerle dolup taşıyordu. Etrafa şoka girmiş ve hayranlıkla bakanların yeni geldiğini anlıyordunuz. Herkes telaşlıydı. Bir zamanlar- ki ben buraya beş yaşında gelmiştim –ben de çok heyecanlıydım. Herkes ve her şey mükemmeldi. Bloo o zamanlar benimle daha çok ilgilenirdi. Sonunda bir masaya oturduk.
“Evet.” dedi. “Bekleyelim.”
“Açım S.” dedim. “Gidip sıraya girelim.” Telaşla konuşmaya başladı,
“Haklısın. Sen burada bekle ben alırım.”
“Kaşarlı tost ve örümcek kanı.” dedim kısaca.
“Tamam!” Koşarak sıraya girdi. Hala sıkıntılıydım. Artık başımın ağrısını bile duymuyordum.
“Şey…” Kafamı kaldırıp konuşana baktım. Küçük bir çocuktu. Simsiyah saçları, zeytin gözleri vardı. Heyecanlı gibiydi. “Pardon Bayan?”
“Efendim?” dedim çocuğa.
“Bayan, ben Lou Montag, bu şerefli okulunuza Fransa’dan geldim.”
“Kutlarım.”
“Burada tanıdığın bir kişi var ama o da ortalıkta değil. Siz çok iyi birisine benziyorsunuz. Size eşlik edebilir miyim?”
“Keyfine bak.” dedim minik kurt adama. Serena elinde tepsilerle gelirken bana ‘kim bu velet’ bakışı attı. Gülümsedim. Sonra yanımıza geldi ve,
“Merhaba!” Lou cevap veremeden devam etti. “Sen kimsin ve burada ne halt ediyorsun?” Ah, canım arkadaşım ne kadar kibar…

*=Oriflame’in bir dudak parlatıcısı. Ucuz ve kaliteli geldiği için bende bunu kullanıyorum. Rengi süper. (Oriflame’in reklamını da yapmış oldum ) Öneririm bebekler. Benim gibi az makyaj yapıp fakat onlarca makyaj malzemesi olanlar ve hala almak isteyenler için ideal.

*********************
-SERENA ROSSER-

Karşımda duran çocuğa fazla kaba davrandığımı biliyordum. Fakat fazla elemanlar Alex’in Dragon’a teşekkür etmesini güçleştirebilirdi. O lanet herifin istediğini- Alex’in ona teşekkür etmesini –yapmazsam Mason’a Alex’e gitmesi için yalan söylediğimi, bundan dolayı Mathilda’yı kızdırdığımı, böylece Mathilda’nın Alex’i ittirmesine yol açtığımı Alex’e anlatırdı. Beni böyle tehdit etmişti. Alçak!
“Merhaba bayan, ben Lou Montag. O.C’ye yeni gelmiş olmaktayım.
“Buradan def olmakta ister misin?” dedim sertçe.
“Serena, yenilere karşı kibar olmalıyız.” diye böğürdü Alex.
“İyi be!” Lou’nun yanına oturup dik dik ona bakmaya başladım.

**********************************
Bir saattir bekliyorduk fakat Dragon hala gelmemişti. Lanet olsun!
“On beş dakika sonra ders başlayacak.” dedi Alex beni uyararak.
“Biraz daha beklesek?” dedim masumca.“Birazdan gelir eminim.”
“Kimi bekliyorsunuz?”
“P*çin tekini, Dragon Rock.” dedi Alex. Lou yavaşça güldü ve,
“Yani üvey abimi.”
“Ne?!”

İdio-Path demiş ki:Vuhuuu !!! Bu harika... Çookk sevdim..

Yhaaa Çoookk üzgünüm Kaç aydan beri ilk defa giriorum siteye .. Okulların başlamasından itibaren Pc yasaktıda.. Anca şimdi girebildim... Ne kadar çook bölüm kaçırmışım... İnş. Hepsini bi gecede telafi edebilirim!! Çünkü yarın Pc başına oturabilceğimi sanmıorum!! Off yhaa Lanet!!

Nese Bu böLüm en az diğerleri kadar Mükemmel ve Kusursuzdu... Teşekkürler Yb 'yi geçte olsa okurum sanırım.. Bu birkaç ay beni aramayın giremem sanırım siteye.. off!!

Çok teşekkürler cici yb yazıcam umarım okursun

Devam ediyoruz...



7. BU SADECE ÇILDINLIK

-ALEXANDRA DENVERS-

“Yani üvey abimi.”
“Ne?!” Serena’yla gereğinden fazla bağırdığımız için ortamdakilerden ‘Şişt’ yemek zorunda kaldık.
“O lanet olası herif senin abin mi?” dedim kısık sesle.
“Evet, Dragon küçükken ailesini bir uçak kazasında kaybetmiş. Annem de ilk çocuğu dört yaşında kaybetmiş. Sonra bana hamile kalmış. Annem bir gün yetimhanenin önünden geçerken abimi görmüş. Kaybettiği çocuğuna çok benziyormuş. Sonra karar verip onu evlatlı almışlar. Fakat Dragon ilk ailesinin soyadının kendisinde kalmasını istemiş.”
“İkiniz de kurt adamsınız.”
“Dolce sayesinde.” dedi Lou. Şoktaydım. Dragon evlatlıktı.
“Merhaba güzelim.” dedi Dragon ve yanıma oturdu. Konuşmadım.
“Merhaba abi!” dedi Lou. Bir anda sinirlendim. Bana asla evlatlık olduğunu ve üvey bir kardeşi olduğunu söylememişti. Neden?
“Bir şey oldu?” dedi Serena sorarcasına.
“Ben gidiyorum.” dedim sinirle.
“Ne oldu?” dedi Dragon, ben bahçeye çıkarken peşimden geliyordu.
“Peşimi bırak!” diye haykırdım.
“Ne oldu? Başın mı ağrıyor? Hepsi Mason yüzünden. Onu geberteceğim.” Bir anda göz yaşlarımı tutamadım. Ben ona hayatımı açmıştım oysa onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
“Ne oldu?” dedi tekrar. “Anlamıyorum.”
“Kimsin sen?” diye fısıldadım.
“Ha?!”

******************
“Ha?!”
“Seni tanımıyorum.” dedim çaresizce.
“Hayır tanıyorsun. Seninle üç sene çıktık.”
“Peki ne biliyorum? Sadece Paris’te doğduğunu ve hoşlandığın şeyleri. Ya ailen, adları? Hiç birini bilmiyorum.” dedim. “Oysa sen benim her şeyimi biliyorsun. Nerede doğduğumu,çok sevdiğim abimi, ailemi, adlarını, normallerin okulunuda gıcık olduğum kişileri, küçükken asansöre binemediğimi…” Yavaşça yere çöktüm.
“Üzgünüm…” İlk defa masum gözüküyordu. Masum ve çaresiz…
“Bende.” dedim. Hayatımı tanımadığım birine vermiştim.
“Korktum.” dedi hızlıca. “Benden nefret edeceğinden korktum.”
“Evlatlıksın diye senden nefret etmezdim.”
“O zaman… Bilmiyordum. Korkuyordum işte. Seni kaybederim diye çok korkuyordum. Sen benim aşık olduğum tek kızdın.” Yanağımdaki yaşları sildim ve ayağa kalktım.
“Ben de sana aşıktım ama hata olduğunu anladım…”

Şekerlerim umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı Midnight Witch'ten eksik etmeyin. Öpüldünüz.

waayyyy :DDDD

ayyyyy evet bendede yasak vardı 15 dakka hergün griom

Çok teşekkürler kızlar Hepinize mucks

Yb geliyor.
Hop.
Geldi

Büyü dersi.
Diğerleri bu derse girdiğimde gülerlerdi. Benim yaşıtımdaki cadıların hepsi güçlerine kavuşmuştu. Bense büyü bile yapamıyordum. Hep ters tepiyordu. Sıraya oturdum, birkaç elf bana bakarak güldü.
“Merhaba çocuklar!” dedi Bay Dolanger. Sert yüz hatlarıyla oldukça karizmatik bir adamdı. “Büyü…” dedi düşünceli bir şekilde. Sıraya iyice gömüldüm. Bu kelimeden nefret ediyorum. “Büyü, elementler, özel güçler belki de dünyayı güzelleştiren tek şey.” Güldü, “Aşktan sonra tabii.” Sınıfa bir göz attı, “Cadılar, periler, ve büyücüler ayrıca elfler eğitilmemiş, vahşi bir güce sahiptir. Büyü onların bir parçasıdır.” Ah, hadi ama! Büyü yapamıyorum ben! Bloo bu derse neden girmemi istiyor ki? Lanet…
“Vampirlerinde bu gibi değişik özellikleri vardır. Darkness’larda ise güç ve büyü nadirdir. Belki de beş binde bir gibi: Nadir olanlar genellikle güçlü ve vahşi klanlardan gelir. Bol kan tüketen klanlardan…” Evet, Darkness’ları sevmezdim. Onlar lanetli yaratıklardı.
“Her neyse, güç ne zaman olursa olsun size gelecek bazen geç bazen erken…” Bazen normal olmayı istiyorum. Gücü olmayan, dünyanın sihirli yaratıklara ev sahipliği yaptığını bilmeden… Gri hayatıma geri dönmek istiyorum, buradaki koyu gri olmaya başladı.
“Güçlerine kavuşamayanlar üzülmesinler.” Eğer o lanet kanı taşımasaydım, ailemle bu adada normal bir hayat sürebilirdim. Kim bilir! Belki gerçek aşkı bulabilirdim.
“Alexa, dinliyor musun?” Aşık olmayı o kadar çok istiyordum ki! Serena bile Zach’e aşıktı. Ya ben? Mason mu? Beni kötü durumdayken bırakan birine mi? Dragon’a mı? Beni, içimi öldüren, bana yalan söyleyen birine mi?
“Alex?” Güzelde değildim zaten. Kestane rengi saçlarım, ela gözlerim vardı ve kimsenin ilgisi çekmiyordu. Gözlerim bazen kahverengi bazen yeşil olurdu. Evet, berbat!
“Alexandra Denvers?!” Tam adımı duyunca kendime geldim.
“E-evet efendim?”
“Soruma cevap vermedin!” dedi tek kaşı havada. Soru mu sordu? Kahretsin, ne sordu? O an Serena’nın gibi bir güce sahip olmak istedim. Düşünce okuyabilmek… Önümde bana pişkin pişkin sırıtan bir elfte aynı güce sahipti,
“Keşke…” diye mırıldandım. O anda…

*********************************


Yorumlarınızı bekliyorum. Öpücük:Muah Ayrıca sizce çok ayrıntılı mı yazıyorum yoksa yüzeysel mi yazmalıyım? Ne dersiniz? Fikirlerinizi bekliyorum. Ve kızlar unutmayın! Yasaklar delinmek içindir. Öpücükler

İdio-Path demiş ki:Hayatım Bu gerçekten Mükemmelinde ötesindeydi!! Kız depresyona girmiş resmen yaa!!!

Süperdi !! Ayrıntılı Yaz .. Merak etme biz sıkılmayız.. Biz demek yanlış oldu galiba.. Kendi adıma konuşıyım ben sıkılmam.. xD xD Bu Hikayeden sıkılınır mı yhaww..!!

Çook teşekkürler bu bölüm için Muck ' larımı gönderiyorum..

Yha bişey daha '' Yasaklar delinmek içindir '' Derken neyi kastettin hikayeyle ilgili bi ipucu muydu??

xD Ayrıca bu söz Tam bana göre.. !! Kurallar Bana göre değil bikere Sıkıcı şeyler!!


Zaten ailem Pc'yi yasakladığındada hiç bişey değişmemişti.. Değişen tek şey Aile Koruma şifresi yüzünden siteye girememem oldu !!

Nese çook konuştum BB

Yasaklar delinmek içindir lafı şu bilgisayar yasakları konusundaydı. Aynısı bende var ama takan yok. Ayrıca hikayemi düzenli okuduğun için teşekkürler sen ve
Clodya_Alas çok düzenli okuyorsunuz. Hoşuma kaçtı. Yb hakkında bilgi: Yakında, belki yarın belki yarındanda yakın.

Kızlar yb geldi.

O anda beynime tüm sınıfın düşünceleri doluştu.
Bazıları yeni alacağı kıyafetlerden, güzel kızlardan, derslerden, aşklardan bahsediyordu. Bazıları ise benim hakkımda birşeyler düşünüyorlardı. "Sorunun cevabı: Üzülmesinler." diye düşündü yanımdaki kız.
"Üzülmesinler." deyiverdim. Bay Dolanger gülümsedi. Düşünceler beynime ağır geliyordu. Yine biçok düşünce duydum ama sonuncusu çok netti,
"Dragon ağlıyormuş..." Ve bayıldım...

*******************************
"Merhaba tatlım." Gözlerimi açtığımda hemşire bana gülümsüyordu.
"Ne oldu?" diye mırıldandım.
"Sınıfta bayılmışsın. Sana ağrı kesici getireyim."
"Yeşekkürler." Revirde kendinizi evinizde gibi hissediyordunuz. Buraya ilk defa 2. kattan lanet Mathilda tarafından aşağı atılınca gelmiştim. Şükürler olsun ki anormalim.
"Me Voici!*" dedi ve ilacı bana uzattı.
"Merci!" dedim ve ilacı içtim. "Ders?"
"Bayan Bloo bugün derse girmeyeceğini eğitmenlere bildirdi."
"Ben iyiyim. Derse girebilirim." Ayağa kalkmaya yeltendim fakat fransız hemşire beni yerime zımbaladı.
"Ne oldu?!" Serena odaya daldı. Yanıma gelip elimi tuttu. "Senin bayıldığını duyduğumda o kadar şaşırdım ki Maggie'nin yüzüne içtiğim kolayı püskürttüm. Şans eseri o da kolayı seviyormuş."
"Bana iğrenç şeyler anlatma." dedim gülerken. Aslında ona sormak istediğim çok şey vardı. Gücüm mü olmuştu. Düşünce okuma nasıl olacaktı. Bu güç kesin olarak benim miydi? Ben bunları düşünürken içeri Lou girdi.
"Bonjour Madam." dedi bizi selamlarken.
"Selam Lou." dedim.
"Bayan Denvers?" Gülümsedi. "İyi misiniz?"
Serena gözlerini devirdi ve,
"Bu kadar kaba olmak zorunda mısın?"
"Evet Lou," dedim. "İyiyim."
Gülümsedi ve,
"Madam, aslında buraya sevgili ağabeyciğim Bay Rock için geldim. Kendileri çok üzgün. Bunu iletmemi istediler."
"Sevgili ağabeyciğini Darknesslar yesin!" diye homurdandı Serena.
"Abin umrumda değil." dedim.
"Aramızda kalsın," dedi Lou sanki çok önemli bir sırrı fısıldar gibi.
Bayılmanıza o sebep olmuş gibi hissediyor. Kendini suçluyor."
"Ama onun suçu değil." dedim.
"Ah yapma!" diye inledi Serena. "Onun suçu." Daha sabah onu sevdiğini söyleyen Serena onu suçluyordu.
"Merhaba?" Cecile kapı aralığından uzanmış bize sırıtıyordu. "Girebilir miyim?"
"Gir." dedi Serena.
"Ben sizi yalnız bırakaım." dedi Lou. Kapıya yönedi ve "Bayanlar!" Eğilerek selam verdi ve dışarı çıktı.
"Ne kibar!" dedi Cecile. Koltuğa oturdu. "Abisi ona çekmeliymiş."
"Evet o lanet herif Alex'in bayılmasına sebep oldu." dedi Serena.
"Dragon mu?" dedi Cecile. Başını kaşıyıp devam etti, "Ne yaptı?"
"O bir şey yapmadı kızlar." Derin bir nefes aldım. "Ben düşünce okumaya başlayınca bayıldım."
"Neiyyy?!"

*Me Voici= Fransızcada "İşte geldim" anlamındadır.

**************************
Evet kızlar! Yorumlarınızı bekliyorum. Ve bir soru;
"Siz Alex'in yerinde olsaydınız kimi seçerdiniz? Dragon mu, Mason mu? Cevapları bekliyorum.

Çok teşekkürler canım. Bu arada Alex gerçekten güçlü olacak. Yb konusuna gelirsek ben sadece yazmak istiyorum beğenilmesi tabiki önemli ama yazmak daha önemli. Ybyi yarın atabilirim. Bekletmem seni. Soruma cevabın için çokkk teşekkürler. Muckss

çok güzel olmuş cnm.ellerine sağlık.ybybyb

Ybcik geldi kızlar.

8.GÜÇ

“Bu harika!” diye çığırdı Serena. “Aynı güce sahibiz.”
“Hadi oku.” dedi Cecile heyecanla.
“Neyi?” dedim afallamış halimle. Ne okumam gerekiyordu?
“Ay valla bu kız saf!” dedi Cecile.
“Yok yok. Bayılınca yere düştü ya, beyin hücreleri öldü herhalde.”
“Çenenizi kırmamı istemiyorsanız susun!” dedim hızlıca.
“Tamam. Sinirlenme. Düşüncelerimizi oku demek istedim.” dedi Cecile .
“Okuyamıyorum ki!”
“Ama gücünün düşünce okuma olduğunu söyledin.” dedi Serena aceleyle. Telaşlanmış gibiydi.
“Bu olamaz!” dedi Cecile mavi gözlerini baka dikerek. “Gücüne kavuştuğun ilk zamanlarda yönetemezsin ki!”
Serena hemen ekledi,
“Evet, mesela insanların düşüncelerini duymaktan engelleyemiyordum kendimi. Duymak istemiyordum ama kafama doluşuyorlardı.”
“Hıhı.” diye onayladı Cecile. İç çektim. Ne demek bu? Benim gücüm yok mu? “İnsanlarını duyguların algılamaya başladığımda çok kötü şeyler oluyordu. Yanımdaki korkuyorsa nedenini bilmesem bile bende korkuyordum. Alice hayvanları duyabiliyordu, delirecekti.
“Ne demek bu?” dedim telaşla.
“Garip bir şey. Bence bir eğitmene danışmalıyız.”
“Hayır! Beni deli sanar.”
“Hey!” dedi Serena. “Sakin ol. Sen olayı sindirince söyleriz.” Bu olabilirdi. Ya Dragon? O neredeydi?
“Dragon’u aramalıyız.” dedi hemencecik.
“Hayır, öldür beni ama onu aramam.” dedi Serena.
“Alex haklı S.” dedi Cecile. “Kendi suçu olduğu sanıyor. Bu kötü bir şey.”
Zili çalarak hemşireyi çağırdım,
“Artık gidebilir miyim? dedim.
Fransız hemşire saatine baktı ve,
“Evet dinlenmiş gözüküyorsun.” Ayağa kalktım. Sonunda! Cecile’in koluna girip dışarıya yöneldim.
“Çılgınca!” dedi Serena “Tüm adayı dolaşamayız.”
“Nerden biliyorsun?” dedi Cecile meydan okuyarak.
“Bakın” dedim hızlıca. “12’ye kadar bekleyeceğiz. Gelmezse aramaya başlarız.”
“Bir,” diye çığırdı Serena. “12’den sonra dışarı çıkmak yasak. İki, adada gece hayatı çok yoğun ve Dragon salaş yerlere gider. Oraya kız başımıza gidemeyiz.”
“Bir,” dedim Serena gibi. “Yasaklara uyulmaz. İki,Zach ve James bizimle gelir.” Cecile sevinçle küçük bir çığlık attı. James’ten hoşlanıyordu. “Serena Zach’i bul,Cecile sende James’i Bu gece bizmle geleceklerini söyle!” Pekala, fazla üstünlük taslamış olabilirim ama Hey! Ben zaten üstünüm yani olacağım…umarım…belki…

Ya aslında bölümü yazarken pek beğenmedim. xS Biraz aceleye geldi. Sizce nasıl? Yorumlarınızı bekliyorum.

üstünüm yani olacağım umarım belki ... Saygılar efem herzaman hoşunuza kaçsın her zmn takip ederiz (zaten edioz ama arada bi yorum yzmioz çahtırma )

çok güzel olmuş cnm.elleerine sağlık.ybybybyb

İlginize çookk teşekkürler kızlar. Size bir Yb atayım bari.
Ama ilk önce O.C deki sınıf düzenini yazayım,
7-8=1. sınıf
9=2. sınıf
10-11-12=3.sınıf
13-14=4.sınıf
15-16-17=5.sınf
18=6. sınıf
18 ve üstü=7. sınıf

-Cecilia Wood-

James bizimle gelecek. Harika. Alex mükemmel planlar yapıyordu. Pencereden güneşli havaya baktım. Burası cennetti.
"Hey!" dedi kapıyı kapatan Alice. Çantasını yatağa fırlattı. "Dersin boş mu?"
"Evet." dedim. "Gece onda element dersim var."
"Aynen. Birlikte gideriz." dedi yatağa uzanırken.
"Gece yarısı okuldan kaçacağız." Yüzüme baktı. Sonra manyakça kahkaha atmaya başladı."Neye gülüyorsun?"
"Saflığına Cecilia!" ded gülmemeye çalışırken. "Kalkanı nasıl geçeceksin? Kimsenin geçemediği kalkanı?"
"Kalkan..." dedim. "Geçilemez değil."
"Çılgınlık!" diye homurdandı. Sonra bana doğru orta parmağını gösterdi.
"Geçenlere ne diyeceksin?"
"Son sınıf Cecile. Son! Bu kalkan güçlü değil ama şuan onu kıracak seviyede değiliz."
"Aramızda en güçlü sensin." dedim heyecanla. Yanına oturup elini okşadım. "Alice sen açabilirsin."
"Öldür beni!" diye fısıldadı. "Açabileceğimi düşünüyorsan öldür beni."
"Hahaha Collins" dedim yapmacık bir ifadeyle. "Açarsın.
"Büyülü kelimeleri bilmiyorum."
Güldüm,
"Onu bana bırak!"

********************
Yorumları bekliyorum kızlar. Öpücükler...

Çok Güzeldi Kuzum...

Ama ben bu sınıf Düzenini anlamadım..

Örnek olarak ... 7 ve 8 yaş mı Birinci sınıf oluo .. 7-8 1. sınıf yazmışsında bu 7 ve 8 neyin nesidir.. ?? xD xD

Bunun dışında bölüm harikaydı..