İstiyorum o halde varım ~|| Final ||~ Syf.19

hadi bekliyorum...

3.BÖLÜM
Yeterince James Dean filmi izlersem , Matt Daniels'ı çok daha iyi tanırdım herhalde. Her neyse , sonun öbürlerinden intikam alabilmek için ne yapacağımı bulmuştum.Hepsinden intikamımı tek tek alacaktım.İlk planım biricik sadık (!) arkadaşım Molly içindi.Bunun için Beatrice Abrams'a otuz dolar vermem gerekmişti ama değecekti.Beatrice sabah anonsunu yapıyordu :
"...Ve tatlı olarak da vanilyalı dondurma var.Bu arada dolabıma tehdit mektubu gönderen salak için bi söyleyeceğim var : Bunu bir daha yapma , çünkü hiç komik değil.'Hey millet , bu okulda öğrencileri soyadlarının alfabetik sırasına göre öldüren bir katil var !' dememi beklemiyordun herhalde.Neyse dünkü basketbol maçında takımımız...Aaaaa!!Ama...ama...ama sen...Aaaa!!!"
Ertesi gün ona söylediğim gibi okula gelmedi.Sonraki gün de gelmedi ve bir başkası dolabında bir mektup buldu :
'Sevgili John Archer ,
Sıradaki sensin.
Dikkatli ol ve unutma...
...Benden kaçamazsın.
Sevgiler ,
Azrailin...'
John bu mektupla dalga geçerek bütün okula yaydı ve sonra o da otuz doların cazibesine kapılarak ortalıktan kayboldu.Sonraki gün ise herkes paniğe kapılmıştı ve Molly dolabında bir mektup buldu :
'Sevgili Molly Brooks ,
Sıra sende...
Paniğe kapılma.
Zevkli bir ölüm olacak.
Benim için zevkli tabi...
Sen ise muhtemelen acı çekeceksin.
Kaçmaya ya da saklanmaya çalışma.
Çünkü hiçbir işe yaramaz
Sevgiler ,
Katilin...'

Biliyorum mektuplarım çok amatörceydi ve edebiyattan yoksundu.Ama burada kitap çıkarmıyordum zaten.Neyse konuya dönelim , Molly paniğe kapılmıştı ama korkmamış gibi davranıyordu.Sonraki gün ise korkudan okula gelemedi.Akşam olduğunda planımı yürürlüğe koydum.Evlerine gizlice girip sigortaları kestim.Şansıma o akşam yağmur yağıyordu ve ailesi de evde yoktu.Kostümümün maskesini de takıp onun odasına yöneldim.Bir mum yakmıştı.İçeri girdim ve hayatımda duyabileceğim en tiz çığlığı attı.Neredeyse kulak zarım deliniyordu.Kasap bıçağımla üstüne yürümeye başladım.
"Lütfen yapma , lütfen yapma . " diye yalvarmaya başladı.Kafamdaki maskeyle birlikte kafamı iki yana salladım.
Ve sonra...
Aman Tanrım !!
Pantolonunu ıslattı.Yanımda getirdiğim dijital fotoğraf makinesiyle fotğrafını çektim ve flaştan şok olmuş olsa gerek ki bayıldı.Ben de kaçtım.
"İyi iş." dedi Matt ve ben de şaşkınlıktan küçük çaplı bir çığlık attım.O olduğunu görünce rahatladım.
"Hass*ktir Daniels ödümü kopardın.Senin burada ne işin var ?" diye sordum.
"Hiç , dolaşıyordum.Bu arada daha az küfür etmelisin."
"Bu seni ilgilendirmez.Nerede dolaşıyordun ? Brooksların bahçesinde mi ?"
"Hey , senin de bayağı şüpheli davranışların var."
"Neyse boş ver." diye cevapladım.
Elimdeki fotoğraf makinesini aldı.Çektiğim fotoğrafı inceledikten sonra gülmeye başladı.
"Bana bu fotoğrafın bir kopyasını vermelisin." dedi.
"Yarın okul gazetesinden kesersin." dedim.
Gülümsedi ve "Seni motorsikletimle bırakayım mı ? " diye sordu.
"İstemez.Yürüyebilirim." diye cevap verdim.
"Tamam sen bilirsin." dedi omzunu silkerek.Safir mavisi gözleri gecenin karanlığında bile parlıyordu.Şirin ve utangaç bir gülümsemeyle sordu : "Peki...ummm...şey...merak ediyordum da...Yürürken sana eşlik edebilir miyim acaba ?"
Bu sorusuna olumsuz cevap vermek imkansızdı.Küçük bir oğlan çocuğu gibi tatlı ve masum bakıyordu.
"Tamam." dedim gülümseyerek.O da rahatladı ve gülümsedi.Yani gülümsemesi daha rahat bir hal aldı ve yine o kötü çocuk gülümsemesine döndü.Maskemi tamamen çıkardım.Ve üstümdeki siyah cübbeyi de.Böylece kot pantolonum ve siyah t-shirtümle kaldım.Matt gülümsedi.Yürümeye başladık.Yol boyunca hiç konuşmadık.Eve yaklaşmaya başlamıştık ki sordu :
"Sana yardım edebilir miyim ?"
"Anlamadım ? "
"İntikam planından söz ediyorum.Sana bu konuda yardım edeyim mi ? "

Ya şunları bir sevgili yapsan bizde rahatlasak

mavi_keßeLeck demiş ki:Tamamen saçmaladım haberiniz olsun

hiçte saçmalamamışsın canım.süper olmuş.gittikçe olaylar da kızışıyor.ellerine sağlık.ybybybybybbybybybybyb...

ne demek mantıksızlık akıyoor
şahsenn aksa bile cocuaa aşık olduğum içnn
anlamammm
ayy nolurr intkam planına yardm etsnn

manyak olmuş yaa naptın sen
bencede mantıksız olmamış harikaydı
yb at bebek

Yeni okuyucu
Canım bence hiç de düşündüğün gibi değil.Ben bayıldım çok hoş olmuşş
Bazılarından intikam almak gerek.!
Yeni bölüm istiyoruz canım bir an önce koysan da rahatlasak bu hikayenin sıkı takipçisiyim bundan sonra

4.BÖLÜM

"Ah...şey...bilmiyorum."
"Tamam istemiyorsan problem değil." dedi gözlerini devirerek.
"Hayır...Sadece çok ani oldu.Ya da tamam edebilirsin" dedim . Ah , Tanrım ! Muhtemelen daha sonra buna pişman olacaktım.Cebinden bir sigara paketi ve çakmak çıkardı.
"İster misin ?" diye sordu.
"Canım istemiyor." diye cevapladım.O da kendininkini yakmadı.
"Biraz oturalım mı ?"
"Kaldırıma mı ?"
"Evet kaldırıma.Neden olmasın ?"
"Lütfen Matt eve gitmek istiyorum.Yeterince yorucu bir akşamdı." dedim.Sanırım ona ilk defa sesli olarak adıyla hitap ediyordum.
"Tamam." dedi hafifçe gülümseyerek.
Biraz daha yürüdük.Sonunda bizim eve geldik.Kapının önündeydik :
"Hoşça kal." dedi.
"Güle güle ve... teşekkür ederim." dedim.
"Ne için ? " diye sordu.
Ona sarıldım.
"Her şey için.Herkesin düşündüğü gibi düşüncesiz bir pislik değilsin."
"Sen de herkesin düşündüğü gibi kibirli bir kaltak değilsin."
Güldüm.
"Yarın görüşürüz."
"Tamam.Yarın.Okulda."
Sonra da uzaklaştı.

yaa çok kısaydıı amaa
doymadmm bennnn

bende doymadım bunla ya.çok kısaydı.ybybybybyb...

bu benim dişimin kavuğunu bile doldurmadı

güzel olmuş ama kısa

ybybybybyb..

5.BÖLÜM
Ertesi gün Molly yine okula gelmedi
Ama okul gazetesindeki fotoğrafından sonra benden bile daha kötü duruma düşmüştü.
Gelince herkese dil dökeceği kesindi.
Ama artık ponpon kızlara latte götürebileceğini pek sanmıyordum.
İnsanlar onunla sürekli dalga geçiyorlardı.
Yine öğle yemeği.
Matt dünkü gibi karşıma oturdu.
"Mükemmel bir iş çıkardın.Sıradaki planımız ne ?"
"Henüz sıradaki plan yok.Ama hedefim Dean Blackstone'un salak arkadaşlarından Leo Coggs."
"Hıh Leo Coggs mu ? Daha önemli biri olamaz mıydı ? "
"Onların da sırası gelecek."
"Pekala öyleyse."
"Dün benden sonra ne yaptın ? "
"Brooksların oraya gidip motorumu aldım.Biraz dolaştıktan sonra da eve gittim."
"Benim yüzümden." dedim.
"Evet senin yüzünden." dedi sırıtarak. Ben bunu inkar etmesini bekliyordum ama hey , Matt Daniels ne zaman beklenen bir şey yapmıştı ki ?
"Bundan şikayetçi görünmüyorsun."
"Çünkü bundan şikayetçi değilim."
"Olmamana sevindim"
"Sevindiğine sevindim."
"Sevinmeme sevindiğine sevindim."
Bana cüretkar bir bakış attı.
"Sevinmene sevinmeme sevinmene sevineceğim ve bu yüzden buna sevineceğini bildiğime seviniyorum."
Son nokta.Cevap vermedim.Beni yenmişti.
"Bana bir birincilik kupası lazım." dedi.
"Tuvalet kağıdı rolosu olur mu ? " diye cevap verdim ve dil çıkardım.
"Bir randevuya ne dersin ?"
"Rüyanda görürsün derim."
"Yoksa bu bir rüya mı ?"
"Hayır Daniels.Ben senin kabusunum."
Şarkı mırıldanmaya başladı
"Sweet dream or a beautiful nightmare..." (Çeviri : Tatlı rüya ya da güzel bir kabus )
Zil çaldı.
Herkes derslerine döndü.
Biyoloji dersinde ortağım Camille derse geç geldi.
Öğretmene çaktırmadan bana yumruk yaptığı elindeki notu verdi.
" Bu gece kabusum ol ve saat 7'de Raspberry Café'de benimle buluş.Akşamı orada geçirmeyeceğiz sadece beni orada bekle.
-imza : Ke$ha'nın her sabah dişini fırçaladığı içkinin Jack'ini çıkar Matt ekle işte o benim. (: "
Odamdaki TV , Matt Daniels'dan daha çekiciydi. (Tamam değildi ama onun böyle düşündüğümü düşünmesi harika olur)
Bu yüzden Matt'in değil Tony'nin teklifini kabul ettim. (TV'min adını Tony koydum.)
Pijamalarım , patlamış mısır ve ben bir film maratonu yaptık ve oldukça iyiydi.Temam 90'ların romantik komedileriydi.
1) How to Deal
2) Ten Things I Hate About You
3) Everyone Says I Love You
4) She's All That

Saat 11 olduğunda uyumaya karar verdim.
Ben uykunun ortasındayken odamın ışıkları açıldı.
"Iı...Kahretsin...Anneciğim lütfen odamdan çıkar mısın ?"
"Pekala bebeğim ama bence şu Daniels denilen çocukla çıkmalıydın." dedi kadın taklidi yapan bir erkek sesi.
"Ne ?" dedim yatağımda doğrularak.
"Sürpriz ! " dedi Matt.
"Ne ? Daniels !.. Sen !.. Burada !.. Çabuk çık odamdan ! Buraya nasıl geldin ?"
"Pencerenin önündeki ağaca tırmandım ve camdan girdim."
"Ah , harika bir de hayatını tehlikeye attın öyle mi ? Odamdan çık! Annem ya da babam görürse ikimizi de öldürür !"
"Ben buraya sana bir şey söylemeye geldim."
"Yarın söylersin ! Şimdi odamdan ve evimizden çıkar mısın lütfen ?! "
"Ama yarına kadar bekleyemez.Hemen söylemem lazım."
"Of tamam.Ama hemen söyle ve git."
"Tamam.Aynen dediğin gibi yapacağım.İşte söyleyeceğim şey: Seni seviyorum Julia." dedi ve penceredan atladı.
Pencereden aşağı baktığımda yoktu.Kendini sakatlamamayı nasıl becermişti anlamadım.
Beni seviyor muydu ?
Bu...Bu...Bu söylediği çok güzeldi.
Hatta muhteşem.
Bir an ben de camdan atlamak istedim.
Arkasından koşup onu öpmek...
Ama artık tarih olmuştu onu arasam da bulamazdım.
Bu yüzden yatağıma yine yattım.
Ama uyuyamadım.

İşte beklediğim bölüm

Julia ne diyecek

ne diyecek" ben de seni seviyorum daniels." diyecek..

tatlım süper olmuş.ybybybyb...