ŞANS'A BAK 23-24-25-26 bölüm 12. sayfa

slm millet \"yıldızlar\" adlı hikayeme bir süre ara veriyorum beni affedin ara ara yine bölüm koyarım tatil için size daha önce yazıp tamamladığım bir hikayem var toplam 34 bölüm her gün iki bölüm yollayıp sizi içinizi yakmaya söz veriyorum

ŞANS'A BAK

1. bölüm

başımda öyle bir bela var ki kurtulmam imkansız, günlerim azalıyor,
bir yıl sonra dönmek zorundayım türkiyeye .
evlenmek zorundayım çünkü, ailelerimiz beşik kertmesi diyor ,gelenek diyor,
saçma tanımıyoruz bile birbirimizi ,ailem birde modern yaşar
beni amerikada okutacak kadarda iyi durumları,
yıllardır evliliğe hazırlamaya çalışıyorlar beni
sonunda üniversite için amerikaya gelmek zorunda kaldım
dayanamadım baskıya
erkek arkadaşım olmadı hiç nasıl olsun ki
bende bu şans varken
evlenmek zorunda kalacağım kişi
her hade ya şaşı çıkar yada peltek konuşan biri
ooof oof bu gün okulda yine onu gördüm bana bakıp gülümsedi başımı çevirdim hemen,
ümit vermek istemem kimseye, helede ona ,o da benim gibi türk o da benim gibi bu sene 4. sınıfta
adı mustafa bazen çalışma ortamında grupta beraber oluyoruz
laf aramızda hiç bir fırsatı kaçırmıyor
ama fazla konuşkan biri değil, bazen bana bakışlarını yakalıyorum
dalıp dalıp gidiyor bakarken, herhalde hayaller kuruyordu.
hah, benim bu hayalleri gerçekleştirecek gücümün olmaması ne yazık
bu gün yine grup çalışması var zaten gruplar her zamanki gibi aynı düzende.
toplanıyoruz bahçede otururken
"hazırlanmak lazım selin, kütüphaneye birlikte gidelim ,Chris ve james de gelecekler, araştımaya bir an önce başlamaıyız" dedi. "james yüzünden gecikmek istemiyorum" diye ekledi en güzel gülüşüyle
o an gözlerine bakarken içim erdi, kalbim kanatlandı sanki, deli bir rüzgar beni havalandırdı.
"tamam" dedim "gidelim" dedim, heyecanımı bastırmaya çalışarak," hadi o zaman ne bekliyoruz" dedi
ayağa kalkıp kalkmam için elini uzatarak.

elimi uzatıp tutuyorum elini
içimdeki heyecan yüzüme yansırken
sıcacık elleriyle beni kendine doğru çekti, neredeyse burun buruna geldik.
nefesini yüzümde hissederken annemin sesi yankılandı kulaklarımda
"bizi utandıracak bir şey yapma" geri çekildim hemen,
yüzümü pancar gibi kızarması ise cabasıydı
" pardon" dedim elimi elinden çekerken ve yürümeye başladım
olmazdı yapamazdım bunu, verilmiş sözler vardı ve benim aşık olmam yasaklanmıştı .

2. bölüm

bakamadım bir daha yüzüne
zaten kütüphanede, Chris ve james'in yanında çalışmaya başlayınca konu kapandı sandım.
bir hafta sonra sunumlarımızı yaptık.
o bir hafta bana attığı kaçamak bakışlarla geçti zaten,
şimdi ise aldığımız notları görmek için panonun önünde,
ismimi ararken boynumda hissettiğim ılık nefesle ürperdim.
tatlı vanilya gibi kokuyordu.
gözlerimi kapattım arkama dönüp bakmaya korktum.
Doya doya çektim kokuyu içime,
kimdi acaba arkamı dönüp baksam mı?
Yo yo hayır, yapamam, bakamam yoksa günlerce aklımdan çıkmaz
bu zamana kadar aşık olmamak için direnen bana,
ne oluyordu böyle, görürsem dayanamaz konuşurdum mutlaka ,
olmazdı olamazdı
sonra sesini duydum.
öyle erkeksi bir sesti ki, sadece bir kişiye ait olabilirdi
kahretsin ya
"A - almışız hepimiz de harika değil mi?" dedi.
evet oydu mustafa tam arkamda durmuş beni seyrediyordu.
bu olmamalıydı ona ümit dahi vermemişken yaptığı kabul edilemezdi.
başımı hayır anlamında sallayıp "bence diil, A olması gerekirdi " dedim
arkamı dönüp yere bakarak otoparka doğru yürümeye başladım,
hah ne yapıyordum ben,
içimde kelebekler uçuşurken ve ayaklarım yere değmezken ona doğru dönüp seni seviyorum demek istedim.
arabama yaklaşınca anahtarı çantamdan çıkarmak için durdum.
arkamdan geldiğini birkaç metre geride durup beni izlediğini biliyordum.
" merhaba" dedi arkamı dönüp yüzüne baktığımda
çekingen bir gülümsemeyle bana bakarak yanıma geldi.
derin bir nefes alıp tatlı vanilya kokusunu içime çektim.
" benimle biraz yürür müsün". dedi "hem biraz da konuşuruz".
"tamam " dedim
" bu gün artık senle konuşmalıyım"dedi yürürken
sessizdi sanki zihninde ne söyleyeceğini düşünüyordu sonra konuşmaya başladı
"benim için öyle zor ki nasıl anlatsam bilemiyorum" dedi ve sustu yeniden
" ne demek istiyorsun "dedim yere bakarak
"nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum "sonra birden
"kahretsin" deyip bileklerimden yakalayıp beni kendine çekti
gözlerimin içine baktı bir süre sonrada

"seviyorum seni,
hemde uzun zamandan beri ,
uzaktan bakmak artık bana yetmiyor,
yaklaşmak ,dokunmak ,hissetmek istiyorum seni,
seviyorum hemde çok,
uyuyamıyorum geceleri,
seni düşünmeden geçmiyor zaman ,
gözlerim ararken heryerde seni ,
sen neden bana bakmıyorsun
seviyorum seni,
hemde ilk gördüğüm günden beri,
üç yıldır seninle konuşmak için cesaretimi toplamaya çalışmak,
her seferinde benden kaçman, yoruyor beni,
bilmeye hakkın var dedim bugün,
bilmelisin seni sevdiğimi, senin için yeterince mükemmel değilim belkide", dedi
o konuşurken sanki gökten yıldızlar yağdı üzerimize
etraf karardı, bir o bir ben kaldık orada,
tam geri çekilecekken belimden kavrayıp sıkıca sarıldı ve ondan sonra...
öpüşüyorduk,
hemde uzun zamandır birbirimize hasret kalmışcasına öpüşüyorduk,
elleri saçlarımı okşarken "selin" diye fısıldadı kulağıma
"seni öyle seviyorum ki"
tutulmuş gibiydim ben ben değildim sanki ...
yeniden dudakları dudaklarımda gezinirken
"yapma" diyebildim.
"bütün bunlar olmamalıydı, hayır hayır" diye inledim
"sana anlatamayacağım şeyler var" dedim göz yaşlarımı tutmaya çalışarak
yüzüme dökülen saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirirken
"beni sevmiyor beni istemiyorsan bile " sesinde öyle bir hüzün vardı ki
işaret parmağımı dudağının üzerine susması için koyarken
"benimde nedenlerim var"dedim."yapamam"kollarından ayrıldım yavaşça

mustafa elleriyle yüzünü ovuşturdu önce sonra iki eliyle yüzümü kavradı
" sen benimsin bunu ikimizde biliyoruz şimdi yada daha sonra konuşabiliriz
ama benden kaçmana izin veremem " dedi karalı bir şekilde
bana öyle sahiplenici tavırlarla dokunması
içimdeki panik duygusunun harekete geçmesine neden oldu.
"kimseye aşık olamam , söz verdim yapamam.
lütfen , lütfen bu kararıma saygı duy ve uzak dur benden çünkü ben senden uzak duracağım " dedim
"şimdi git " dedim.

sonra
yağmur çiselemeye başladı,
sanki gök yüzüde benim gibi başlamadan biten aşkım için ağlıyordu


Chris yaklaştı bize doğru
"hey mc (emcey)başardık dostum başardık" diyordu
aldığı ders notundan memnun bir şekilde
yumruğunu mustafa'nın yumruğuna uzatıp çak yaptı
"oww" dedi "bir şeyleri bölmüyorum umarım" derken
"hayır" dedim "benim gitmem gerekiyor by" dedim soğuk soğuk

olması gereken buydu herkes için en iyisi buydu

3. bölüm


Artık günler hep aynı rutinde geçiyordu.
Sabah kalk, evden çık, okula git, derse gir,
Mustafa'dan uzak dur, kütüphaneye git ders çalış
eve dön yemek ye,yat uyu bu üç aydır böyle devam ediyor .
Ha bu arada çalışma grubumu da değiştirdim.
Yeni grubum kızlarından oluşuyor. Kate(keyt), jamie-lynn kısaca jlynn( cey-lin)ve loura (loora)
Ne yapalım iki seçeneğim vardı ya bu kızlara katılacaktım
yada eski grupta kalacaktım
ve ikincisi kesinlikle olmazdı
ama birincisi de pek parlak sayılmaz
zaten benide iyi not aldığım için aralarına aldılar bu şu demek oluyor
onlar ortalamalarını benim sayemde yükseltirken
benim ortalamam onlar yüzünden düşecek
ama kimin umurunda nasıl olsa evlenince diploma notuma göre
bana maşallah takan olmayacağına göre
sadece sınıfta kalmamak benim için yeterli olacaktı peeh
şimdiye kadar olan hayatımın herhalde en berbat zamanlarını yaşıyordum.
Güya evden uzaktayım ve daha rahatım baskı yok
bana öyle geliyormuş az önce annemle msn de tartıştık
şimdi iseTelefonum çalıyordu baktım abim arıyor
“alo “dedim “kız zili nerdesin sen bakiim” dedi abim
“evdeyim abii birazdan okula gidicem ona göre" dedim
kesin annem aratıyordu "ne partisiymiş bu anlat bakim" dedi
"off annem aratıyo demi" dedim.
" bir de bana anlat hadi çabuk daha okula gideceksin"
" ya çalışma grubumu değiştirmek zorunda kaldım
yeni gruptakilerin hepsi kız bir kere onu söyliim
bu kızlardan loura yılbaşında evinde parti veriyor ve ben gitmek zorundayım
saat 12 ye kadar ortalarda görünsem yeter sonrasında kim var kim yok anlamazlar
ama gitmezsem bana etmediklerini bırakmazlar
biraz değişik insanlar fazla rahatlar ve grubumu değiştiremem
çünkü bütün gruplar çalışmalara başladı
ve sunumlarımıza yılbaşından sonra başlamamız gerekiyor
senin anlıyacağın çok p*s ortada kaldım
mecburum artık annem bunu duyunca çıldırdı işte
birde beni tehtit etti oraya gelir ayaklarını kırarım senin diye
korkuyom yaparmı yapar annem bu
geçen seneki maceramızı daha unutmadım
iki ay ne çektirdi bana öyle
allahtan senin nişanın yaklaştıda ben biraz nefes aldım
ama o eylemlerine yaz tatilindede devam ettiği için"
" tamam tamam anladım"dedi sözümü keserek
" içki felen olacakmı bu partide, birde erkek arkadaş yapmadın inşallah
bak yaptıysan annem seni eve zincirle bağlar bu kez
ben bile kurtaramam ona göre" dedi
"yok abi ne arkadaşı
kütüphaneden dışarı bile çıkamıyoruz eve yatmaya anca gelebiliyorum" dedim kendimi korurcasına
"iyi iyi anladık" dedi
"sen ne yaptın düğün tarihine karar verdiniz mi" dedim konuyu benden uzaklaştırmaya çalışarak
"evet "dedi "canla senin düğününle aynı gün olacak, çifte düğün anlıycan" deyip ufak bir kahkaha attı
" senin adına sevindim ama kendi adıma üzüldüm" dedim
"yapma kız can iyi çocuktur o da senin gibi tanımadığım biriyle nasıl evleneceğim diyodu" dedi
"ordamı" dedim
" yok yazın görmüştüm o zaman söylemişti bence sende sevceksin canı bak abim dediydi dersin"dedi
" tamam abi derim belki o zaman bir gelsin de hele bakarız artık,
"senin için kolay nişanlını gördün yetmedi birde aşık oldunuz
ben neyapıyım uzaktan uzağa yüzük taktılar
iğrençti ya
onun annesi babası gelmiş damat ortada yok
bana nişan yüzüğü takıp eğlendiler
sanki tiyatro oynuyo karşılarında
neyse ya sinirlerim bozuluyo düşündükçe
abi annemle parti meselesini konuş ne olur
yoksa çok zor durumda kalıcam" dedim
" tamam konuşurum merak etme bana dayanamaz o
ama sende aklı başında davranacağına bizi utandıracak bir şey yapmayacağına
hele hele içki içmeyeceğine söz ver" dedi
"canım abim sen ne istersen söz kardeş sözü" dedim
"tamam tamam sulanma hemen" dedi
" hadi ben kapıyorum iyi dersler sana" dedi
"sana da iyi geceler" dedim saat farkını düşünerek

4. bölüm

parti günü istemeyerek de olsa sabah erken kalktım
noel tatili olduğu için bir haftadır okula gitmiyordum
bu gün evde yapıcak iş yoktu, derslerim ise günlerce önce bitirmiştim.
ve az önce annemle konuştum, Kırkbir tembihle olur gidebilirsin demişti.
mustafayı düşünmemeye çalışsamda olmuyordu
bir haftadır onu görmemiş ve çok özlemiştim .
Neredeydi ve ne yapıyordu. Acaba hala beni düşünüyormuydu
acaba dediği gibi gerçekten beni seviyormuydu
yoksa yabancı bir ülkede olduğu için
onunla aynı dili konuşan kişiye karşı yakınlık mıydı hissettiği
neydi onu bana yaklaştıran
gerçekten aşkmıydı
yoksa nasıl olsa oda türk tavlamak kolay diye mi düşünüyordü.
Allahım yardım et bana yoksa kafayı yiyeceğim .
Bildiğim tek şey onun o çapkın bakan gözlerine,
aşık olduğumdu ama asla aslaa aslaaaa bunu bilemeyecekti.
Bizim bir geleceğimiz olamazdı ve içinde olduğum durumdan kaçışım yoktu
ellerim kollarım can'la bağlanmıştı.
Düşüncelerimden telefonun sesiyle ayrıldım
loura (loora) arıyordu.
"sely(selin diyemediği için böyle diyor herkes)biraz erken gelebilir misin?

size ihtiyacım var" diyordu ağlamaklı bir sesle
" hemen geliyorum" deyip üstümü değiştirdim
partiye gidip gitmeyeceğimi bilemediğim için uygun giysim yoktu
bende siyah dar kotumu ve beyaz pullu bluzumu giydim
hemen siyah spor ayakkabımı giyip arabaya atladığım gibi louralara gittim
ders çalışmak için sık sık bir araya geldiğimiz için evi bulmakta zorlanmadım
kapıyı annesi açtı ve beni görünce "yukarıda çabuk olmalısın" dedi
odasına çıktım kete (keyt) ve j. lynn(cey.lin) de gelmiş onu sakinleştirmeye çalışıyordu
loura ise "hayır hayır j.j. (Jeffrey Jacob ın kısaltılmışı)
Beni beğenmesini istiyorum" diyordu endişeyle
" kolay" dedim "sen hemen duşa girip sakinleş ve çabuk ol fazla vaktimiz kalmadı" dedim
onu banyoya doğru iterken loura hızlıca duşunu alıp çıktı
saçlarını kurutup düzleştir dik
elbisesini giydirip makyajını yaptık
çok güzel olmuştu aynada kendine bakarken artık gülümsüyordu
sonra aynadan bana bakarak ufak bir çığlık attı
işaret parmağını bana doğru uzatıp
" partime bu şekilde katımayacaksın değil mi?" Diyordu
bense "üstümdeki gayet iyi nesi varmış" dedim
"olamaz" dedi "benim partime böyle katılamazsın "deyip dolabına koştu
bense türkçe "al başına belayı" dedim gülümseyerek söyleniyordum
loura ise uzun uzun dolaptaki elbiselerine bakıp siyah mini bir elbiseyi bana uzattı.
yüzüne baktım ve "bunu giyemem çok kısa" dedim.
O ise "bu gün noel ve bu benim partim lütfen beni kırma" diyordu
tek kaşını kaldırmış bir eli beline.
Aslında Noelde seni partime çağırıp elbise veriyorum istersen alma bakışı atıyordu.
Ve ben o kadar hazırlanmışken çalışma grubundan atılırsam
artık tek başıma üstelik bu saatten sonra
yeni konu bulup iki günde hazırlanamayacağıma göre
profösörden azar işitip siyaset bilimi dersinden sınıfta kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydım
mecburen elbiseyi aldım başka çarem kalmamıştı. bu günün bir an önce bitmesini dileyerek Banyoya gidip üzerimi giyindim.

5. bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=Z9XaUCd4GEc&feature=related

müzik bangır bangır çalarken parti başlamıştı.
ve ben kendimi çıplak gibi hissediyordum.
sanki herkesin gözü benim üzerimdeydi.
çareyi mutfağa saklanmakta buldum.
en azından buraya daha az kişi girip çıkıyordu.
"bana yardım et saly" (selinin kısaltılmışı) diyordu j.lynn (cey.lin)
"şu içecekleri içeriye taşıyalım".
istemeyerek te olsa "tamam" dedim.
birlikte punch kasesini ve küçük bira fıçılarını salona taşıdık.
işte o zaman gördüm onu
mustafa da partiye gelmiş ve okulun amigo kızlarından robin le sarmaş dolaş dans ediyordu.

birden içimde kabaran kıskançlık duygusuyla olduğum yerde kaldım.
kıpırdayamıyordum.
ayaklarım söz dinlemiyor üstüne üstlük ona gözyaşlarım eşlik ediyordu.
loura "hey saly j.j (cey cey)ile tanış j.j buda saly" dedi.
j.j 'in delici bakışlarını göğüslerim ve bacakları arasında gidip gelirken
çenesini yukarı kaldırıp "selam" dedi
karşılık olarak bende ona "selam" dedim.
ama bu kadarı bile loura'nın bana öldürücü bakışlar atmasına yetmişti
"buyur burdan yak " dedim hafifçe tebessüm ederek.
"loura ben sizi yalnız bırakayım" dedim
ve doğruca içeceklerin olduğu masaya yöneldim.
plastik bardağa punch doldurup yudumlarken
mustafayı ve sevgilisini izliyordum.
endişelerimde haklı çıkmıştım kahretsin
düşüncelerimden içtiğim punch'ın acı tadıyla kendime geldim
tuhaftı bunun meyve suyu kokteyli olması gerekmiyor muydu?
belkide kim bilir egzotik meyve diye acaba hangi meyvenin (anladınız siz onu) suyunu katmışlardı
neyse dedim kendi kendime bu gün daha beteriylede karşılaştım.
sonra bir bardak daha alıp yukarı loura'nın odasına çıktım
burada fazlasıyla kalmıştım.
üzerimi değiştirmeye çalışıyordum
ama bluzumun kolları nereye gitmişti ki
şimdi neden aramam gerekiyordu ki
orada olmalıydı ama bulamıyorum işte
epey uğraşmam gerekti ama sonunda kotumu bluzumu giymeyi başardım.
ama bu seferde merdivenden inmekte zorlanmıştım.
niye böyle olmuştu ki bütün gece sadece iki bilemedin üç bardak punch içmiştim
ah tabii ya biri içine votka falan katmış olmalı diye düşündüm
yalpalayarak merdivenden inmeye çalışırken
evet votka olmalıydı başka hiç bir şey bu kadar çabuk sarhoş edemez diye düşündüm.

https://www.youtube.com/watch?v=JGcUWkBo5xo&feature=related

müzik şimdi daha iyiydi sanki
daha anlamlı daha ritmik ti ve ben gitmekten vaz geçip dans etmeye başlamıştım.
bir ara bir çift elin bedenimde (?)gezinip sonra belime sarıldığını hissettim
ama kim olduğunu umursamadım birlikte uyum içinde dans ediyorduk
ta ki loura'nın bana bakışlarını görene kadar
birden arkamı döndüm kahretsin bu j.j'di
ondan kurtulmak için itmeye başladım olmuyordu
oda en az benim kadar sarhoştu.
her şey ama her şey mahvolmuştu.
derken uzun boylu olduğunu anladığım biri beni kendine çekti.
o an kim olduğunu umursamadım j.j. olmasın yeterdi .
en azından böylelikle loura sarhoşken herkesle böyle dans ettiğimi düşünürdü müzik değişmişti

https://www.youtube.com/watch?v=3gD-YpCjew4

ellerimi adamın boynuna doladım hiç bırakmamacasına .
o ise belime sarılmış saçlarıma öpücükler konduruyordu .
tuhaf bir durumdu kimdi bu gene j.j. miydi yoksa
yüzünü görmek için başımı yukarı kaldırdığımda inanamadım
oydu mustafa, benim mustafam , ilk aşkım ,sevdiğim adam
o an öyle mutlu oldum ki içimdeki deniz sevgiyle dalgalandı
gözleri gözlerimde
elleri bedenimde gezinirken
içimdeki dalgalar dudaklarımdan dudaklarına ulaştı...
ve ben aşktan ölmek üzereydim........