Amerikanın en güzel yerinde oturuyordum.hatta sadece amerikanın değil benim için dünyanın en güzel yerinde oturuyordum.hayatım dışarıdan bakanlara göre çok güzeldi hatta mükemmeldi.kendime ait evim vardı manhattan'da.Gün batımını evimin balkonundan seyredebiliyordum.tüm şehir ayaklarımın altındaymışçasına güzel manzarası vardı evimin.okulumda gözdeydim hem derslerim iyiydi hem popülerdim herkes bana neredeyse tapardı.ama bu sözde mükemmel hayat beni hiç mutlu etmiyor.içimde kocaman bir boşluk vardı ne olduğunu hiç bir zaman anlayamadığım.gittiğim psikologlar hiç teşhis koyamadılar.annemle babamın psikoloğa gittiğimden haberleri bile yok. elime henüz 10 yaşındayken tutuşturdukları limitsiz kredi kartımla beni her zaman mutlu sanıyorlar.dilediğim herşeye sahibim. ama mutlumuyum hayır!!! çünkü neye sahip olursam olayım annemle babamın sevgilerine sahip değilim.
Sanki gidiceklermiş gibi kafamı salladım.hayır ben bu olamam tamam annemle babam yanımda değiller belki ama sonuçta beni sevioyrlar değilmi .kendimi kandırma çabama kendim de güldüm .onlar beni sevmiyorlar herkesin sevdiği saygılı ,sevgi dolu , güzel kızlaını seviyorlar yada sevdiklerini sanıyorlar . her ne haltsa işte ... hemen hızlı bir duş aldım . sıcak su kötü düşünceleri atmamda yardımcı oldu kısa süreliğine ...üzerimi giyindim ve aynanın karşısına geçtim.
sarı dalga dalga belime kadar dökülen saçlarım ,kırmızı dudaklarım,bembeyaz tenim... hepsi bir başkasının gibi uzaktı bana.yalnız gözlerim benimdi.kahverengi,büyük,hüznün kattığı olgunlukla parlayan gözlerim benimdi.birden içimi büyük bir boşluk kapladı sonra o inanılmaz acı ve sıkıntı.ne yapmam gerektiğini bilemedim.hızla arabamın anahtarlarını alıp koşarcasına evden çıktım.arabamla son sürat okula gitmeye başladım.hız yapmak iyi geliyordu.sanki peşimde birileri vardı ve ben onları atlatmak istiyordum.sonunda okula geldim kapıdan adımımı atar atmaz georgia,lillian,cecelia yanıma koşarcasına geldiler.okula yeni gelen çocuğu müdürden önce öğrenmiştim :Dhiç bir yorum yapmadan sınıfıma gittim.dikkatle edebiyat dersini dinlemeye başladım. tam konsantre olmuşken kapı açıldı ve içeriye o girdi.öğretmen tahtaya gelmesini söyledi ama telefonu çalınca dışarı çıkmak zorunda kaldı.öyle mal gibi sınıfın ortasında kalmıştı. ne kadar istemesemde onu incelemeye başladım.sapsarı saçları,kutsanmış meleklerin ki kadar mavi gözleri vardı.gözlerine baktım umursamazlık ve zafer vardı.gözlerinin içinde kaybolmak istiyordum.beynim tehlike çanlarını çalmaya çoktan başlamıştı.ne olduğunu anlamadım umrumda da değildi zaten.gözlerimiz birbirine kenetlendi.dudakları zafer elde etmiş gibi kıvrıldı.işte o an aklıma dank etti .
bu... bu oydu
En son tuqchee!!! tarafından Çarş. Nis. 14, 2010 3:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 12 kere değiştirildi