tarafından Kiraz* Cuma Kas. 26, 2010 10:04 pm
6.Bölüm
Rose gözlerini yavaşça açtı. Sabah olmuştu ve sersemleyerek dirseklerinin üzerine doğruldu.
“Uyandın mı?”
Şaşırmıştı. Her şeyi bir anda unutuvermişti. Ama gerçekler onun peşini asla bırakmayacaktı.
Adam dün gece onunla birlikte olmuştu ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.
“E-Evet.”
“İyi. Benim çıkmam lazım. Önemli bir toplantım var.”
“Eşinle mi?” Rose adama o kadar çok kin duyuyordu ki gerçek bir sürtük gibi davranmaya karar vermişti.
“Sen bir gecelik oyuncağımsın. O benim eşim. Bu farkı sakın unutma.”
Adam zekice konuşuyordu. Üstelik tüm söyledikleri doğruydu. Rose adamın her söylediğiyle bir kez daha sarsılıyordu.
“S-Senin için önemli değilim yani.” Rose yine salak kız ayağına yatmaya karar vermişti.
“Tabiî ki de değilsin” derken kravatını düzeltti ve kapıya yöneldi “Ödemeyi Marry’e yaptım.” İşte Rose bu sözle yıkılmıştı. Sinirden ve üzüntüden titremeye başladı. Titreyen elleriyle dün geceki elbisesini zar zor giydikten sonra odaya hiç bakmadan kapıyı çarpıp oradan uzaklaştı.
Rose etrafına bakmıyordu. Eskiden her sabah orada koşardı. Şimdiyse o hayata çok uzaktı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ve insanların ona tuhaf bir biçimde bakmasına neden oluyordu. Sarhoş gibiydi. Yaşadıkları onun için çok ağır bir içkiden farksızdı. Unutkanlık bile yaşatıyordu ona. Elinin tersiyle burnunu sildi ve ağlamaya devam etti. Titremesi hala geçmemişti. Sallana sallana yürürken topuğu kırıldı ve yere düştü. Hiçbir şey umurunda değildi. Yerde sürünerek bir ağacın gövdesine ulaştı ve yaslandı. Riley’i aramak, onun kollarında teselli bulmak istiyordu. Derin bir nefes alıp ağaca iyice yaslandı ve mutlu insanları görünce tekrar ağlamaya başladı. Titremesi hiç geçmeyecek gibiydi.
“Bayan, pardon iyi misiniz?”
Rose yavaşça kafasını salladı. “Hayır…”
Genç adam yavaşça dizlerinin üstüne çöktü ve Rose dikkatle baktı.
“İyi görünmüyorsunuz. Doktora gitmek ister misiniz?”
“H-Hayır.”
“Neyiniz var? Eğer anlatmak sizi rahatlatacaksa lütfen anlatın bayan.”
“Adım Rose.”
“Adam. Tanıştığıma sevindim.”
“Ben sevinmedim. Çünkü seni tanımıyorum. Sana güvenmiyorum! Anladın mı?” Rose bütün erkekleri aynı sanmıştı oysa…
“Bakın bayan size zarar vermek niyetinde değilim. Sadece yardım etmek istiyorum.”
“Artık bana kimse yardım edemez!” Rose’un gözleri yavaşça kaydı ve yere yuvarlandı. İnsanların şaşkın bakışları arasında Adam onu kucağına aldı ve arabasına götürdü.
Bir iki kez gözlerini kırptıktan sonra ışıktan gözleri kamaşmıştı. “Neredeyim ben?”
“Ah, tatlım ben yanındayım.” Elini sıkı sıkı tutanın kim olduğuna baktı ve Riley’i görünce çok şaşırdı.
“Riley…”
“İyi misin?”
“Evet. Sadece biraz başım ağrıyor.”
Elini yavaşça öperek “ Tatlım sana ne oldu? Parkta ne işin vardı?”
Rose her şeyi hatırlıyordu. Adam denen çocuk, bayılması ve şimdi hastanedeydi. Mavi gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Riley yavaşça göz yaşlarını sildi ve onu alnından öptü.
“Riley ben-” derken kapı açıldı ve odaya Adam denen çocuk girdi.
“Umarım rahatsız etmiyorumdur.”
“Ah, hayır.” dedi Riley.
“Size geçmiş olsun demek istedim bayan.”
“Adım Rose.”
“Rose.”
“Teşekkür ederim.”
“İyi olduğunuzu gördüğüme göre gidebilirim.”
“Birde, size karşı kaba davrandıysam bağışlayın. Kötü bir anı yaşadım.”
Riley merak eden bakışlarla gözlerini Rose’a dikmişti. Rose’sa sadece Riley’in elini sıkarak ona işaret verdi.
“Hayır, hayır önemli değil. Tekrar geçmiş olsun.”
Kapı kapanmıştı ve gerçekler ortaya çıkmak için sabırsızlanmaya başladı.