+17
Heath-Zo
'supernatural'
okuyombenyae
Deadly
asezgin
arzu8
steavie_rae_aşkımm
happy
ZoeyCixx
ges_emine
Ash_
ebru
gecenin kızı
Sude
jamestark
mavi_keßeLeck
Brra.
21 posters
Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°176
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Oh ohh yaşadık ybb!
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°177
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
sayfa 19 olmazsa koymayı düşünmüyorum baby bir sayfaya 2 bölüm çok
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°178
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Tamam sen yb'yi hazırla gerisini düşünme .d
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°179
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Hazır ki
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°180
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
O zaman lütfen yeni bölüm!
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°181
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Tamam tamam 3 gibi koyucam
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°182
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Hayıır! şimdi koy lütfen bak 19 oldu lütfenn
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°183
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Unutmuşum koymayı bekle geliyo
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°184
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
(Selin)
O gün Şevketlerde uyuya kalmışım. En son hatırladığım Şevketin beni üst kata taşıyıp yatağa yatırdığıydı. Sabah kalktığımda Şevket yanımda yatıyordu. Hemen kalkıp evden çıktım. Üzerimi değiştirmek için eve uğradım. Okula gitmeyecektim. Hemen bir kot pantolon ve mavi bir tişört çıkarttım. Üzerimi giyindikten sonra saçımı taradım. O kadar dolaşmıştı ki ayıramıyordum. Gidip kafamı suyun altına soktum. Sonra saçlarımı taradım. Küpe kolye bütün eksiklerimi tamamlayıp dolaptan mavi bir ayakkabı çıkarttım. Acele etmem lazımdı. Eğer Şevket uyanmadan halledebilirsem harika olurdu. O zaman bir şey söylemek zorunda kalmazdım. Hemen evden çıkıp Ecenin okuluna doğru yürüdüm. Uzun süre kapıda bekledim. Sonra Cem geldi. Yalnız gelmişti. O kadar rahatlamıştım ki. Hemen yanına gittim. Kapıda beni görünce şaşkın, şaşkın baktı.
‘Seninle konuşmalıyım’ dedim.
‘Ne konuşacaksın? Yeterince zarar vermediniz mi zaten’ dedi. Yüzü çok kötü gözüküyordu. Yüzünün sağ tarafı tamamen mordu. Ve öbür tarafta ise ah o daha iyiydi.
‘Bak bu olanlarla ilgili lütfen konuşmamız lazım’ dedim. Yalvarıyordum artık.
‘Tamam. Konuş’ dedi.
‘Bu bir şaka mı buraya kadar seninle konuşmak için geldim. Ayaküstü kapıda konuşamam. Maalesef okulu kırman gerek’ dedim.
‘Pekâlâ’ dedi. Okullarına giden yolun tam tersi istikamette yürümeye başladık. Sonra sahile geldik. Banklardan birine oturdu. Yanına oturdum. Elimi kaldırıp çenesinden tuttum yukarı kaldırıp yaralarına baktım.
‘Bunu kim yaptı’ dedim.
‘Bir de soruyor musun? Senin kölelerin’ dedi. Hemen ayaklandım.
‘Düzgün konuş. Onlar benim kölelerim değil. Arkadaşlarım!’ diyerek bağırdım.
‘Tamam, tamam. Hadi otur’ dedi. Uzun, uzun nefes aldıktan sonra gidip oturdum.
‘Bak konuşmak istediğim şey…’ diyordum ki eliyle kolumu tuttu. Diğer eliyle denizi gösterdi.
‘Denizler kadar eşsiz güzellikte bir yer yok. Hiçbir insan denizler kadar eşsiz olamaz. Asla birine tam anlamıyla bağlanamadım. Sevmedim. Hiç aşka inanmadım. Hep insanları oynattım. Ta ki 3 hafta öncesine kadar. O zaman ne oldu biliyor musun?’ dedi. Eli hala kolumdaydı.
‘Hayır. Bilmiyorum’ dedim.
‘Yeni birisiyle tanıştım. Öyle güzeldi ki. Ve öyle öfkeli, hırçındı ki. Sanki bir melekti. Öfkeli bir melek. O güzel gözleri bana baktı. Öfkeyle parlıyordu. Bana nefretle bakıyordu. O zaman ona karşı bir şey hissetmedim. Ama sonra anladım ki onu görmeyince o öfkeli gözlerini bile özlemiştim. Onu özlüyordum. Onun başka birisiyle olduğunu bildiğim için acım daha da çoğalıyordu. O hem benim değildi hem de benden nefret ediyordu’ dedi. Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi. Gözlerini denizden ayırıp bana baktı. Ağzım açık onu dinliyordum. Öyle güzel şeyler söylemişti ki ona acımıştım.
‘Sen hiç böyle bir şey yaşadın mı?’ dedi.
‘Hayır. Yaşamadım’ dedim.
‘Anlıyorum’ dedi.
‘Senin için üzüldüm. Belki kız senden nefret etmekten vazgeçer ha ne dersin?’ dedim.
‘Bunu zaman gösterir. Ama zaman benim için geçmiyor’ dedi.
‘Zaman. Elbette bir gün sende seni sevebilecek birisini bulacaksın. Bunun için endişelenme’ dedi. Kolumu tutan elini diğer elimle okşadım. Bana şaşkın, şaşkın baktı. Sonra elini çekti.
‘Evet, nerde kalmıştık?’ dedi. Ah evet haklıydı.
‘Evet. Ben sizin aranızda geçen olayların, of ben artık bitmesini istiyorum. Şu yüzünün haline bak. Ne için. Buna değer mi o kız?’ dedim.
‘Arkadaşlarına söyle bunu’ dedi.
‘Benim daha dün haberim oldu akşam. Hatta bana anlatmadılar bile. Ben şey… Duydum. Ve gerçekten bu konunun kapanmasını istiyorum’ dedim.
‘Neden?’ dedi.
‘Bu ne biçim bir soru?’ dedim.
‘İşte bir soru neden bitmesini istiyorsun?’
‘Onlar benim ailem. Bunu anlayamazsın. Sen aileni kaybetmedin. Benimkiler paramparça. Ben o kadar güçlü değilim’ dedim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bunları ona söylememeliydim.
‘Aile kaybetmenin ne demek olduğunu benden iyi kimse bilemez. Benim annem babam hiçbiri yok. Belki var ama ben hiç tanımadım. Beni anlıyor musun?’ dedi.
‘Evet, çok iyi anlıyorum. Bunun için üzgünüm’ dedim.
‘Üzülme alışkınım’ dedi.
‘Annem öldü. Babam artık eve çok az geliyor. Ağabeymin yüzünü ise çok az görüyorum. Evde yalnız yaşıyor gibiyim. Tabiî ki Şevket her zaman benimle Selim, Mert, Başak. Benim ailem onlar. Onları korumam lazım’ dedim.
‘Onlar kendilerini koruyabilirler’ dedi.
‘Hayır. Bu belayı ben açtım onların başına’ dedim. Resmen düşmanla dertleşiyordum. Ne yapıyordum ben. Ben aklımı kaybetmiş olmalıydım. Ama onunla konuşmak öyle iyi gelmişti ki. O çok iyi bir dinleyiciydi.
‘Anlıyorum. Ama ben ne yapmalıyım’ dedi.
‘Onların peşini bırak. Ve bende sana bir söz vericem. Onlarda seninle uğraşmayı bırakacaklar söz veriyorum’ dedim.
‘Bundan emin olamazsın Selin’ dedi.
‘Evet. Olamam ama bana güvenmek zorundasın artık hikâyemi kısmen biliyorsun. Bu yüzden bizimde benzer yanlarımız var. Beni anlıyorsun’ dedim.
‘Evet anlıyorum. Pekâlâ, tamam dediğin gibi olsun’ dedi. Ağzım açık ona bakakaldım.
‘Gerçekten mi? Harikasın!’ diye bağırdım. Sevinçle yerimden kalktım.
‘Pekâlâ. Teşekkür ederim. Artık gitmeliyim habersiz geldim. Merak etmişlerdir’ dedim. Sonra elimi uzattım. Oda uzattı.
‘Beni dinlediğin ve anladığın için teşekkür ederim’ dedim.
‘Her zaman. İyi dinlerim’ dedi. Göz kırptı. Sonra elimi çevirdi. Ve elimi öptü. Bu çocuk aşırı kibardı.
‘Ah teşekkürler’ dedim. Arkamı dönmüş gidiyordum ki arkamdan seslendi. Döndüm yanıma geldi. Cebinden cep telefonunu çıkarttı.
‘Numaranı alabilir miyim?’ dedi.
‘Ah tabiî ki bir saniye’ dedim. Elimi çantamın içine attım. Bu kadar büyük bir çanta almayacaktım bir daha. Sonunda bulup çıkarttım. Aman Tanrım! O kadar çok mesaj ve cevapsız vardı ki.
‘Lanet olsun! İşim bitti’ dedim. Mesajları açıyordum.
‘Sorun ne?’ dedi.
’85 cevapsız arama. Ve bir sürü mesaj’ dedim.
‘Mesajlarda ne yazıyor’ dedi. Yanına geçip telefona ikimizde bakalım diye ortamızda tuttum.
‘Bu ilk mesaj yanından ayrıldıktan 1 saat sonra. O sırada evdeydim’ dedim. Tek tek diğer mesajları açtım.
—Şevket
Nerdesin aşkım?
Canım sizin eve gelicem hazırlan.
Aşkım?
Neden cevap vermiyorsun?
Korkutma beni.
Aşkım sizin evin önündeyim.
Aşkım evde misin?
Nerdesin Selin. Beni korkutma.
Telefonu aç.
Aklıma kötü şeyler geliyor.
Selin hangi cehennemdesin cevap ver.
—Selim
Selin nerdesin?
Selin, Şevket deliriyor.
Kızım korkuyoruz cevap ver.
Selin. Buraya geri geldiğin de Şevketten önce seni öldürücem.
Kızım korkutma bizi.
—Mert
Selin telefonlara cevap ver.
Kızım nerdesin sen?
Bak polise gitcez artık.
Lan
Seliiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin
—Başak
Selin neredesin
Selin korkuyoruz cevap ver.
Hepimiz evin önündeyiz buraya gel
Mesajı görünce ilk önce bana mesaj at diğerleri çok sinirli
Nerdesin söyle
‘Seni çok merak etmişler’ dedi.
‘Canımı okuyacaklar. Hemen gitmem gerek. Tekrar teşekkürler’ dedim.
‘Seni bırakmamı ister misin?’ dedi.
‘Ah hayır teşekkür ederim. Umarım yakında tekrar görüşürüz’ dedim.
‘Evet. Hikâyeni kısmen bildiğime göre devamını da dinlemek isterim. Hoşça kal’ dedi.
‘Umarım. Seninle konuşmak bana da iyi geldi’ dedim. Arkamı dönüp yola koşarcasına gittim.
Hemen bir taksi çağırdım. 20 dk’ya eve varmıştım. Hepsi evin önünde oturmuştu. Arabadan çıktım. Korkuyordum. Hem de çok onlara ne diyecektim…
O gün Şevketlerde uyuya kalmışım. En son hatırladığım Şevketin beni üst kata taşıyıp yatağa yatırdığıydı. Sabah kalktığımda Şevket yanımda yatıyordu. Hemen kalkıp evden çıktım. Üzerimi değiştirmek için eve uğradım. Okula gitmeyecektim. Hemen bir kot pantolon ve mavi bir tişört çıkarttım. Üzerimi giyindikten sonra saçımı taradım. O kadar dolaşmıştı ki ayıramıyordum. Gidip kafamı suyun altına soktum. Sonra saçlarımı taradım. Küpe kolye bütün eksiklerimi tamamlayıp dolaptan mavi bir ayakkabı çıkarttım. Acele etmem lazımdı. Eğer Şevket uyanmadan halledebilirsem harika olurdu. O zaman bir şey söylemek zorunda kalmazdım. Hemen evden çıkıp Ecenin okuluna doğru yürüdüm. Uzun süre kapıda bekledim. Sonra Cem geldi. Yalnız gelmişti. O kadar rahatlamıştım ki. Hemen yanına gittim. Kapıda beni görünce şaşkın, şaşkın baktı.
‘Seninle konuşmalıyım’ dedim.
‘Ne konuşacaksın? Yeterince zarar vermediniz mi zaten’ dedi. Yüzü çok kötü gözüküyordu. Yüzünün sağ tarafı tamamen mordu. Ve öbür tarafta ise ah o daha iyiydi.
‘Bak bu olanlarla ilgili lütfen konuşmamız lazım’ dedim. Yalvarıyordum artık.
‘Tamam. Konuş’ dedi.
‘Bu bir şaka mı buraya kadar seninle konuşmak için geldim. Ayaküstü kapıda konuşamam. Maalesef okulu kırman gerek’ dedim.
‘Pekâlâ’ dedi. Okullarına giden yolun tam tersi istikamette yürümeye başladık. Sonra sahile geldik. Banklardan birine oturdu. Yanına oturdum. Elimi kaldırıp çenesinden tuttum yukarı kaldırıp yaralarına baktım.
‘Bunu kim yaptı’ dedim.
‘Bir de soruyor musun? Senin kölelerin’ dedi. Hemen ayaklandım.
‘Düzgün konuş. Onlar benim kölelerim değil. Arkadaşlarım!’ diyerek bağırdım.
‘Tamam, tamam. Hadi otur’ dedi. Uzun, uzun nefes aldıktan sonra gidip oturdum.
‘Bak konuşmak istediğim şey…’ diyordum ki eliyle kolumu tuttu. Diğer eliyle denizi gösterdi.
‘Denizler kadar eşsiz güzellikte bir yer yok. Hiçbir insan denizler kadar eşsiz olamaz. Asla birine tam anlamıyla bağlanamadım. Sevmedim. Hiç aşka inanmadım. Hep insanları oynattım. Ta ki 3 hafta öncesine kadar. O zaman ne oldu biliyor musun?’ dedi. Eli hala kolumdaydı.
‘Hayır. Bilmiyorum’ dedim.
‘Yeni birisiyle tanıştım. Öyle güzeldi ki. Ve öyle öfkeli, hırçındı ki. Sanki bir melekti. Öfkeli bir melek. O güzel gözleri bana baktı. Öfkeyle parlıyordu. Bana nefretle bakıyordu. O zaman ona karşı bir şey hissetmedim. Ama sonra anladım ki onu görmeyince o öfkeli gözlerini bile özlemiştim. Onu özlüyordum. Onun başka birisiyle olduğunu bildiğim için acım daha da çoğalıyordu. O hem benim değildi hem de benden nefret ediyordu’ dedi. Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi. Gözlerini denizden ayırıp bana baktı. Ağzım açık onu dinliyordum. Öyle güzel şeyler söylemişti ki ona acımıştım.
‘Sen hiç böyle bir şey yaşadın mı?’ dedi.
‘Hayır. Yaşamadım’ dedim.
‘Anlıyorum’ dedi.
‘Senin için üzüldüm. Belki kız senden nefret etmekten vazgeçer ha ne dersin?’ dedim.
‘Bunu zaman gösterir. Ama zaman benim için geçmiyor’ dedi.
‘Zaman. Elbette bir gün sende seni sevebilecek birisini bulacaksın. Bunun için endişelenme’ dedi. Kolumu tutan elini diğer elimle okşadım. Bana şaşkın, şaşkın baktı. Sonra elini çekti.
‘Evet, nerde kalmıştık?’ dedi. Ah evet haklıydı.
‘Evet. Ben sizin aranızda geçen olayların, of ben artık bitmesini istiyorum. Şu yüzünün haline bak. Ne için. Buna değer mi o kız?’ dedim.
‘Arkadaşlarına söyle bunu’ dedi.
‘Benim daha dün haberim oldu akşam. Hatta bana anlatmadılar bile. Ben şey… Duydum. Ve gerçekten bu konunun kapanmasını istiyorum’ dedim.
‘Neden?’ dedi.
‘Bu ne biçim bir soru?’ dedim.
‘İşte bir soru neden bitmesini istiyorsun?’
‘Onlar benim ailem. Bunu anlayamazsın. Sen aileni kaybetmedin. Benimkiler paramparça. Ben o kadar güçlü değilim’ dedim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bunları ona söylememeliydim.
‘Aile kaybetmenin ne demek olduğunu benden iyi kimse bilemez. Benim annem babam hiçbiri yok. Belki var ama ben hiç tanımadım. Beni anlıyor musun?’ dedi.
‘Evet, çok iyi anlıyorum. Bunun için üzgünüm’ dedim.
‘Üzülme alışkınım’ dedi.
‘Annem öldü. Babam artık eve çok az geliyor. Ağabeymin yüzünü ise çok az görüyorum. Evde yalnız yaşıyor gibiyim. Tabiî ki Şevket her zaman benimle Selim, Mert, Başak. Benim ailem onlar. Onları korumam lazım’ dedim.
‘Onlar kendilerini koruyabilirler’ dedi.
‘Hayır. Bu belayı ben açtım onların başına’ dedim. Resmen düşmanla dertleşiyordum. Ne yapıyordum ben. Ben aklımı kaybetmiş olmalıydım. Ama onunla konuşmak öyle iyi gelmişti ki. O çok iyi bir dinleyiciydi.
‘Anlıyorum. Ama ben ne yapmalıyım’ dedi.
‘Onların peşini bırak. Ve bende sana bir söz vericem. Onlarda seninle uğraşmayı bırakacaklar söz veriyorum’ dedim.
‘Bundan emin olamazsın Selin’ dedi.
‘Evet. Olamam ama bana güvenmek zorundasın artık hikâyemi kısmen biliyorsun. Bu yüzden bizimde benzer yanlarımız var. Beni anlıyorsun’ dedim.
‘Evet anlıyorum. Pekâlâ, tamam dediğin gibi olsun’ dedi. Ağzım açık ona bakakaldım.
‘Gerçekten mi? Harikasın!’ diye bağırdım. Sevinçle yerimden kalktım.
‘Pekâlâ. Teşekkür ederim. Artık gitmeliyim habersiz geldim. Merak etmişlerdir’ dedim. Sonra elimi uzattım. Oda uzattı.
‘Beni dinlediğin ve anladığın için teşekkür ederim’ dedim.
‘Her zaman. İyi dinlerim’ dedi. Göz kırptı. Sonra elimi çevirdi. Ve elimi öptü. Bu çocuk aşırı kibardı.
‘Ah teşekkürler’ dedim. Arkamı dönmüş gidiyordum ki arkamdan seslendi. Döndüm yanıma geldi. Cebinden cep telefonunu çıkarttı.
‘Numaranı alabilir miyim?’ dedi.
‘Ah tabiî ki bir saniye’ dedim. Elimi çantamın içine attım. Bu kadar büyük bir çanta almayacaktım bir daha. Sonunda bulup çıkarttım. Aman Tanrım! O kadar çok mesaj ve cevapsız vardı ki.
‘Lanet olsun! İşim bitti’ dedim. Mesajları açıyordum.
‘Sorun ne?’ dedi.
’85 cevapsız arama. Ve bir sürü mesaj’ dedim.
‘Mesajlarda ne yazıyor’ dedi. Yanına geçip telefona ikimizde bakalım diye ortamızda tuttum.
‘Bu ilk mesaj yanından ayrıldıktan 1 saat sonra. O sırada evdeydim’ dedim. Tek tek diğer mesajları açtım.
—Şevket
Nerdesin aşkım?
Canım sizin eve gelicem hazırlan.
Aşkım?
Neden cevap vermiyorsun?
Korkutma beni.
Aşkım sizin evin önündeyim.
Aşkım evde misin?
Nerdesin Selin. Beni korkutma.
Telefonu aç.
Aklıma kötü şeyler geliyor.
Selin hangi cehennemdesin cevap ver.
—Selim
Selin nerdesin?
Selin, Şevket deliriyor.
Kızım korkuyoruz cevap ver.
Selin. Buraya geri geldiğin de Şevketten önce seni öldürücem.
Kızım korkutma bizi.
—Mert
Selin telefonlara cevap ver.
Kızım nerdesin sen?
Bak polise gitcez artık.
Lan
Seliiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin
—Başak
Selin neredesin
Selin korkuyoruz cevap ver.
Hepimiz evin önündeyiz buraya gel
Mesajı görünce ilk önce bana mesaj at diğerleri çok sinirli
Nerdesin söyle
‘Seni çok merak etmişler’ dedi.
‘Canımı okuyacaklar. Hemen gitmem gerek. Tekrar teşekkürler’ dedim.
‘Seni bırakmamı ister misin?’ dedi.
‘Ah hayır teşekkür ederim. Umarım yakında tekrar görüşürüz’ dedim.
‘Evet. Hikâyeni kısmen bildiğime göre devamını da dinlemek isterim. Hoşça kal’ dedi.
‘Umarım. Seninle konuşmak bana da iyi geldi’ dedim. Arkamı dönüp yola koşarcasına gittim.
Hemen bir taksi çağırdım. 20 dk’ya eve varmıştım. Hepsi evin önünde oturmuştu. Arabadan çıktım. Korkuyordum. Hem de çok onlara ne diyecektim…
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°185
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Vuhuuu Süperdi hele o mesajlara koptum ya! 'Lann Selinn' süperdii yeni bölümmm ayrıca Mert Forever Hacı Yeni bölümmm
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°186
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Deadly demiş ki:Vuhuuu Süperdi hele o mesajlara koptum ya! 'Lann Selinn' süperdii yeni bölümmm ayrıca Mert Forever Hacı Yeni bölümmm
Hahaha koptum yaa
beyenmene sevindim baby
ebru- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1240
Kayıt tarihi : 01/03/10
Yaş : 29
- Post n°187
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
şuan yüzümde kocaman bir gülümseme var.çok güzel olmuş.ellerine sağlık.mesajlara bende bittim.süper olmuş.yb bekliyorum
okuyombenyae- Marked
- Mesaj Sayısı : 175
Kayıt tarihi : 29/01/11
Yaş : 112
- Post n°188
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Okuya okuya bir hal oldum.Ama sonunda bitti
Hayalgücüne sağlık.
Son bölümde acayip şaşırdım ha.
Hayalgücüne sağlık.
Son bölümde acayip şaşırdım ha.
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°189
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
ebru demiş ki:şuan yüzümde kocaman bir gülümseme var.çok güzel olmuş.ellerine sağlık.mesajlara bende bittim.süper olmuş.yb bekliyorum
Beyenmene sevindim
Teşekkürler
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°190
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
okuyombenyae demiş ki:Okuya okuya bir hal oldum.Ama sonunda bitti
Hayalgücüne sağlık.
Son bölümde acayip şaşırdım ha.
Teşekkürler
Öbür bölüm de daha neler var
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°191
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Yo dostum yoo yeni bölüm nerede? ha hıı
Yenii bölümmmmm
Yeni bölümm! Yeni bölümm!
Yenii bölümmmmm
Yeni bölümm! Yeni bölümm!
asezgin- Marked
- Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 30/12/10
Yaş : 37
- Post n°192
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
mühtiş bir bölüm olmuş canım cem selinden hoşlanıyor buluşmaları iyi olmadı başına işler açıcak gibi geldi yb için bizi fazla bekletme
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°193
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Ece
Öldürdün beni yaaaa
Öldürdün beni yaaaa
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°194
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
asezgin demiş ki:mühtiş bir bölüm olmuş canım cem selinden hoşlanıyor buluşmaları iyi olmadı başına işler açıcak gibi geldi yb için bizi fazla bekletme
bilmiyorum valla .D
Yeni bölüm yarın gelir sabah akşam bilemiyorum ama yarın koymaya çalışacağım
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°195
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Yeni bölümm
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°196
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Of Of
Tamam 5 gibi filan koycam
Tamam 5 gibi filan koycam
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°197
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Hayır şimdi koy bende Arwen'i bitirip koyucağım ve gece lisesini koyucağım o yüzden zaman bulamam
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°198
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Pekala tamam gelioooo
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°199
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
Sağool!
Brra.- Untamed
- Mesaj Sayısı : 520
Kayıt tarihi : 16/10/10
Yaş : 28
- Post n°200
Geri: Kalbinin Sesini Dinle. Final.
(Selin)
Onlara döndüğümde beni ilk Başak’ın kolları buldu. Hemen bana sarıldı. Omzunun üstünden arka tarafa baktım. Şevket kapının önündeydi. Başını ellerinin arasına almış yerde oturuyordu. Başak’a sarılırken. Selim koşarak yanıma geldi. Oda sarıldı. Kulağıma;
‘Hangi cehennemdeydin. Başına bir şey geldi sandık. Eğer kötü bir şey olduysa ona yalan söyle. Gerçeği bilmesinden daha iyidir’ dedi. Sonra çekildi. Ve bu sefer daha kısık sesle
‘Seninle ayrıca konuşacağız’ dedi. Sonra Mert Şevketi yerden kaldırdı. Hemen yanına gittim. Ne yapacağımı bilemedim. Yerinden kalktı. Ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Saçlarımı öptü. Sonra geri çekili Selime baktı. Ben yüzümü onun göğsüne yasladım. Sonra kafamı kaldırdım. Arkama baktım. Ama kimse yoktu.
‘Nereye gittiler?’ dedim.
‘Yalnız kalmamızı istediler’ dedi. Evin anahtarını çıkarıp kapıyı açtım. Üst kata doğru çıktı. Bende arkasından gittim. Gidip yatağa oturdum. Sonra bana uzun, uzun baktı. Hiçbir şey anlamıyordum. Gelip yanıma oturdu.
‘Neredeydin?’ dedi.
‘Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Üzgünüm. Senin böyle endişeleneceğini düşünmedim. Sadece sahilde biraz oturdum’ dedim.
‘Lanet olsun. Endişelenmek çok hafif kalır. Aklım çıktı’ dedi.
‘Ya, biraz yalnız kalmak isteyebilirim. Yemediler ya beni’ dedim. Sinirlenmeye başlıyordum. Cemin yanında ki huzur bir anda uçup gitmişti.
‘Umarım günün birinde ne yaptığını bana söylersin’ dedi.
‘Evet’ dedim. Ne diyebilirdim ki. İlk defa ona yalan söylüyordum. Suçluluk duygusu içimde dolandı. Ceme verdiğim sözü tutmalıydım.
‘Dün sizi dinledim’ dedim.
‘Ha?’ dedi. Sanki bir şey düşünüyordu ve ben bölmüştüm.
‘Dün sizi dinledim’ dedim tekrar.
‘Nerede?’ dedi.
‘Sizin evde üçünüz konuşuyordunuz. Ben üzgünüm. Bütün bunlar benim yüzümden oluyor. Ve bana bir söz vermeni istiyorum’ dedim.
‘Senin yüzünden olan bir şey yok. Bunlar senin hatan değil’ dedi.
‘Evet, benim hatam’ dedim.
‘Lanet olsun! Beni duymuyor musun? Senin hatan değil!’ diye bağırdı. Yerinden kalmış karşıma geçmişti. Öyle yüksek sesle bağırıyordu ki yerimden sıçradım. Ayağa kalkıp üzerine doğru gittim. Tam önünde durdum.
‘Bana bağırma!’ diyerek bağırdım. Gözlerini kaçırdı. Çenesinden tutup bana bakması için zorladım.
‘Böyle bir şeyin aramıza girmesine izin mi vereceksin?’ dedim.
‘Böyle bir şey dediğin onlarla kavga etmemiz ise evet, gerekirse aramıza girer. Sürekli kendini suçluymuş gibi göstermenden bıktım’ dedi. Sanki bana vurmuş gibi birkaç adım geri sendeledim. El yordamıyla yatağı bulup oturdum. Hala ayaktaydı.
‘Evimden çık’ dedim kısık sesle. Kalbimi o kadar çok kırmıştı ki ağlamak üzereydim. Ve olamaz ağlıyordum.
‘Anlamadım’ dedi.
‘Evimden çık’ dedim tekrar bu sefer duyabileceği bir sesle.
‘Neden?’ dedi. Kafamı kaldırıp ona baktım. Bana o kadar bıkkın bir ifadeyle bakıyordu ki, kalbim yüreğim parçalandı. Benden sıkılmıştı. Bunu gözlerinde görebiliyordum.
‘Çıkmanı istiyorum. Düşünmem gerek. Öyle gözüküyor ki senin de düşünmeye ihtiyacın var’ dedim.
‘Sen bilirsin’ dedi. Arkasını döndü. Kapıyı çarparak çıktı. Aşağı inerken merdivenlerde koşmasının sesini duyabiliyordum. Tekrar kapıyı çarparak evden çıktı. Ayağa kalktım. Arkasından gidecektim. Sonra kapıya doğru yürüdüm. Tanrım. Evde neden iki tane kapı vardı. Olamaz çift görüyordum. Her yer dönüyordu.. Gözlerim. Aman Tanrım. Kararıyordu. Her yer kararıyordu. Yoksa ölüyor muydum? Olabilirdi. Ve sonra gözlerim kapandı. Her şey, her yer karardı. Kendimi sonsuz huzurun içine bıraktım.
…
Onlara döndüğümde beni ilk Başak’ın kolları buldu. Hemen bana sarıldı. Omzunun üstünden arka tarafa baktım. Şevket kapının önündeydi. Başını ellerinin arasına almış yerde oturuyordu. Başak’a sarılırken. Selim koşarak yanıma geldi. Oda sarıldı. Kulağıma;
‘Hangi cehennemdeydin. Başına bir şey geldi sandık. Eğer kötü bir şey olduysa ona yalan söyle. Gerçeği bilmesinden daha iyidir’ dedi. Sonra çekildi. Ve bu sefer daha kısık sesle
‘Seninle ayrıca konuşacağız’ dedi. Sonra Mert Şevketi yerden kaldırdı. Hemen yanına gittim. Ne yapacağımı bilemedim. Yerinden kalktı. Ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Saçlarımı öptü. Sonra geri çekili Selime baktı. Ben yüzümü onun göğsüne yasladım. Sonra kafamı kaldırdım. Arkama baktım. Ama kimse yoktu.
‘Nereye gittiler?’ dedim.
‘Yalnız kalmamızı istediler’ dedi. Evin anahtarını çıkarıp kapıyı açtım. Üst kata doğru çıktı. Bende arkasından gittim. Gidip yatağa oturdum. Sonra bana uzun, uzun baktı. Hiçbir şey anlamıyordum. Gelip yanıma oturdu.
‘Neredeydin?’ dedi.
‘Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Üzgünüm. Senin böyle endişeleneceğini düşünmedim. Sadece sahilde biraz oturdum’ dedim.
‘Lanet olsun. Endişelenmek çok hafif kalır. Aklım çıktı’ dedi.
‘Ya, biraz yalnız kalmak isteyebilirim. Yemediler ya beni’ dedim. Sinirlenmeye başlıyordum. Cemin yanında ki huzur bir anda uçup gitmişti.
‘Umarım günün birinde ne yaptığını bana söylersin’ dedi.
‘Evet’ dedim. Ne diyebilirdim ki. İlk defa ona yalan söylüyordum. Suçluluk duygusu içimde dolandı. Ceme verdiğim sözü tutmalıydım.
‘Dün sizi dinledim’ dedim.
‘Ha?’ dedi. Sanki bir şey düşünüyordu ve ben bölmüştüm.
‘Dün sizi dinledim’ dedim tekrar.
‘Nerede?’ dedi.
‘Sizin evde üçünüz konuşuyordunuz. Ben üzgünüm. Bütün bunlar benim yüzümden oluyor. Ve bana bir söz vermeni istiyorum’ dedim.
‘Senin yüzünden olan bir şey yok. Bunlar senin hatan değil’ dedi.
‘Evet, benim hatam’ dedim.
‘Lanet olsun! Beni duymuyor musun? Senin hatan değil!’ diye bağırdı. Yerinden kalmış karşıma geçmişti. Öyle yüksek sesle bağırıyordu ki yerimden sıçradım. Ayağa kalkıp üzerine doğru gittim. Tam önünde durdum.
‘Bana bağırma!’ diyerek bağırdım. Gözlerini kaçırdı. Çenesinden tutup bana bakması için zorladım.
‘Böyle bir şeyin aramıza girmesine izin mi vereceksin?’ dedim.
‘Böyle bir şey dediğin onlarla kavga etmemiz ise evet, gerekirse aramıza girer. Sürekli kendini suçluymuş gibi göstermenden bıktım’ dedi. Sanki bana vurmuş gibi birkaç adım geri sendeledim. El yordamıyla yatağı bulup oturdum. Hala ayaktaydı.
‘Evimden çık’ dedim kısık sesle. Kalbimi o kadar çok kırmıştı ki ağlamak üzereydim. Ve olamaz ağlıyordum.
‘Anlamadım’ dedi.
‘Evimden çık’ dedim tekrar bu sefer duyabileceği bir sesle.
‘Neden?’ dedi. Kafamı kaldırıp ona baktım. Bana o kadar bıkkın bir ifadeyle bakıyordu ki, kalbim yüreğim parçalandı. Benden sıkılmıştı. Bunu gözlerinde görebiliyordum.
‘Çıkmanı istiyorum. Düşünmem gerek. Öyle gözüküyor ki senin de düşünmeye ihtiyacın var’ dedim.
‘Sen bilirsin’ dedi. Arkasını döndü. Kapıyı çarparak çıktı. Aşağı inerken merdivenlerde koşmasının sesini duyabiliyordum. Tekrar kapıyı çarparak evden çıktı. Ayağa kalktım. Arkasından gidecektim. Sonra kapıya doğru yürüdüm. Tanrım. Evde neden iki tane kapı vardı. Olamaz çift görüyordum. Her yer dönüyordu.. Gözlerim. Aman Tanrım. Kararıyordu. Her yer kararıyordu. Yoksa ölüyor muydum? Olabilirdi. Ve sonra gözlerim kapandı. Her şey, her yer karardı. Kendimi sonsuz huzurun içine bıraktım.
…