İlginiz için teşekkür ederim ay çok resmi oldu galiba
nese yb
Sese doğru başımı kaldırdığımda sarışın,mavi gözlü,yakışıklı ve kesinlikle vampir bir erkekle karşı karşıya geldim.Hafifçe gülümsedim.
"Evet.Ben diğer vampirlerden biraz farklıyım."
"Bunu anlamıştım zaten.Ben Daniel."
"Ben de Rose."
"Çok güzel bir ismin varmış."
"Teşekkürler."Bunu ilk söyleyen o değildi.Pekala düşünmüyorum.
"Bu taraflarda çok vampir yok sanırım.Çünkü sadece senin kokunu aldım."
"Kaliforniya'da ben ve ailemden başka vampir yok.Şehrin dışına doğru birkaç vampir olduğunu biliyorum."Neden bu kadar dostça konuştuğumu bilmiyordum.Çünkü yeni tanıştığınız bir vampire karşı öncelikle mesafeli davranmanız gerekir.Üstelik benim gibi bir kaçaksanız.Ama şu an onu kendime yakın hissediyordum.Ah!Jack beni öldürecek.
"Oturabilir miyim?"
"Tabiki."Biraz yana kaydım ve ağaca dayanabilmesi için ona yer açtım.Otururken tişört kolundan biraz sıyrılmıştı ve dövmesini görmüştüm.Dövme?Vampirlerin dövmesi olmaz ki.Eğer savaşçı değilse.
"Sen savaşçı mısın?"Hızla bana döndü ve koluyla tişörtünü düzeltti.
"Evet.Aslında bunu çok çabuk öğrendin.Daha kendimi bile doğru düzgün tanıtmadım."Korkmam mı gerekiyordu?
Bundan yüzyıllar önce vampirler kendi çıkarları için büyük bir savaş başlatmışlardı.İnsanları dönüştürüp onları savaşçı yapıyorlardı.Ve onları ayırt edebilmek için dövme yaratmışlardı.Bütün bu savaş içinde binlerce vampir ve insan öldü.Konsey bu savaşı çok zor durdurdu ve savaşı başlatanları çok büyük bir cezaya çarptırdı.Ama hala günümüzde o savaşçılar var.
"Hangi taraftansın?"
"Taraf değilim.Onların pis oyunlarına alet olamamak için kaçıyorum."Bana bu sırrı saklamam için gözleriyle yalvardı.Yeni tanışmıştık ama gerçekten...Bir daha söylüyorum Jack beni öldürecek.
"Kaçaksın yani."
"Evet.Sen benimle ilgili daha ilk dakakada birçok şey öğrendin.Ya sen?"
"Aslında ben de kaçağım."Lanet olsun.Bunu söylemeye niyetim yoktu.
"Sen kimden kaçıyorsun ki?"
"Yaratıcımdan."
"Özel bir yeteneğin mi var?"
"Hayır.Ama benimle ilgili bir takıntısı var."
"Ne kadar çok ortak yönümüz varmış."
"Evet.Öyle.Burada ne kadar kalmayı düşünüyorsun?"
"Bilmiyorum.Beni bulduklarında gideceğim."
"Sanırım bende."Bir süre konuşmadan durduk.Onun hayatını merak etmeye başlamıştım ama soramıyordum.Onunla ilgili ne kadar az şey bilirsem iyiymiş gibi geliyordu.Çünkü onun peşinde olanların Felix'ten daha tehlikeli olduğunu düşünüyordum.Daha sonra gözlerinde yanan kızıllığı fark ettim.
"Uzun zamandır avlanmıyor musun?"
"2 hafta oldu."
"Neden o kadar uazttın."
"Kendimi denemek istedim.Sınırlarımı görmek."İşte o anda insan kokusunu duydum.Buraya doğru gelen iki insan vardı.
"Ağaca çıkalım."Daniel kendini zor tutuyor gibiydi.Ona dokunduğmda harekete geçti.Önce o hızla ağaca tırmandı ve en üst dala çktı.Sonra bende peşinden gittim ve onun yanındaki dala tırmandım.İnsanları görebiliyordum.Biri daha küçücük bir çocuktu.Babasının elinden tutmuş gidiyordu.Gözlerim Daniel'a kaydı.
Çocuğa yiyecek gibi bakıyordu.Derin bir nefes aldı ve çocuğun kokusunu içine çekti.İnsanların duyamayacağı bir sesle fısıldadım.
"Nefes alma Daniel."
"Neden kendimi zorluyorum ki?Bu benim doğamda var."
"Avlanacağız Daniel.Ama gece.O küçük çocuğu öldürmek istiyor musun?"Bunu umursamayan vampir çok vardı ve ben onun umursayıp umursamayacağını bilmiyordum.Hala saldırmaması umursadığının bir göstergesiydi.Gittiklerinde ağaçtan indik.
"Beni engellediğin için teşekkür ederim.O çocuğu öldürmek istemiyordum."Ama hala gözlerinden gitmeyen kızıllık alev alev parlıyordu.İnsan içine karışltığında birine saldıracak gibi bir hali vardı.2 hafta çok uzun bir süre.Kolumu ona doğru uzattım.
"Isır beni."