Etrafta çılgınca dans eden bedenler ritim tutturmuş bir oraya bir buraya sallanırken etraftaki duman yayılıyordu. Yoğun gazın bacaklarımın arasında dolaştığını hissediyordum. Kırmızı yeşil ve daha bir sürü rengin aydınlattığı beyaz dumanı izlemeye başladım. Renklerde müziğe ayak uydururmuş gibi hareket ediyordu. Tempo arttıkça kıvrımlar hızlanıyor, yavaşladıkça duruluyordu. Dans müziği başlarken kenarda durmaya karar vermiştim. İçki sıtandının yanına gittim ve kendime alkolsüz bir şeyler aldım. Bardağı yudumlarken ağzımda patlayan dolgun tadı alırken keyfim yerine gelmeye başlamıştı. Sevgilim gelmemiş olabilirdi, ben yinede partinin keyfini çıkartmalıydım. ''Kavalyeni göremiyorum, gelmedi mi?'' dedi boğuk ama seksi bir ses. Kafamı kırmızı dumanın uçuştuğu yere çevrdim. Kızıllığı yararak yanıma geldi. ''Hastalandı.'' dedim ve içkimden bir yudum daha aldım. Çocuğun güzelliği karşısında dilim damağım kurumuştu birden. ''Çok yazık olmuş. Yalnızsın yani?'' dedi. Gece karanlığındaki gözlerinden bir parıltı geçti. ''Evet.'' dedim ''Senin eşin nerde?''
Gülümsemişti. ''Aslına bakarsan eşim yok. Bende yalnız geldim.'' dedi. ''İstersen birlikte takılabiliriz?'' dedim gülümseyerek. Ellerini gözleri kadar siyah olan düz, uzun saçlarında gezdirdi. Tanrım ne kadar yakışıklıydı! ''Evet, takılabiliriz.'' dedi ve beni dans pistinin ortasına çekti. Ritimler hızlanırken çocuğunda ritimleri düzenli olarak hızlanıyor ve muhteşem bir kereografi çıkartıyordu. ''Bizim okuldan olmadığın kesin. Güzel sanatlara mı gidiyorsun?'' diye sordum. Yine gülümsedi ''Hayır, gitmiyorum. Ama küçüklüğümden beri dans etmeyi çok severim.'' dedi. Gerçekten belli oluyordu.
İnce belimi kavradı ve beni kendine çekerek dans etmeye başladı. Yaptığımız hareketler çalan müziğe göre daha yavaştı. Ama ona uymaya karar verdim ve kendimi ona bıraktım. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama çılgınlar gibi dans ettikten sonra beni tutup arka çıkışa götürdü. Zaten isteyen arka çıkıştan gidebiliyordu. Beni koyu renkli duvarın dibine çekti.
Gülümsedi. Yüzünün he hareketinde ay ışığı teninde deli gibi dans ediyordu. Tutkulu, ateşli bir dans... ''Yalnız gelmen gerçketen çok kötü olmuş.'' dedi soprano sesiyle. Gülümsedim ''Seni buldum ya...'' dedim ve belimi kavrayan sıkı elleri hissettim. Beni kendine doğru çekiyordu. Yoksa öpecek miydi? Kalbim deli gibi çarparken yüzümün yanmaya başladığını hissettim. Esmer tenimde kırmızılıklar görünmeyecekti, bunun için tanrıya şükrettim. ''Adını hala öğrenemedim?'' dedim. Evet, gerçekten öğrenememişitm. Beni geriye doğru yatırdı. Dudakalrını boğanımda hissettim. ''Apollon.'' ve boğazımda bir basınç oluştu. Basınca karşı koymak için Apollon'u itmek istedim ama kaskatı olan ellerini hareket ettiremedim. Belime ve sırtımdaki boşluğa kenetlenmişlerde. Basınç her arttığında Apollon inliyor ve beni daha çok kendine çekiyordu. Görüntümde siyah noktalar belirmeye başlarken elimi basınç noktasına götürdüm. Etrafında sıcak bir sıvı vardı. Elimi önüme getirdim. Karanlıkta olmamaıza rağmen anlamıştım, bu kandı...
İnşallah beğenirsiniz. Beğenirseniz devamını atıcam