Anasayfa
Yazık olm çocuğa 
+10
bstard412
ebru
zAfRiNa
AhMeT&SeLiM-night
mavi_keßeLeck
fearhearts
jamestark
Kiraz*
Headbanger
Phoenix
14 posters
Saf ve Sonsuz:FİNAL
Headbanger- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1376
Kayıt tarihi : 23/06/10
Yaş : 26
Yazık olm çocuğa 
Kiraz*- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 6210
Kayıt tarihi : 12/03/10
Yaş : 35
Asıl paysoncığa yazık 
Headbanger- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1376
Kayıt tarihi : 23/06/10
Yaş : 26
Onun zaten başına gelmeyen kalmadı ki... 
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
siz finali görün çok güzel fikirlerim var
çok güzel fikirlerim var
Headbanger- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1376
Kayıt tarihi : 23/06/10
Yaş : 26
Bekliyoruz 
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
az kaldı zaten
Kiraz*- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 6210
Kayıt tarihi : 12/03/10
Yaş : 35
Yani hikaye bitiyor mu 
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
bir kaç bölüm kaldı 
Kiraz*- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 6210
Kayıt tarihi : 12/03/10
Yaş : 35
Ne güzel okuyorduk ya 
Headbanger- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1376
Kayıt tarihi : 23/06/10
Yaş : 26
Necronomicon u da okuycaz
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
Canay doğru dedi ona hak verdim bende kısa kesmeye karar verdim bir an önce bitirip Necro'ma geçicem
bir an önce bitirip Necro'ma geçicem
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
18.BÖLÜM
"ÇARPIŞMA"
"ÇARPIŞMA"
Payson kafasını kaldırdığında gördüğü tanıdık yüz nefesini kesmişti.Çocuk ona şaşkın ve boş gözlerle bakıyordu.Bu o değil, diye düşündü Payson.Matt asla bu kadar boş bakmazdı ona, hep aşkla bakardı.Gözleri doldu.Bu çocuk ona Matt'i hatırlatmıştı.Başının döndüğünü hissetti.Bacakları vücudunu taşımıyordu.Tam dizlerinin üzerine çökecekken çocuk onu yakaladı.Tanıdık koku.Payson dayanılmaz bir ağlama isteğiyle titredi.Çocuğun gözlerindeki korku belirgindi.
"Bayan, iyi misiniz?"tanıdık ses.Payson artık hıçkırıyordu.Çocuk kolunu beline dolayıp kızı yandaki kafeye soktu.Garsonların şaşkın bakışları arasında kalabalık kafedeki tek boş masaya ilerledi.Müşterilerin yan gözle onlara bakması umrunda değildi.Genç kızı bir sandalyeye oturtup hızla yanındaki sandalyeyi çekti.Kız kollarını masaya dayamış, başınıda ellerine yaslamış bir şekilde hıçkırıyordu.
"Lanet olsun!tam toparlanıyordum."diye söylendi kız.Çocuğun aklı karışmıştı.Kaşlarını çattı ve kızın elini kavradı.
"İyi misiniz?"
"E-Evet."dedi Payson kendini toplamaya çalışarak.Elleriyle yüzündeki yaşları sildi.Sonra gözlerini kırpıştırıp çocuğa bakmadan elini uzattı."Payson."dedi kısaca.
"Matt."dedi çocuk elini sıkarak.Payson akrep sokmuş gibi hızla elini çekip ayağa fırladı."Bu nasıl bir şaka?!İnsanların duygularıyla oynamak sana komik mi geliyor?Sırf ona benziyorsun diye!"
"Anlamadım.Sizi kıracak bir şey mi yaptım?"
"Sen o değilsin.Olamazsın.O öldü!"dedi sinirle.Ümit etmek istemiyordu, tekrar hayalkırıklığına uğramak ve yıkılmak...
"Kim?"
"Sen Matt değilsin!"dedi Payson onu itip hızla kafeden çıkarak.Matt şaşkındı ama bu kızda farklı bir şey olduğunu biliyordu.Hem, galiba, onu tanımıştı.Matt hızla kızın peşinden koştu.
"Bekle!Sen beni tanıyorsun!"dedi hızla kızı tutup kendine çevirerek.
"Kimsin sen?"dedi Payson kaybolan öfkesinin bıraktığı hüzünle.
"Matt."dedi çocuk omuz silkerek."Hakkımda bildiğim tek şey bu."
"Soyadın?"dedi kaşlarını çatarak."Kimliğini göster."çocuk hızla cüzdanını çıkartıp biraz karıştırdıktan sonra kimliğini kıza uzattı.Payson'ın dili tutulmuştu.Matt Hawkins.Elleri titriyordu.İmkansızdı bu.Bayan Hawkins ona Matt'in öldüğünü söylemişti.Yaşıyor olamazdı.Ama o zaman...bu çocukta bir kimlik hırsızına benzer tip yoktu.
"Nerde yaşıyorsun?"
"Burayı bilmediğim için semt isimlerinide bilmiyorum ama caddeden dümdüz indiğinde bu şehir kalabalığının dışında kalan büyük yeşil sitede."dedi Matt.Payson acıyla gülümsedi.Hawkinsler'in evi oradaydı.Bu çocuk Matt'ti.Tamam ona aşkla bakmıyor olabilirdi ama gözlerindeki iç ısıtan mavi yerli yerindeydi.
"Beni hatırlamıyor musun?"dedi hemen.
"Hatırlamalı mıyım?Sanırım daha önce tanışmışız ancak ben bundan üç sene önce bir kaza geçirdim ve hafızamı kaybettim."dedi Matt saçlarını karıştırarak.Payson ellerini ağzına kapatıp mutluluk gözyaşlarını serbest bıraktı.Bu kesinlikle "O"ydu.Başkası olamazdı.Hızla kollarını boynuna dolayıp sıkıca sarıldı.
"Sensin."diye fısıldadı.Matt şaşırmıştı ama içindeki garip his bu sarılmanın onu rahatlattırdığının göstergesiydi.Bu kızı tanıyordu.Kalbinde hissediyordu.Ona karşı derin bir sevgi ve şevkat hissediyordu.
"Sende..?"
"Payson."dedi kız kısaca.
"Sen "O"sun."dedi matt az önceki Payson'ın şaşkınlığıyla."Rüyalarıma giren tanrıça sensin."Payson geri çekilip şaşkınlıkla ona baktı.
"Beni rüyalarında mı gördün?"
"Hem de her gece.Özleminle yandım."diye fısıldadı Matt.Daha sonra dudaklarını Tanrıçasınınkilerin üstüne kapadı.
Kiraz*- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 6210
Kayıt tarihi : 12/03/10
Yaş : 35
Matt 
Deli misin oğlum kaç kurtul
Deli misin oğlum kaç kurtul 
jamestark- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1279
Kayıt tarihi : 17/01/10
Yaş : 112
Yaşasın
Dimelo bacım sen bir harikasın
Hem daşsın hem harikasın
Bu kadar güzel özellikleri nasıl bir arada barındırıyorsun anlamadım
Matt&Payson
Dimelo bacım sen bir harikasın
Hem daşsın hem harikasın
Bu kadar güzel özellikleri nasıl bir arada barındırıyorsun anlamadım
Matt&Payson
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
dün bir şey öğrendim Payson'da Matt'te İrem'in diğer kişilikleriymiş
bacım o senin süperliğin
Emmi finali görünce keşke kaçsaydı diceksin
(çünkü payson matt ile evlenip 9 doğuracak ve sonra matt'e işkence yapacak )
Payson'da Matt'te İrem'in diğer kişilikleriymiş bacım o senin süperliğin
Emmi finali görünce keşke kaçsaydı diceksin
(çünkü payson matt ile evlenip 9 doğuracak ve sonra matt'e işkence yapacak )
jamestark- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1279
Kayıt tarihi : 17/01/10
Yaş : 112
Heyecanı kalmadı şimdi, söylenir mi
Vay İrem vay
Nasıl bize söylemedin
Vay İrem vay
Nasıl bize söylemedin
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
tüh ağzımdan kaçırdım
Kiraz*- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 6210
Kayıt tarihi : 12/03/10
Yaş : 35
Mell! Hayııııır! Olamaaaaz! Matt
jamestark- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1279
Kayıt tarihi : 17/01/10
Yaş : 112
Matt
Payson'da cadı tipi var zaten
Payson'da cadı tipi var zaten
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
DUYURU!
Dostlar, bugün normalde yayınlayacağım üç bölümü birleştirerek uzun bir final yapmayı planlıyorum.Böylece hem sizi çok bekletmemiş olacağım, hem kendi içimdeki dünyamı yansıtacağım, hem de "Mecronomicon"a daha fazla zaman ayırabileceğim.Hikayede yanımda olduğunuz için teşekkürler, umarım finalde size istediğinizi verebilirim.Umarım bundan sonraki hikayelerimide en az bunun kadar beğenirsiniz.
derim ve giderim
Headbanger- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1376
Kayıt tarihi : 23/06/10
Yaş : 26
Beğeniriz Mell
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
umarım
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
FİNAL
Soundtrack:Breaking Benjamin-Until the End
AYLAR SONRA...
Payson Brad ile giderek daha sıkı ve rahat bir arkadaşlık kurmuştu.Bu sırada butiğin yanında Bradlerin grubunda vokallik yapıyordu.Matt'in bundan pek hoşlanmadığının farkındaydı.Matt Brad'i hiç sevmiyordu.Payson bunun tipik bir kıskançlık olduğunu düşünüyordu ama gerçetende Matt Brad hakkında hiçte iyi hislere sahip değildi.Bu arada Sarah Brad ile PAyson'ın arasını yapma çalışmalarını bırakmıştı.Tabii ki bunun tek nedeni Matt'in ani ortaya çıkışı.Aynı zamanda Matt geçmişe dair bir şeyler hatırlıyordu.Kazayı ve Payson hakkındaki gerçeği öğrendiğinden beri annesiyle konuşmuyordu ve Payson ile kalıyordu.Payson tabii ki bu durumdan şikayetçi değildi tam tersine Bayan Hawkins'e büyük bir nefret besliyor, olanlardan onu sorumlu tutuyor ve Matt ile olmanın keyfini çıkarıyordu.
"Hey, Sarah."diye fısıldadı Matt merdivenlere bakarak.Payson yukarıda prova için hazırlanırken Sarah kendine kahve hazırlıyordu.Matt'te salonun mutfağa açılan penceresinden kafasını uzatmıştı.Sarah tek kaşını kaldırıp ona baktı.
"Matt iyi misin?Neden fısıldıyorsun?"
"Payson duymasın diye."dedi.Sarah gözlerini devirdi.
"Çok zekice neden düşünemedim ki?Onu anladım da n'oluyor onu söyle."
"Yardımına ihtiyacım var."
"Hangi konuda?"dedi Sarah merakla.O sırada merdivenlerden topuk sesi geldi.Matt hızla geri çekildi.
"Sonra söylerim."
***
Payson sinirle ellerini mikrofona yerleştirdi.Solo kısmı bir türlü beceremiyordu.Brad brutal vokal yaptıktan sonra ince bir sesle devam edip ani çıkış yapması gerekiyordu ancak bir türlü tonu tutturamıyor, detone oluyordu.Brad omzuna vurunca dönüp ona baktı.
"Merak etme.Başarırsın.Sana güveniyorum."dedi sırıtarak.Payson omuz silkti.O sırada küçük konferans salonunun kapısı açıldı ve Matt içeri girdi.Brad'in elini Payson'ın omzunda görünce bariz bir şekilde yüzü düştü ama bunu sesine yansıtmamaya dikkat etti.
"Hey, Payson, seni almaya geldim."dedi.Payson başını sallayıp Brad'e teşekkür ettikten sonra sahneden atlayıp Matt'in yanına gitti.Matt gözlerini Brad'den ayırmadan onu öptü ve sonra kolunun altına alıp konferans salonundan çıktılar.Payson Matt'in Lamborghini'sinin sürücü koltuğuna otururken Matt'te sürücü tarafına geçti.Payson sessizlikten rahatsız olmuş bir şekilde kıpırdandı.
"Sorun ne?"
"Sorun yok."dedi Matt gözlerini yoldan ayırmadan.
"Beni kanıramazsın."dedi Payson.Matt iç çekti.
"O çocuktan hoşlanmyorum."dedi Matt.Payson kolunu cama dayadı.
"Ah, yine başlıyoruz."diye söylendi.
"Sen sordun, bende söyledim."
"Mantıklı bir şey olmasını bekliyordum."dedi payson.
"Seni kıskanmam saçma mı yani?"dedi Matt ona şaşkınlıkla bakıp.Payson sırıttı.
"Beni kıskanıyorsun."dedi.
"Tabii ki."
***
Brad kendini eve atar atmaz yatak odasına yöneldi.Mide bulandırıcı kokuyu hissetmiyordu bile.Artık ya alışmıştı ya da aklını tamamen kaçırmıştı.Ama hiç bir şey umrunda değildi.Sarsakça kapıyı itti ve yerlerdeki kıyafet yığınlarını umursamadan banyoya geçti.Banyonun kapısını açtığında tam karşısında buzlu camla kaplanmış duş vardı.Buzlu camın üzerinde kırmızı lekeler vardı.Kan.Koku burada daha yoğundu.Çürümüş.Brad yine umursamadı.Sürgülü duş kapısını itti ve ayakları sarkan, kafası garip bir açıyla duran sarışın çürümeye başlamış cesede baktı.Beceriksizce giydirilmiş vücudu çökmüştü.Brad kanlı duş zeminine oturup cesedin saçlarını okşadı.Cesedin yan tarafında sönmüş bir mum ile bir kaç solmuş çiçek vardı.Cenaze töreni.Giydirilmiş ceset, mum ve çiçekler...Brad kesinlikle delirmişti.Cesedin saçlarını okşamaya devam ederken bir yandanda anlamsızca şeyler mırıldanıp hafif hafif sallanıyordu.
"Güzel olacak.Cennete gideceksin.Gideceğiz.Günahlarımız affolacak."diye fısıldadı.
***
Payson yüzünü ovuşturdu ve ağrayan gözlerini kırpıştırdı.Bir saattir aynı kağıda bakıp deli gibi karalamak onu yormuştu.Sarah ise yanda manken üstündeki gece mavisi kıyafetin etek uçlarını düzeltiyordu.Ağzındaki iğnelerden dolayı konuşması zor anlaşılıyordı.Sonunda Sarah iğneyi eline batırdı ve söylene söylene banyoya gitti.Payson elbiseye kan bulaşmamış olmasını dileyerek çalışmasına geri döndü.Kıyafet vücuda yapışık deri bir pantolon ile dökümlü, göğüs altı dar uzun kollu bir bluzden oluşuyordu.Kıyafetin üstü eski dönemdeki soyluları hatırlatırken daha çok gotik bir tarz kazanıyor ve deri pantolon ile modern gotik yaklaşımını birleştiriyordu.Payson git gide bu işte daha başarılı olmaya başladığını farketti ve kendiyle gurur duydu.
"Yara bandı nerede?!"diyen Sarah'nın sesini duydu.
"Mutfakta, üst rafta."dedi Payson cevap olarak.Sarah'nın mutfağa geçerken çıkarttı topuk sesleri duydu ve ayağa kalkıp gece mavisi elbiseye yaklaştı.Her ne kadar işinde iyileşmeye başlasada Sarah'nın yakınından geçemezdi.Sarah bu konuda kesinlikle bir ilahtı.Elbiseye baktığında bunu bir kez daha anladı.üstü straplezdi ama ek parçalar yan taraftan birleşip kolun alt tarafından "m" şeklinde orta parmağa kadar inip ordan bağlanıyordu.Göğsün altında ince, gümüş bir parça vardı.Ortada buluşup safiri çevreliyorlardı.Kesinlikle bir vampir filminde kullanılabilirdi.Gümüş parçadan aşağıya doğru genişliyordu ve yere değdiği noktaya kadar hafif bir şekilde rengi açılıyordu.Payson elbiseyi incelerken telefon çaldı.Az önce çizim yaptığı masaya yaklaşıp hafif ışık altında çalan telefona baktı.
"Alo?" çalışma saatlerinin dışında oldukları için resmi bir açılış yapmamıştı.
"Payson."diye mırıldandı karşıdaki ses.Alkolli olduğu çok belliydi.Dili dolanıyordu.
"Brad, çok mu içtin?"dedi Payson kaşlarını çatarak.
"Günahlarımız affolacak.Senide kurtaracağım."dedi Brad.Payson irkilmişti.O neşeli şen şakrak Brad'den bunları duymak onu rahatsız etmişti.
"Brad neler oluyor?"
"Hemen buraya gelmelisin."
"Neredesin?"
"Evde."dedi Brad kıkırdayarak.Payson o sırada hırkasını giyiyordu.
"Bekle biraz.birazdan oradayım."diyerek telefonu kapattı ve Sarah'ya Brad'e gittiğini bildiren bir not bırakıp çıktı.
***
Sarah mutfaktan söylenerek çıktı.Yarabandını bulması beş dakikasını almıştı.Tabii bir de onu tek elle açma çalışmalarıda cabası.Odaya girdiğinde Payson'ı göremedi.Tuvalete gittiğini düşünerek elbisenin başına geçti.nokta kadar kırmızı kan lekesini görünce sinirle yandan leke çıkarıcı bezi aldı.Tam o sırada çalan telefonla sinirleri tepesine çıktı.
"Payson!Bak şu telefona yoksa parçalayacağım!"diye seslendi.Ama Payson'dan ses gelmedi.Sarah huzursuz olmuştu.Telefonu kavrayıp hızla açtı."Evet?"
"Hey, Sarah, selam."dedi Matt enerjik bir şekilde."Payson'ı telefona verebilir misin?"bu sırada Sarah bütün odaları dolaşmıştı ama payson yoktu.Yüreği ağzındaydı.Payson asla haber vermeden gitmezdi.
"Matt Payson yok!"dedi telaşla.Masanın başına döndüğünde kıvrılmış kapıt parçasını gördü.O sırada Matt karşı taraftan şaşkın bir ses tonuyla bir şeyler söylüyordu ama Sarah onu dinlemedi, notu okudu.
Sarah, ben Brad'in yanına gidiyorum.Sesi iyi değildi.Onun için endişelendim.Evde görüşürüz.
Payson.
Payson.
"Matt."diye fısıldadı Sarah."Acele et.Payson Brad'in yanına gitmiş kötü şeyler olacak hissediyorum."
***
Payson Brad'in kapısı önündeydi.Tam kapıyı çalmak için elini kaldırdığında kapı hızla açıldı ve Payson daha ne olduğunu anlayamadan içeri girmiş, kapı kapanmıştı.Yerdeki ıslaklık yüzünden ayağıda kaymıştı.Duvara tutunup dengesini sağladı.
"Tanrı aşkına Brad, sakin ol.Neler oluyor?Off, burası ne kokuy-"ama sözünü tamamlayamadı.Çünkü salonun ortasındaki sehpaya yatırışmış kadın cesedini gördü.Önce şaşkınlıkla öylece ayakta dikildi.Sonra elini ağzına kapatıp çığlığını bastırdı.Gözleri dolmuştu.Kırık ve zayıf sesiyle fısıldadı."Brad, ne yaptın sen?"
"Benim suçun değildi Payson."dedi Brad ağlamaklı bir sesle."Bir anda oldu.Ben istemedim.Ben istemedim.Ben istemedim..."sürekli aynı lafı tekrarlayıp olduğu yerde sallanmaya başladı.Payson şaşkınlığı atıp Brad'e baktığında aklı dengesinin yerinde olmadığını gördü.Gözyaşlarına rağmen cesede bakıp sevgiyle gülümsüyordu."Çok sevimliydi payson.Çokta güzel.Bir s.rtük için fazla saf bir yüzü vardı.Şimdikinden güzeldi."dedi gülümseyerek.Payson başını iki yana salladı.Brad cesedin çevresini çiçeklerke beceriksizce süslemişti.Etrafta mumlar vardı ama garip olan bütün oda bu şekilde süslenmişti.bütün ev bir tabuttu.Payson bu düşünceyle irkildi.
"Brad hadi buradan çıkalım."dedi Payson ona doğru bir adım atarak.Brad hızla geri çekildi.
"Hayır!"dedi yüksek sesle."Tanrı bizi izliyor Pays.O kızgın.Ama o büyük.O affeder.Korkma Pays.Affeder."dedi Brad tavana bakarak.Payson olduğu yere çöktü.Şu an öyle karmaşıktı ki ne yapacağını bilemiyordu.Kollarını bacaklarına sardı.Tam o sırada kapı çaldı.Ama ne Brad ne de Payson kıpırdadı.Sonunda kapının kırılma sesi geldi ve Matt içeri daldı.
"Payson?!"dedi ama sonra cesedi görünce donup kaldı.Brad sürünerek büfeye yaklaştı ve içini karıştırmaya başladı.Bir viski şişesi devrilmişti.Matt onu umursamadan Payson'ın yanına diz çöktü."İyi misin?"diye fısıldadı.
"İyi olacak."dedi Brad.Ayağa kalkmıştı.Arkasında bir şey gizliyordu."Tam zamanında Matt.Kendini affettirmek için zamanında geldin."dedi Brad gülümseyerek."Üçümüzde kurtulacağız.Tanrı üçümüzüde bağışlayacak.
"Ne saçmalıyorsun?"dedi Matt sinirle.Payson hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.Kötü şeyler olacaktı.Biliyordu.Daha da kötüsü Matt'i de bunların içine sürüklemişti.
"Bedenlerimiz günahtan en iyi ne arındırır matt?"
"Hiç bir şey."dedi Matt kaşlarını çatarak.
"Yanlış."dedi Brad kıkırdayarak."Öldükten sonra Cehenneme giderizki yanarak günahlarımızdan arınalım ve ak bir şekilde Cennete gidelim.Sizi cennete götürücem."dedi ve arkasına sakladığı ellerinden çıkardığı kibriti havaya kaldırdı.Payson o anda yerdeki ıslaklığı anladı.Benzin.
"Hayır!"diye çığlığı basıp ayağa fırladı ve Brad'in üstüne atladı.Brad ile beraber cesedin üstüne düşmüştü.çürümüş suratla karşı karşıya geldiğinde çığlık tarak ayağa fırladı.Matt onu tutarken Brad yere eğildi ve ıslanan kinriti atıp yeni bir kibrit çıkarttı.Matt ona doğru hamle yapacakken Brad kibriti yaktı.Matt olduğu yerde kaldı.
"Yapma."dedi temkinli bir sesle.Brad kafasını sallayıp gülümsedi.
"Canımız yanmayacak.Mutlu olacağız.Günahlarımız temizlenecek."dedi ve kibriti yere attı.Matt son bi hamle yaptığında alev yüzünde patladı.Payson gözyaşları ve çiğlıklar eşliğinde yere yığıldı.Bütün ev kısa sürede alev almıştı.Brad hastalıklı bir şekilde cesedin elini tutmuş ninni söylüyordu.Payson büfenin yanına otrmuş ağlıyordu.Kısa sürede alevler bacaklarını kapladı ve vücudu sevgilisinin yanına düştü.İki el birleşirken küller birbirine karıştı.Brad çoktan küllere dönüşmüşken Payson son bir nefes aldı ve gözleri kapadı.
Bazı Aşklar Sonsuza Dek Sürer...Eğer Başladığı Kişiyle Bitirildiyse...
jamestark- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1279
Kayıt tarihi : 17/01/10
Yaş : 112
Okumadım, okuyacağım ama final mi !?
Ne kadar çabuk bitti
Hemen okuyorum
Ne kadar çabuk bitti
Hemen okuyorum
Phoenix- Süper Moderatör
- Mesaj Sayısı : 15501
Kayıt tarihi : 26/12/09
Yaş : 34
bu saçma şeye bir nokta koyup Necronomicon'a koşacağım ahanda bkn.z bu da noktası "." yada "final"
ahanda bkn.z bu da noktası "." yada "final"