Anasayfabn birazdan okumaya başlıyacağım hepsini ama muhteşeme benziyor 
:D öle görünüyorki düzenli okuduğum tek hikaye olucak :D
:D öle görünüyorki düzenli okuduğum tek hikaye olucak :D+24
melek_kız
RUH
DéathWampiré540
Damla&Stark
grida
dilan
The_Vampire_Girl
dilara
dilry95
**Gossde_Nur**
hatice
ilayda_fallen
Deadly
vampire-rose
ebru
tuqchee!!!
_black_angel_
AhMeT&SeLiM-night
¤ тσяу ¤
happy
sekerkiss07
handan
mavi_keßeLeck
İndefiniteness
28 posters
Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
ilayda_fallen- Hunted
- Mesaj Sayısı : 2522
Kayıt tarihi : 24/12/09
Yaş : 29
- Post n°51
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından ilayda_fallen C.tesi Mayıs 01, 2010 11:36 am
ebru- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1240
Kayıt tarihi : 01/03/10
Yaş : 29
- Post n°52
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından ebru C.tesi Mayıs 01, 2010 12:02 pm
hani ybb..çatlıyorum meraktan..
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°53
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness C.tesi Mayıs 01, 2010 1:50 pm
BÖLÜM 4: VALS
Cecilia sabah uyandığında malikanede büyük bir telaş vardı. Yavaşça yatağında doğruldu ve bugünün önemini hatırlamaya çalıştı. Aylardan eylüldü, annesinin veya babasının doğum günü ya da evlilik yıldönümleri değildi. Genç Thareety’liler için yaza vade partisi Oswald gelmeden iki hafta önce verilmişti. Önemli bir gün değildi. Kış partisine daha vardı. Neydi ki bugün? Kalkıp banyoya girdi. Banyodan çıktığında annesi odasındaydı. Elinde uzun, kabarık bir elbise vardı. Gülümsüyordu ve Cecilia bu gülümseyişi tanıyordum. Korkarak sordu:
“Bugün ne var?” Annesi gülümsedi:
“Oswald ve babası için Thareety’e hoşgeldin kutlaması var canım. Ve ben senin için bu elbiseyi seçtim. Kutlama akşam altıda başlayacak. Bu yüzden bir an önce giyin kahvaltı yap sonra şehre ineceksin. Güzellik salonuna gitmen gerekiyor. Gelip hazırlanacaksın. Unutma en geç beşte hazır ol.” Bitince Cecilia şaşkınlıkla elindeki elbiseye baktı:
“Sence fazla gösterişli değil mi?” Gösterişi severdi ama bir kutlama için bu elbise fazlaydı. Annesi gülümsedi:
“Birtanem, bu sizin arkadaşlarınızla yaptığınız bir parti değil. Ciddi bir kutlama... Ayrıca Oswald’la vals yapmanız için gayet uygun bir elbise...” Cecilia farkında olmadan küçük bir çığlık attı. Oswald’la vals mi? Annesi elbiseyi yavaşça ve dikkatli bir şekilde bıraktı. Sonra tekrar Cecilia’ya döndü:
“Melanie’yle şehre ineceksiniz.”Annesi başka bir şey söylemeden çıktı ve Cecilia hemen Melanie’yi aradı.
“...”
“Mel, kutlamadan haberin var mı?”
“...”
“Aynen annem aşırı abartı bir elbise seçmiş, Oswald’la vals yapacağım, inanabiliyor musun!”
“...”
“Gülme ayrıca hazırlan güzellik salonuna gitmemiz gerekiyor biliyorsun.”
“...”
“Tamam, ben hemen arabayı hazırlatıyorum. Yarım saat içinde görüşürüz.”
Telefonu kapatıp dolabının karşısına geçti. Bir kot pantolon bir çift topuklu ayakkabı ve çıkartırken saçlarının bzulmaması için bir gömlek alıp giydi. Saçları özensizce topladı ve çantasını alarak odadan çıktı.
Evde olağansütü bir telaş vardı. Cecilia gözlerini devirdi. Altıüstü ukala, şımarık, bencil ama oldukça yakışıklı bir genç ve onun babası gelmişti. Bu kadar abartılacak bir şey yoktu ki... Malikanenin büyük kapısının önünde babasının limuzini onu bekliyordu. Şöför kapıyı açınca yavaşça bindi. Melani’yi de alıp şehre doğru ilerlemeye başladılar.
Melanie:
“Annemin seçtiği elbiseyi görmelisin Cec, rengi çok güzel ama çok kabarık... James bana vals teklif ederse mutlaka kabul etmem gerekitiğini düşünüyor. Ama bilmiyorum, bence etmez. Sonuçta orda bir sürü güzel kız olacak.” Cecilia gözlerini devirip mırıldandı:
“Bazen fazla kör oluyorsun, Mel.” Melanie na yaklaştı:
“Efendim?” Cecilia kafasını iki yana yavaşça salladı:
“Hiç... Annemin benim için seçtiği elbise fazla gösterişli... Yani o kadar kabarık olmasına gerek yok. Bu akşam kendimi orta çağa dönmüş gibi hissedeceğime eminim.” Melanie başını salladı:
“Haklısın. Saçını nasıl yaptırmayı düşünüyorsun. Ben dağınık topuza karar verdim. O elbisede bukleler daha hoş durur ama ne bileyim canım topuz istiyor.” Cecilia gözlerini devirdi:
“Eminim annem çoktan arayıp saçlarımı bukle yaptırmalarını söylemiştir. Annemi tanıyorsun Mel, aynı şekilde senin annen de öyle... bu yüzden topuz hayalinden vazgeçsen iyi olur.” Melanie pufladı:
“Süs bebeklerine benzeyeceğiz.” Cecilia güldü:
“Haklısın. Kıyafetten başka benim asıl moraimi bozan konu Oswald’la vals... Biz bu kasabada yaşıyoruz. Valsi en iyi bilen kişileriz James dahil... Ama Oswald bilmiyor bence... New York’ta vals yapmadıklarına eminim. Rezil olmaktan korkuyorum.” Melanie bir kahkaha attı:
“Biliyordur ama bilmiyorsa... Ah, bu gece çok eğleneceğim desene...” Cecilia ona bir dirsek geçirdi.
Bir yarım saat sonra şehrin en prestijli güzellik salonunun önünde durdular. Şehre çok inmemelerine karşı fısıltıları duyuyorlardı. Hampshire onları konuşuyordu:
“Weilburg’lerin kızıyla, Cooper’ların kızı şehirde!” Cecilia gözlerini devirdi ve gözlüklerini takarak güzellik salonuna girdi. Melanie de onu takip etti. İçeri girdikleri andan itibaren iki kızın etrafını çalışanlar sardı.
Manikür, pedikür, bakım, makyaj, saç baş derken kızlar ancak iki saat sonra birbirlerine kavuşabilmişlerdi. İkisinin de sarı iri bukleleri omuzlarına iniyor. Makyaj zaten güzel olan yüzlerini çok daha güzel gösteriyordu. Gülerek birbirlerine baktılar. Cecilia arkadaşına sarılırken:
“Bir an çalışanlardan başka kimseyi göremeyeceğim sandım. Seni iki saat içerisinde bu kadar özleyeceğim aklıma gelemezdi” dedi. Melanie güldü ve tekrar limuzine bindiler. Şehrin neredeyse öbür ucuna gidip annelerinin sipariş ettirdikleri ayakkabıları ve alacaklar sonra hangi cehennemde olduklarını bilmediği bir yerden de mücevherlerini alacaklardı. Sonra tekrar buraya dönüp Bayan Cooper’la Bayan Weilburg’ün elbiselerini teslim alacaklardı.
Yaklaşık iki saat sonra her şey hazırdı. Ve akşam olmak üzereydi. Yavaşça kasabaya geri dönüyorlardı. Eve geldiklerinde salondaki eşyalar gitmiş yerine kutlama alanı gelmişti. Bayan Cooper Melanie’nin elbisesini Buraya getirmişti dolayısıyla kızlar birlikte hazırlanacaklardı. Melanie ve Cecilia hemen odaya çıkıp hazlırlanmaya başladılar.
Bir saat sonra saat beşte ikisi de hazırdı. Ve birbirileriyle dalga geçiyorlardı. Yirmi birinci yüzyılda böyle kutlamalar yapan bir tek bu kasaba kalmıştı her halde... Melanie aynada kendine tekrar baktı:
“Aslında o kadar komik değil... Güzel görünüyorum.” Cecilia güldü:
“Sana çirkinsin demedik zaten, sadece ortaçağdan fırlamış görünüyoRUZ.” Kahkahaları odayı çınlatırken aşağı indiler. Anneleri henüz hazır değildi ama Bay Cooper, Bay Weilburg, James ve Oswald aşağıda onları bekliyordu. Kızlar merdivenlerden inerken James hayranlıkla Melanie’yi izliyordu. Oswald ise şaşkınlıkla Cecilia’nın ne kadar güzel göründüğünü fark etti. Ve James’le Oswald aynı şeyi düşünüyordu:
“Masallardan yanlışlıkla gerçek dünyaya gelmiş gibiler...” Tam aşağı inip konuşmaya bşlayackalardı ki Bayan Cooper’la Bayan Weilburg salona girdi. Kızlar bir köşede erkekler bir köşeede aileler bir köşede konukları beklemeye başladılar.
Konuklar gelmeye başladıktan sonra zaman çabuk geçmişti. Ve Cecilia ile Oswald kendilerini pistin ortasında ilk valsi yaparken bulmuşlardı. Cecilia’nın düşündüğünün aksine Oswald çok güzel dans ediyordu. Uyumları mükemmeldi. Valsin kuralları gereği gözlerinin birbirilerinin gözlerinden ayırmıyorlardı ve birbirlerine bu kadar yakın olmak, birbirlerine dokunmak ikisini de çok heyecanlandırıyordu. Cecilia’nın Oswald’ın avucunun içindeki eli alev alevdi. Oswald da Cecilia’dan farklı hissetmiyordu. Dans ederken başka bir boyuta geçmişlerdi sanki... Vals daha önce hiç bu kadar anlamlı olmamıştı ve ikisi de hayatları boyunca bu dansla büyümüş olmalarına rağmen daha önce hiç bu kadar güzel bir şekilde valsi sergilememişlerdi. Oswald Cecilia’yı belinden tutup kaldırdı ve döndürdü. Konuşmuyorlardı. Müziğe bırakmış oldukları bedenleri kendileri yönlendiriyordu. Yavaşça çevrelerini saran insnaları fark etmemişlerdi. Herkes dans ediyordu ama Oswald ve Cecilia kocaman salonda yalnız gibiydiler. Müzik biterken Oswald Cecilia’nın elini tutup öptü:
“Çok güzel dans ediyorsunuz Madam...” Cecilia gülümseyerek selam verirken:
“Siz de öyle Bayım.” İlk valsleri ikisinin de başını döndürmüştü. Konukların bazıları hayranlıkla bazıları kıskançlıkla bu mükemmel çifti izlerken hepsinin aklında aynı düşünce vardı. Cecilia Caroline Weilburg kesinlikle Oswald Oliver Quiana’yla çok yakışıyordu ve sanki birbilkte olmak için bu dünyaya gönderilmiş gibiydiler. İkisi de yavaş adımlarla pisti terk ederlerken Melanie anlamlı bir şekilde kıpkırmızı olmuş Cecilia’ya bakıyordu ve iki dost bir şeyi artık biliyordu: Cecilia Oswald’a aşık olmuştu.
Cecilia sabah uyandığında malikanede büyük bir telaş vardı. Yavaşça yatağında doğruldu ve bugünün önemini hatırlamaya çalıştı. Aylardan eylüldü, annesinin veya babasının doğum günü ya da evlilik yıldönümleri değildi. Genç Thareety’liler için yaza vade partisi Oswald gelmeden iki hafta önce verilmişti. Önemli bir gün değildi. Kış partisine daha vardı. Neydi ki bugün? Kalkıp banyoya girdi. Banyodan çıktığında annesi odasındaydı. Elinde uzun, kabarık bir elbise vardı. Gülümsüyordu ve Cecilia bu gülümseyişi tanıyordum. Korkarak sordu:
“Bugün ne var?” Annesi gülümsedi:
“Oswald ve babası için Thareety’e hoşgeldin kutlaması var canım. Ve ben senin için bu elbiseyi seçtim. Kutlama akşam altıda başlayacak. Bu yüzden bir an önce giyin kahvaltı yap sonra şehre ineceksin. Güzellik salonuna gitmen gerekiyor. Gelip hazırlanacaksın. Unutma en geç beşte hazır ol.” Bitince Cecilia şaşkınlıkla elindeki elbiseye baktı:
“Sence fazla gösterişli değil mi?” Gösterişi severdi ama bir kutlama için bu elbise fazlaydı. Annesi gülümsedi:
“Birtanem, bu sizin arkadaşlarınızla yaptığınız bir parti değil. Ciddi bir kutlama... Ayrıca Oswald’la vals yapmanız için gayet uygun bir elbise...” Cecilia farkında olmadan küçük bir çığlık attı. Oswald’la vals mi? Annesi elbiseyi yavaşça ve dikkatli bir şekilde bıraktı. Sonra tekrar Cecilia’ya döndü:
“Melanie’yle şehre ineceksiniz.”Annesi başka bir şey söylemeden çıktı ve Cecilia hemen Melanie’yi aradı.
“...”
“Mel, kutlamadan haberin var mı?”
“...”
“Aynen annem aşırı abartı bir elbise seçmiş, Oswald’la vals yapacağım, inanabiliyor musun!”
“...”
“Gülme ayrıca hazırlan güzellik salonuna gitmemiz gerekiyor biliyorsun.”
“...”
“Tamam, ben hemen arabayı hazırlatıyorum. Yarım saat içinde görüşürüz.”
Telefonu kapatıp dolabının karşısına geçti. Bir kot pantolon bir çift topuklu ayakkabı ve çıkartırken saçlarının bzulmaması için bir gömlek alıp giydi. Saçları özensizce topladı ve çantasını alarak odadan çıktı.
Evde olağansütü bir telaş vardı. Cecilia gözlerini devirdi. Altıüstü ukala, şımarık, bencil ama oldukça yakışıklı bir genç ve onun babası gelmişti. Bu kadar abartılacak bir şey yoktu ki... Malikanenin büyük kapısının önünde babasının limuzini onu bekliyordu. Şöför kapıyı açınca yavaşça bindi. Melani’yi de alıp şehre doğru ilerlemeye başladılar.
Melanie:
“Annemin seçtiği elbiseyi görmelisin Cec, rengi çok güzel ama çok kabarık... James bana vals teklif ederse mutlaka kabul etmem gerekitiğini düşünüyor. Ama bilmiyorum, bence etmez. Sonuçta orda bir sürü güzel kız olacak.” Cecilia gözlerini devirip mırıldandı:
“Bazen fazla kör oluyorsun, Mel.” Melanie na yaklaştı:
“Efendim?” Cecilia kafasını iki yana yavaşça salladı:
“Hiç... Annemin benim için seçtiği elbise fazla gösterişli... Yani o kadar kabarık olmasına gerek yok. Bu akşam kendimi orta çağa dönmüş gibi hissedeceğime eminim.” Melanie başını salladı:
“Haklısın. Saçını nasıl yaptırmayı düşünüyorsun. Ben dağınık topuza karar verdim. O elbisede bukleler daha hoş durur ama ne bileyim canım topuz istiyor.” Cecilia gözlerini devirdi:
“Eminim annem çoktan arayıp saçlarımı bukle yaptırmalarını söylemiştir. Annemi tanıyorsun Mel, aynı şekilde senin annen de öyle... bu yüzden topuz hayalinden vazgeçsen iyi olur.” Melanie pufladı:
“Süs bebeklerine benzeyeceğiz.” Cecilia güldü:
“Haklısın. Kıyafetten başka benim asıl moraimi bozan konu Oswald’la vals... Biz bu kasabada yaşıyoruz. Valsi en iyi bilen kişileriz James dahil... Ama Oswald bilmiyor bence... New York’ta vals yapmadıklarına eminim. Rezil olmaktan korkuyorum.” Melanie bir kahkaha attı:
“Biliyordur ama bilmiyorsa... Ah, bu gece çok eğleneceğim desene...” Cecilia ona bir dirsek geçirdi.
Bir yarım saat sonra şehrin en prestijli güzellik salonunun önünde durdular. Şehre çok inmemelerine karşı fısıltıları duyuyorlardı. Hampshire onları konuşuyordu:
“Weilburg’lerin kızıyla, Cooper’ların kızı şehirde!” Cecilia gözlerini devirdi ve gözlüklerini takarak güzellik salonuna girdi. Melanie de onu takip etti. İçeri girdikleri andan itibaren iki kızın etrafını çalışanlar sardı.
Manikür, pedikür, bakım, makyaj, saç baş derken kızlar ancak iki saat sonra birbirlerine kavuşabilmişlerdi. İkisinin de sarı iri bukleleri omuzlarına iniyor. Makyaj zaten güzel olan yüzlerini çok daha güzel gösteriyordu. Gülerek birbirlerine baktılar. Cecilia arkadaşına sarılırken:
“Bir an çalışanlardan başka kimseyi göremeyeceğim sandım. Seni iki saat içerisinde bu kadar özleyeceğim aklıma gelemezdi” dedi. Melanie güldü ve tekrar limuzine bindiler. Şehrin neredeyse öbür ucuna gidip annelerinin sipariş ettirdikleri ayakkabıları ve alacaklar sonra hangi cehennemde olduklarını bilmediği bir yerden de mücevherlerini alacaklardı. Sonra tekrar buraya dönüp Bayan Cooper’la Bayan Weilburg’ün elbiselerini teslim alacaklardı.
Yaklaşık iki saat sonra her şey hazırdı. Ve akşam olmak üzereydi. Yavaşça kasabaya geri dönüyorlardı. Eve geldiklerinde salondaki eşyalar gitmiş yerine kutlama alanı gelmişti. Bayan Cooper Melanie’nin elbisesini Buraya getirmişti dolayısıyla kızlar birlikte hazırlanacaklardı. Melanie ve Cecilia hemen odaya çıkıp hazlırlanmaya başladılar.
Bir saat sonra saat beşte ikisi de hazırdı. Ve birbirileriyle dalga geçiyorlardı. Yirmi birinci yüzyılda böyle kutlamalar yapan bir tek bu kasaba kalmıştı her halde... Melanie aynada kendine tekrar baktı:
“Aslında o kadar komik değil... Güzel görünüyorum.” Cecilia güldü:
“Sana çirkinsin demedik zaten, sadece ortaçağdan fırlamış görünüyoRUZ.” Kahkahaları odayı çınlatırken aşağı indiler. Anneleri henüz hazır değildi ama Bay Cooper, Bay Weilburg, James ve Oswald aşağıda onları bekliyordu. Kızlar merdivenlerden inerken James hayranlıkla Melanie’yi izliyordu. Oswald ise şaşkınlıkla Cecilia’nın ne kadar güzel göründüğünü fark etti. Ve James’le Oswald aynı şeyi düşünüyordu:
“Masallardan yanlışlıkla gerçek dünyaya gelmiş gibiler...” Tam aşağı inip konuşmaya bşlayackalardı ki Bayan Cooper’la Bayan Weilburg salona girdi. Kızlar bir köşede erkekler bir köşeede aileler bir köşede konukları beklemeye başladılar.
Konuklar gelmeye başladıktan sonra zaman çabuk geçmişti. Ve Cecilia ile Oswald kendilerini pistin ortasında ilk valsi yaparken bulmuşlardı. Cecilia’nın düşündüğünün aksine Oswald çok güzel dans ediyordu. Uyumları mükemmeldi. Valsin kuralları gereği gözlerinin birbirilerinin gözlerinden ayırmıyorlardı ve birbirlerine bu kadar yakın olmak, birbirlerine dokunmak ikisini de çok heyecanlandırıyordu. Cecilia’nın Oswald’ın avucunun içindeki eli alev alevdi. Oswald da Cecilia’dan farklı hissetmiyordu. Dans ederken başka bir boyuta geçmişlerdi sanki... Vals daha önce hiç bu kadar anlamlı olmamıştı ve ikisi de hayatları boyunca bu dansla büyümüş olmalarına rağmen daha önce hiç bu kadar güzel bir şekilde valsi sergilememişlerdi. Oswald Cecilia’yı belinden tutup kaldırdı ve döndürdü. Konuşmuyorlardı. Müziğe bırakmış oldukları bedenleri kendileri yönlendiriyordu. Yavaşça çevrelerini saran insnaları fark etmemişlerdi. Herkes dans ediyordu ama Oswald ve Cecilia kocaman salonda yalnız gibiydiler. Müzik biterken Oswald Cecilia’nın elini tutup öptü:
“Çok güzel dans ediyorsunuz Madam...” Cecilia gülümseyerek selam verirken:
“Siz de öyle Bayım.” İlk valsleri ikisinin de başını döndürmüştü. Konukların bazıları hayranlıkla bazıları kıskançlıkla bu mükemmel çifti izlerken hepsinin aklında aynı düşünce vardı. Cecilia Caroline Weilburg kesinlikle Oswald Oliver Quiana’yla çok yakışıyordu ve sanki birbilkte olmak için bu dünyaya gönderilmiş gibiydiler. İkisi de yavaş adımlarla pisti terk ederlerken Melanie anlamlı bir şekilde kıpkırmızı olmuş Cecilia’ya bakıyordu ve iki dost bir şeyi artık biliyordu: Cecilia Oswald’a aşık olmuştu.
Cecilia'nın elbisesi:
Melanie'nin Elbisesi:
happy- Chosen
- Mesaj Sayısı : 473
Kayıt tarihi : 02/04/10
Yaş : 29
- Post n°54
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından happy C.tesi Mayıs 01, 2010 2:06 pm
allahımm çokkk gzlll olmmmmşşşşşşşşş ybbbbbb istiyrmm ltfenn ybbbbb 
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°55
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness C.tesi Mayıs 01, 2010 2:10 pm
Teşekkürler, haftaya cumartesi
happy- Chosen
- Mesaj Sayısı : 473
Kayıt tarihi : 02/04/10
Yaş : 29
- Post n°56
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından happy C.tesi Mayıs 01, 2010 2:11 pm
oooo amaaa yaaa çokk geçç değilmiiiii ????? 
_black_angel_- Emekliler
- Mesaj Sayısı : 1105
Kayıt tarihi : 08/03/10
Yaş : 28
- Post n°57
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından _black_angel_ C.tesi Mayıs 01, 2010 2:32 pm
ewet yha neden nbu kadar geç koyuyorum
çok güzel oluyor ayrıca bayıldım resmen yeni bölümmmmm
çok güzel oluyor ayrıca bayıldım resmen yeni bölümmmmm
tuqchee!!!- Hunted
- Mesaj Sayısı : 1907
Kayıt tarihi : 26/02/10
Yaş : 29
- Post n°58
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından tuqchee!!! C.tesi Mayıs 01, 2010 3:05 pm
ya ama çok güzel
haftaya cumartesi olmasında bari yarın olsun nolurrr
haftaya cumartesi olmasında bari yarın olsun nolurrr
happy- Chosen
- Mesaj Sayısı : 473
Kayıt tarihi : 02/04/10
Yaş : 29
- Post n°59
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından happy C.tesi Mayıs 01, 2010 4:22 pm
ewett yaa yarnn olsnn haftayaa kadarr bkleyememm bnnnnn
ebru- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1240
Kayıt tarihi : 01/03/10
Yaş : 29
- Post n°60
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından ebru Paz Mayıs 02, 2010 7:52 am
ne diyim yaa.süperr olmuş.bayıldım.
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°61
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından Deadly Paz Mayıs 02, 2010 9:51 am
oha haftaya cumartesi mi? Çüş naptın la:D yb ver kızz yedirtme kafaı bana
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°62
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness Paz Mayıs 02, 2010 10:43 am
Haftasonları bilgisayar açma hakkım olduğundan kusura bakmayın... Yorumlar için çok teşekkürler 
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°63
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından Deadly Paz Mayıs 02, 2010 10:46 am
buqünde hafta sonu buqn ekle xD
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°64
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness Paz Mayıs 02, 2010 10:49 am
İlk paragrafı yazdım sadece 
Deadly- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 3358
Kayıt tarihi : 05/02/10
Yaş : 26
- Post n°65
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından Deadly Paz Mayıs 02, 2010 10:59 am
hadi hadi nazlanma yazarsn sen
hatice- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 316
Kayıt tarihi : 26/04/10
Yaş : 28
- Post n°66
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından hatice Salı Mayıs 04, 2010 3:09 pm
çok ama çok güzel olmuş lütfen yb at.
meraktan çatlıcam YBYBYBYBYBYBYBYBYBYB
meraktan çatlıcam YBYBYBYBYBYBYBYBYBYB
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°67
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness Salı Mayıs 04, 2010 3:11 pm
Cumartesi
hatice- Betrayed
- Mesaj Sayısı : 316
Kayıt tarihi : 26/04/10
Yaş : 28
- Post n°68
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından hatice Salı Mayıs 04, 2010 3:12 pm
2 TEMMUZ TUTULMA (ALACAKARANLIK 3. FİLMİ
)
happy- Chosen
- Mesaj Sayısı : 473
Kayıt tarihi : 02/04/10
Yaş : 29
- Post n°69
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından happy C.tesi Mayıs 08, 2010 9:42 am
bugünn cumartesiii ybbbb istiyorumm
ebru- Untamed
- Mesaj Sayısı : 1240
Kayıt tarihi : 01/03/10
Yaş : 29
- Post n°70
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından ebru C.tesi Mayıs 08, 2010 10:47 am
yb lütfenn..
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°71
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness C.tesi Mayıs 08, 2010 1:21 pm
Geliyor
_black_angel_- Emekliler
- Mesaj Sayısı : 1105
Kayıt tarihi : 08/03/10
Yaş : 28
- Post n°72
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından _black_angel_ C.tesi Mayıs 08, 2010 1:21 pm
hade bekliyoruzzzzzzzzzz
tuqchee!!!- Hunted
- Mesaj Sayısı : 1907
Kayıt tarihi : 26/02/10
Yaş : 29
- Post n°73
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından tuqchee!!! C.tesi Mayıs 08, 2010 1:22 pm
eed beklioruzzz yb yb yb 
İndefiniteness- Marked
- Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 29
- Post n°74
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından İndefiniteness C.tesi Mayıs 08, 2010 2:17 pm
BÖLÜM 5: MELANİE YANLIŞ ANLADI
Cecilia etklerini sürüyerek fısıltılar arasında Melanie’nin yanına gitti. Melanie anlamlı bir gülümsemeyl konuştu:
“Neden daha önc söylemedin? Tanrım, ilk görüşte aşk bu olmalı, geleli iki gün oldu ve sen ona aşık oldun!” Cecilia sustu. Ne söyleyeceğini bilmiyordu. Hissettiği şeyler saçmaydı. Dans ederken bedeninin alev alması saçmaydı. Oswlad’ın gözlerine bakınca kalan ömrünü onun yanında geçirmek için yanıp tutuşması saçmaydı. Bu akşam her şey bir saçmalıktan ibaretti. Yıllardır aşık olmayı bekliyordu ve aşık olduğu kişi dolaylı olarak da olsa bir katildi. Derin bir nefes aldı. Hayır, bu aşk olmamalıydı. Sadece saçmalıktı. Kaşlarını kaldırarak Melanie’ye baktı:
“Oswald’a aşık olmadım, Mel.”Melanie ona anlamlı bir bakış fırlattı ve James’in yanlarına gelmesiyle sustular.
“Wow, Cec, daha önce hiç bu kadar mükemmel dans ettiğini görmemiştim. Uyumunuz muhteşem ötesiydi. Bütün salon, dans edenler dahil gözünü sizden alamadı.” Cecilia puflarken Oswald yavaş adımlarla yanlarına geldi. Cecilia ona bakmamaya çalışıyordu, çünkü bakarsa bir daha gözlerini ondan ayıramazdı. Oswald ise onun aksine gözlerindeki hayranlığı saklamadan Cecilia’ya bakıyordu. Gerçekten mükemmel görünüyordu. Tamam, bu kız onu etkiliyordu ama bu gece bambaşka bir şey olmuştu. Oswald Cecilia’nın olmadığı bir dünya düşünemiyordu. Cecilia hala yanakları kırmızı bir şekilde Melanie’ye bakarken Melanie tatlı bir gülümsemeyle James’e James kaşları çatık bir şekilde Oswald’a Oswald da büyülenmişçesine Cecilia’ya bakıyor ve döngü bozulmuyordu. Bu şekilde geçen sinir bozucu bir beş dakika sonunda Cecilia gözlerini Melanie’den ayırıp Oswald’a baktı. Oswald yavaşça gülümserken Cecilia derin bir nefes aldı. Tanrım, Oswald neden ona bu şekilde bakıyordu? Cecilia tam ağzını açacekken Oswald konuştu:
“Şarap ister misin Caroline?” Cecilia söyleyeceğini unutmuştu. Başını hafifçe olumlu anlamda salladı. James Melanie’ye döndü:
“Mel?” Melanie de başını aşağı yukarı söyleyince birlikte kızların yanından ayrıldılar. James uzaklaşınca konuşmaya başladı:
“Bak Oswald, New York’a birkaç defa gittim ve ordan gelen biri olarak senin aşağı yukarı nasıl bir insan olduğunu tahmin edebiliyorum. Dürüst olacağım. Cecilia’ya bakışlarından hiç ama hiç hoşlanmadım. O NY’daki kızlara benzemez. Her ne kadar şımarık, umursamaz görünse de, sn derece kırılgan ve duygusal biridir. Onu üzersen ben de seni üzerim. Ondan uzak dur Quiana.” Oswald kaşlarını kaldırarak gülümsedi:
“Bitti mi Jared?” James dişlerinin arasından yanıtladı:
“Beni hafife alma Quiana.” Oswald yüz ifadesini bozmadan konuştu:
“Madeline’nın yanına gitsen iyi olacak sanırım. Böylece Cecilia’yla bizi yanlız bırakabilirsin.” James Melanie için beyaz şarap alırken yanıtladı:
“Bunu söylediğin iyi oldu. Ayrıca bize ikinci isimlerimizle hitap etmekten vazgeç.” Oswald sırıtarak Cecilia için kırmızı şarap aldı ve birlikte kızların yanına gittiler. Melanie kışkırtıcı, Cecilia belli belirsiz bir gülümsemeyle teşekkür ederken Cecilia’nın annesi yanlarına geldi:
“Cecilia ve Oswald mükemmeldiniz. Kapanış dansını da sizin yapmanızı istiyoruz çocuklar, konuklar çok beğendi.” Bitirdikten sonra anlamlı anlamlı onlara baktı. Konuklar dansı mı beğenmişti acaba yoksa çifti mi! Cecilia endişeyle Melanie’ye döndü. Eğer bu çocukla bir daha o kadar yakınlaşırsa iyi şeyler olmayabilirdi. Oswald gülümseyerek bir şey söleyecekken Cecilia atladı:
“Anne, ben çok yoruldum. Oswald başka biriyle dans etse daha iyi olacak sanırım.” Oswald’ın yüzündeki gülümseme silinirken annesi oldukça ikna edici bir ses tonuyla konuştu:
“Bir dans seni bu kadar yormaz Cecilia Caroline.” Cecilia sinirle dişlerini sıktı:
“Lanet olsun!” Ne kadar saçma bir gündü. Oswald zaferle kendini beğenmiş bir şekilde gülümserken ikinci dans için müzik başlamıştı. Tam elini Cecilia’ya uzatırken Cecilia eteklerini toplayıp konuştu:
“Son dansa kadar seni görmek istemiyorum. Bu gece sadece iki kez dans edeceğiz daha fazla değil.” Hızlı adımlarla kalabalığın arasına karıştı. Melanie sırıtırken James sinirli bir şekilde, sırıtarak Cecilia’nın gidişini izleyen Oswald’a baktı. Oswald James’e döndü:
“Sanırım, Cecilia’yla yakınlaşmamızı istemeyen bir tek sen varsın Jared.” James sırıttı:
“Melanie ve Cecilia’yı da say.” Melanie ani bir hareketle James’e döndü:
“Beni sayma.” James kaşlarını çatarak ona bakarken Oswald kaşlarını kaldırarak sordu:
“Ne kadar bu kadar sinirlisin Jared? Yoksa Cecilia’nın bilmediği, ona karşı dostluktan öte hislerin mi var?” James sinirinden kıpkırmızı olmuştu:
“Tabii ki hayır! Sadece Cecilia NY’dan gelen pisliklerin ne yapacaklarını bilmeyecek kadar iyi bir kız!” Oswald sırıtarak uzaklaşmıştı ama Melanie kaskatı bir şekilde orada duruyordu:
“Sen Cecilia’yı? Ne?” James telaşla karşılık verdi:
“Mel, hayır, hayır, hayır. Yanlış anladın. Asla!” Melanie pek ikna olmuşa benzemiyordu. James’in hep onunla ilgilendiğini düşünmüştü ama James Cecilia’yla ilgileniyormuş. Şaşkındı. Gerçekten şaşkındı. Onları yargılayamazdı. Sakince yanıtladı ama sesi titriyordu:
“Doğal bir durum. Hoşlanabilirsin tabii ki, açıklama yapmak zorunda değilsin. Sonuçta biz... Dostuz... Değil mi?” Sesinin titrediğinin henüz farkında değildi. James aceleyle konuştu:
“Mel, gerçekten öyle bir şey yok.” Melanie gülümsemeye çalıştı:
“Açıklama yapmak zorunda değilsin, gerçekten... Neyse ben gidiyorum. Cecilia’ya söylersin. Görüşürüz.” Melanie arkasında şok olmuş bir James bırakarak hızlı adımlarla eteğini sürüye sürüye gitti. Cecilia onu giderken görmüştü. Seslendi ama Melanie duymadı. Cecilia James’in yanına gitti:
“Ne oldu James?” James boş gözlerle yanıtladı. Hala şaşkındı:
“Seni sevdiğimi düşünüyor.” Cecilia şaşkınlıkla:
“Hı?” James ona bakıp üzgün bir şekilde gülümsedi:
“Değil mi? Oswald sağolsun.” Cecilia anlamadı:
“Oswald ne yaptı?” James sinirle yumruklarını sıktı:
“Senden uzak durmasını söyleyince bunu seni sevdiğim için mi söylediğimi sordu. Melanie’ye durumu açıklamaya çalıştım ama o çoktan yanlış anlamıştı bile...” Cecilia şaşkınlıkla mırıldandı:
“İnanmıyorum ya...” James ona baktı:
“Ben de... Neyse gidiyorum ben, görüşürüz yarın...” Cecilia başını salladı.
James giderken Cecilia kalabalığa karışıp konuklarla konuşmaya başladı. Bir iki saat sonra Oswald Cecilia’nın dibinde bitti. Mükemmel bir gülümsemeyle elini uzattı ve eğilerek sordu:
“Bu dansı bana lütfeder misiniz madam?” Cecilia kızgın bir gülüşle Oswald’ın elini tuttu ve selam vererek:
“Elbette.” Dedi. Pistin ortasını onlar için boş bırakmışlardı. Müzik başlar başlamaz Cecilia kızgınlığını ve öbür bütün gereksiz duyguları unutup kendini müziğe verdi. Oswald nazikçe onu yönlendiriyor, mükemmel bir uyum içinde dans ediyorlardı. Dans edenler bırakmış, konuklarda konuşmayı kesmişlerdi. Bütün salon birbirlerine ne kadar yakıştıkları hakkında fısıltılarla büyülenmiş gibi onları izliyordu. Oswald Cecilia’nın yumuşacık dudaklarını öpmemek için kendini zor tutuyordu. Cecilia ise her şeye rağmen ona bakmamaya ve kendini Oswald’a değil de müziğe bırakmaya çalışıyordu ama ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı.
“Ne kadar güzel göründüğünü daha önce söylemiş miydim Caroline?” Cecilia yutkundu:
“Teşekkürler.” Bir daha konuşmadan uzun şarkının bitimine kadar dans ettiler. Cecilia bütün dans boyunca bir daha Oswald’la asla ama asla bu kadar yakınlaşmayacağına dair kendine söz vermişti. Ama bu sözünü tutacak mı yoksa tutamayacak mı zaman gösterecekti.
Cecilia etklerini sürüyerek fısıltılar arasında Melanie’nin yanına gitti. Melanie anlamlı bir gülümsemeyl konuştu:
“Neden daha önc söylemedin? Tanrım, ilk görüşte aşk bu olmalı, geleli iki gün oldu ve sen ona aşık oldun!” Cecilia sustu. Ne söyleyeceğini bilmiyordu. Hissettiği şeyler saçmaydı. Dans ederken bedeninin alev alması saçmaydı. Oswlad’ın gözlerine bakınca kalan ömrünü onun yanında geçirmek için yanıp tutuşması saçmaydı. Bu akşam her şey bir saçmalıktan ibaretti. Yıllardır aşık olmayı bekliyordu ve aşık olduğu kişi dolaylı olarak da olsa bir katildi. Derin bir nefes aldı. Hayır, bu aşk olmamalıydı. Sadece saçmalıktı. Kaşlarını kaldırarak Melanie’ye baktı:
“Oswald’a aşık olmadım, Mel.”Melanie ona anlamlı bir bakış fırlattı ve James’in yanlarına gelmesiyle sustular.
“Wow, Cec, daha önce hiç bu kadar mükemmel dans ettiğini görmemiştim. Uyumunuz muhteşem ötesiydi. Bütün salon, dans edenler dahil gözünü sizden alamadı.” Cecilia puflarken Oswald yavaş adımlarla yanlarına geldi. Cecilia ona bakmamaya çalışıyordu, çünkü bakarsa bir daha gözlerini ondan ayıramazdı. Oswald ise onun aksine gözlerindeki hayranlığı saklamadan Cecilia’ya bakıyordu. Gerçekten mükemmel görünüyordu. Tamam, bu kız onu etkiliyordu ama bu gece bambaşka bir şey olmuştu. Oswald Cecilia’nın olmadığı bir dünya düşünemiyordu. Cecilia hala yanakları kırmızı bir şekilde Melanie’ye bakarken Melanie tatlı bir gülümsemeyle James’e James kaşları çatık bir şekilde Oswald’a Oswald da büyülenmişçesine Cecilia’ya bakıyor ve döngü bozulmuyordu. Bu şekilde geçen sinir bozucu bir beş dakika sonunda Cecilia gözlerini Melanie’den ayırıp Oswald’a baktı. Oswald yavaşça gülümserken Cecilia derin bir nefes aldı. Tanrım, Oswald neden ona bu şekilde bakıyordu? Cecilia tam ağzını açacekken Oswald konuştu:
“Şarap ister misin Caroline?” Cecilia söyleyeceğini unutmuştu. Başını hafifçe olumlu anlamda salladı. James Melanie’ye döndü:
“Mel?” Melanie de başını aşağı yukarı söyleyince birlikte kızların yanından ayrıldılar. James uzaklaşınca konuşmaya başladı:
“Bak Oswald, New York’a birkaç defa gittim ve ordan gelen biri olarak senin aşağı yukarı nasıl bir insan olduğunu tahmin edebiliyorum. Dürüst olacağım. Cecilia’ya bakışlarından hiç ama hiç hoşlanmadım. O NY’daki kızlara benzemez. Her ne kadar şımarık, umursamaz görünse de, sn derece kırılgan ve duygusal biridir. Onu üzersen ben de seni üzerim. Ondan uzak dur Quiana.” Oswald kaşlarını kaldırarak gülümsedi:
“Bitti mi Jared?” James dişlerinin arasından yanıtladı:
“Beni hafife alma Quiana.” Oswald yüz ifadesini bozmadan konuştu:
“Madeline’nın yanına gitsen iyi olacak sanırım. Böylece Cecilia’yla bizi yanlız bırakabilirsin.” James Melanie için beyaz şarap alırken yanıtladı:
“Bunu söylediğin iyi oldu. Ayrıca bize ikinci isimlerimizle hitap etmekten vazgeç.” Oswald sırıtarak Cecilia için kırmızı şarap aldı ve birlikte kızların yanına gittiler. Melanie kışkırtıcı, Cecilia belli belirsiz bir gülümsemeyle teşekkür ederken Cecilia’nın annesi yanlarına geldi:
“Cecilia ve Oswald mükemmeldiniz. Kapanış dansını da sizin yapmanızı istiyoruz çocuklar, konuklar çok beğendi.” Bitirdikten sonra anlamlı anlamlı onlara baktı. Konuklar dansı mı beğenmişti acaba yoksa çifti mi! Cecilia endişeyle Melanie’ye döndü. Eğer bu çocukla bir daha o kadar yakınlaşırsa iyi şeyler olmayabilirdi. Oswald gülümseyerek bir şey söleyecekken Cecilia atladı:
“Anne, ben çok yoruldum. Oswald başka biriyle dans etse daha iyi olacak sanırım.” Oswald’ın yüzündeki gülümseme silinirken annesi oldukça ikna edici bir ses tonuyla konuştu:
“Bir dans seni bu kadar yormaz Cecilia Caroline.” Cecilia sinirle dişlerini sıktı:
“Lanet olsun!” Ne kadar saçma bir gündü. Oswald zaferle kendini beğenmiş bir şekilde gülümserken ikinci dans için müzik başlamıştı. Tam elini Cecilia’ya uzatırken Cecilia eteklerini toplayıp konuştu:
“Son dansa kadar seni görmek istemiyorum. Bu gece sadece iki kez dans edeceğiz daha fazla değil.” Hızlı adımlarla kalabalığın arasına karıştı. Melanie sırıtırken James sinirli bir şekilde, sırıtarak Cecilia’nın gidişini izleyen Oswald’a baktı. Oswald James’e döndü:
“Sanırım, Cecilia’yla yakınlaşmamızı istemeyen bir tek sen varsın Jared.” James sırıttı:
“Melanie ve Cecilia’yı da say.” Melanie ani bir hareketle James’e döndü:
“Beni sayma.” James kaşlarını çatarak ona bakarken Oswald kaşlarını kaldırarak sordu:
“Ne kadar bu kadar sinirlisin Jared? Yoksa Cecilia’nın bilmediği, ona karşı dostluktan öte hislerin mi var?” James sinirinden kıpkırmızı olmuştu:
“Tabii ki hayır! Sadece Cecilia NY’dan gelen pisliklerin ne yapacaklarını bilmeyecek kadar iyi bir kız!” Oswald sırıtarak uzaklaşmıştı ama Melanie kaskatı bir şekilde orada duruyordu:
“Sen Cecilia’yı? Ne?” James telaşla karşılık verdi:
“Mel, hayır, hayır, hayır. Yanlış anladın. Asla!” Melanie pek ikna olmuşa benzemiyordu. James’in hep onunla ilgilendiğini düşünmüştü ama James Cecilia’yla ilgileniyormuş. Şaşkındı. Gerçekten şaşkındı. Onları yargılayamazdı. Sakince yanıtladı ama sesi titriyordu:
“Doğal bir durum. Hoşlanabilirsin tabii ki, açıklama yapmak zorunda değilsin. Sonuçta biz... Dostuz... Değil mi?” Sesinin titrediğinin henüz farkında değildi. James aceleyle konuştu:
“Mel, gerçekten öyle bir şey yok.” Melanie gülümsemeye çalıştı:
“Açıklama yapmak zorunda değilsin, gerçekten... Neyse ben gidiyorum. Cecilia’ya söylersin. Görüşürüz.” Melanie arkasında şok olmuş bir James bırakarak hızlı adımlarla eteğini sürüye sürüye gitti. Cecilia onu giderken görmüştü. Seslendi ama Melanie duymadı. Cecilia James’in yanına gitti:
“Ne oldu James?” James boş gözlerle yanıtladı. Hala şaşkındı:
“Seni sevdiğimi düşünüyor.” Cecilia şaşkınlıkla:
“Hı?” James ona bakıp üzgün bir şekilde gülümsedi:
“Değil mi? Oswald sağolsun.” Cecilia anlamadı:
“Oswald ne yaptı?” James sinirle yumruklarını sıktı:
“Senden uzak durmasını söyleyince bunu seni sevdiğim için mi söylediğimi sordu. Melanie’ye durumu açıklamaya çalıştım ama o çoktan yanlış anlamıştı bile...” Cecilia şaşkınlıkla mırıldandı:
“İnanmıyorum ya...” James ona baktı:
“Ben de... Neyse gidiyorum ben, görüşürüz yarın...” Cecilia başını salladı.
James giderken Cecilia kalabalığa karışıp konuklarla konuşmaya başladı. Bir iki saat sonra Oswald Cecilia’nın dibinde bitti. Mükemmel bir gülümsemeyle elini uzattı ve eğilerek sordu:
“Bu dansı bana lütfeder misiniz madam?” Cecilia kızgın bir gülüşle Oswald’ın elini tuttu ve selam vererek:
“Elbette.” Dedi. Pistin ortasını onlar için boş bırakmışlardı. Müzik başlar başlamaz Cecilia kızgınlığını ve öbür bütün gereksiz duyguları unutup kendini müziğe verdi. Oswald nazikçe onu yönlendiriyor, mükemmel bir uyum içinde dans ediyorlardı. Dans edenler bırakmış, konuklarda konuşmayı kesmişlerdi. Bütün salon birbirlerine ne kadar yakıştıkları hakkında fısıltılarla büyülenmiş gibi onları izliyordu. Oswald Cecilia’nın yumuşacık dudaklarını öpmemek için kendini zor tutuyordu. Cecilia ise her şeye rağmen ona bakmamaya ve kendini Oswald’a değil de müziğe bırakmaya çalışıyordu ama ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı.
“Ne kadar güzel göründüğünü daha önce söylemiş miydim Caroline?” Cecilia yutkundu:
“Teşekkürler.” Bir daha konuşmadan uzun şarkının bitimine kadar dans ettiler. Cecilia bütün dans boyunca bir daha Oswald’la asla ama asla bu kadar yakınlaşmayacağına dair kendine söz vermişti. Ama bu sözünü tutacak mı yoksa tutamayacak mı zaman gösterecekti.
tuqchee!!!- Hunted
- Mesaj Sayısı : 1907
Kayıt tarihi : 26/02/10
Yaş : 29
- Post n°75
Geri: Gökkuşağında Bekle Beni | 11.Bölüm: New York'ta Samuel
tarafından tuqchee!!! C.tesi Mayıs 08, 2010 2:24 pm
süperdi yaa yb yb yb
Similar topics
» Sbs sonuçları açıklandı!!!!!!!!!!Nimet akşama geliyorum lan bekle beni :D:P
» Time Of Death (5. BÖLÜM) geç oldu ama yeni bölüm geldi!!! okumanız dileğiyle yorumları bekliyoruz :)
» Şizofren Kızın Günlüğü ( Çok çok çoook uzun süre sonra 7 , 8 ve 9.Bölüm...3 Bölüm birden attım değerimi bilin :P)
» Yanmış 22.Bölüm(Eksik Bölüm)
» Bir Şizofrenin Hikayesi (4. bölüm 4. sayfada yeni bölüm 8. sayfada gelicek :))
» Time Of Death (5. BÖLÜM) geç oldu ama yeni bölüm geldi!!! okumanız dileğiyle yorumları bekliyoruz :)
» Şizofren Kızın Günlüğü ( Çok çok çoook uzun süre sonra 7 , 8 ve 9.Bölüm...3 Bölüm birden attım değerimi bilin :P)
» Yanmış 22.Bölüm(Eksik Bölüm)
» Bir Şizofrenin Hikayesi (4. bölüm 4. sayfada yeni bölüm 8. sayfada gelicek :))