ASK PUSU KURMUS;
Beklemekte....
“ Her Gidiş Ayrılık Demek Değildir ;
Bazen Ne Kadar Uzağa Gidersen Git
Yüreğin Hep Bıraktığın Yerdedir...”
Hareket Vakti~~
~ Soğuk bir sonbahar günü Aslı elinde Starbucks kahvesi ile Central Park’ın güneyinde kalan çam ağacının altında oturuyordu.Bugün ilk defa kendini bu yabancı şehirde yalnız hissetti.Dudaklarını büzdü ve sıcacık kahvesinden bir yudum daha aldı.Sıcak kahve,Aslı’nın boğazından aşağı akarken,kendini 3 aydır tat alırken buldu.
Sinirle gözlerini kıstı.
Bu onu unuttuğuna dair bir işaretti.
Derin bir nefes alıp bakışlarını gezinen insanlara çevirdi.Kimi bir elinde bir sürü köpek oradan oraya savruluyor,kimi de elinde iş çantası oradan oraya koşturuyordu.gözü bir anda ağacın altında aşklarını yad eden yaşlı çifte kaydı.Kadın en az 60 yaşında vardı ve kocasının-yani en azından ben öyle tahmin ediyorum-gözlerine hala aşkla bakabiliyordu.Adam ise sanki karısına ilk günkü gibi aşıktı.
Aslı hüzünle kafasını iki yana salladı.Ve cebinde titreyen telefonunu çıkarıp ekrana baktı.
Sinead diye mırıldandı içinden.Yoksay tuşuna bastı ve telefonu cebine-yani her zamanki yerine attı.
Aslı gözlerini tekrar yaşlı çifte çevirdiğinde öpüştüklerini gördü.
“Ne aşk ama...” diye geçirdi içinden.
Aşk...Bu kelimeyi hissetmeyi özlemişti.Doğrusu o kelimeyi hissettireni özlemişti.O gece karası-
Aslı bir anda duraksadı.Devamı yoktu.Hatırlamaya çalıştı ama olmadı.Onun hayatını kökten değiştiren adamı hatırlamıyordu.Onun nasıl biri olduğunu hatırlamıyordu.O duygularını esir alan gece karası gözlerini,onu sarhoş eden o nahoş,erkeksi kokusunu,dağınık simsiyah saçlarını...hiçbirini.
Aslı, kendini Aslı yapan şeyleri hatırlamıyordu.
Benliğini kaybetmiş gibiydi.Ayağa kalkıp deli gibi koşmaya başladı.Rüzgar,deli gibi oradan oraya koşan Aslı’nın yüzünü yalayıp geçiyor,hiçbir etki yaratmıyordu Aslı’da.
Aslı en sonunda durduğunda 12.caddenin tam köşesindeydi.İnsanlar deliymişçesine ona bakıyor ,bir şeyler fısıldaşıyorlardı.Kim bilir nasıl görünüyordu o an Aslı.
Kalbi hala ilk andaki gibi atıyordu ama Aslı rahatlamıştı.Onu hatırlıyordu.Sadece yarattığı etkiyi.Yüzüyse sadece bir anlık ölümdü onun için....
Central Park’a doğru gerisin geriye yürümeye başladı Aslı.
Yürüdüğü süre boyunca hep onu düşündü Aslı.Yüzünde aptal bir gülümseme,gözlerinde yaşlar...Kendini uzun süredir ,ilk defa bir yeniyetme gibi hissediyordu.O Poyraz’ın yanında her zaman yeniyetme gibi hissederdi zaten....Şimdi, belki aralarında bir okyanus vardı ama kalbi...
Aslı’nın kalbi bıraktığı yerdeydi...
Zaten ne zaman onun olmuştu ki kalbi?
Kalbi belki onun içindeydi ama kesinlikle ona ait değildi...
Oturduğu banka geldiğinde,az önce yaşlı çiftin oturduğu yerde şimdi 14-15 yaşlarında küçük bir çift vardı.Aslı onlara biraz daha baktığında kızın, siyah saçlı ve mavi gözlü olduğunu gördü.Erkekle hararetli bir şekilde konuşuyorlardı.Kız bir anda sinirlendi ve ayağa kalkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladı.Erkek olan kızın peşinden koştu ve onu kendine çevirdi.Kız bir anda böyle bir yakınlık beklemediği için kızardı.Erkek kızın ellerini tuttu.Aslı’ya çok yakın duruyorlardı ve Aslı şimdi ne olacağını merak ediyordu.Uzun süre bekledi ve ikisinin hala o şekilde durmasına bir anlam vermediği için kendini tutamadı ve
“Burada onu öpmen gerekiyor...” dedi İngilizce.Kız ve erkek neye uğradığını şaşırarak Aslı’ya baktı.Aslı kız ve erkeğin ona yüzlerine dehşet dolu ifadelerle baktıklarını görünce kahkahayı koyverdi.
“Kusura bakma ama kızı burada öpmen gerekiyor.Tabii klişelerin adamıysan...”
“N-Nasıl öpmek...”dedi çocuk şaşkınca Aslı’ya.
“İki dudak büzüşür ve Muck...”
Aslı 3 aydır ilk defa bu kadar neşeli konuşurken buldu kendini.Yaz Tatili başladığından beri...
Aslı gençleri daha fazla rahatsız etmemek için telefonunu çıkardı ve resimlere bakmaya başladı.
Sinead tarafından zorla çektirilen resimler,arkadaşlarıyla zorla çekindiği resimler..
En altta kilitli bir dosya gördü.
Görür görmez hatırladı.
Bu dosyanın varlığını bile unutmuştu...
Dosyayı açmak için her zaman kullandığı şifreyi girdi.Ama iptal verdi.Aslı şaşkınlıkla telefonun ekranına bakıyor,telefonda ondan yeniden girmesini istiyordu.
Bu sefer Beşiktaş’ın kuruluş tarihini girdi.Yine iptal verdi.
Sonra bir anda aklına geldi
7-6-7-2’yi girdi.Bu ikisinin hem güldüğü hem de severek kullandığı bir şifreydi.Tabii ki sadece özel yerlerde.
Dosya açıldığında Aslı derin bir nefes verdi.
Önüne gelen ilk resmi açtı.
Boğazında bir şey düğümlendi Aslı’nın birden.Kalbi
tekledi,nefesi kesildi.Sol elini kalbinin üzerine koydu.
Aylardır attığını hissetmediği kalbini dinledi bir süre.
Bu sırada toprak gibi gömülesi kanverengi gözlerine tekrar dolan yaşları çoktan serbest bırakmıştı Aslı.Onun yarattığı etkiyi tekrar hissedilmenin verdiği mutlulukla derin bir oh çekti.
Resmi tam ekran yapıp doyasıya baktı Poyraz’a.
Resimde Poyraz bir kayanın üstüne oturmuş,dizlerini karnına çekip bacaklarını elleriyle sarmıştı.Kafasını dizine yaslamış ve kısık gözleriyle denizi izliyordu.Deniz “Aslı” demekti.Denizin kenarındaki kayalıklar ise “Poyraz”.Objektife yan dönmüştü ve yüzünde yine o gülümseme vardı.Aslında yüzünde gülümseme filan yoktu.Bu sadece Aslı’nın görmek istediğiydi.
Resimde Poyraz’ın saçları rüzgârda uçuşuyordu.
Aslı resme baktı bir süre vicdan azabıyla...
Onu terk etmişti...
Resme baktıkça özlemi daha da çok artıyordu...
O sırada herkesi özlediğini fark etti...
Sırma’yı,Ömer’i,Zilşan’ı,Bora’yı,Kardeşini...
“Sanırım Hareket Vakti...”
En son DéathWampiré540 tarafından C.tesi Ekim 23, 2010 10:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi