sevgilimin elini tutmuş bahar hastanesinin arkasındaki parkta oturuyordum.herşey çok eskide kalmıştı artık yeni ben vardım. kahakahalarımız birbirine karışıp etrafımızdakileri rahatsız ederken o mutlu halim çığlıklarla ikiye bölündü. çığlıklar hastanenin en üst katındaki bir odadan geliyordu.kadın öylesine çağresizce bağırıyordu ki içim parçalandı.
önce sadece kadını hayal etmeye başladım . neden bu kadar acı çekiyordu neden bu kadar bağırıyordu. aklıma sadece kötü bir hastalığı olduğu ve iğne felan yapılacağı geldi.ama daha sonra görüntüler gözlerimin önünde canlanmaya başladı. 15 yaşlarında bir kız elleri kolları bağlanmış etrafında bir kaç kişi çığlık atıyor. henüz 15 yaşında kızıl kahverengi saçları incecik beli mükemmel dudakları var ama yüz ifadesi o kadar acı ki fiziği ne kadar düzgün olursa olsun kıza acımanıza sebeb oluyor.
olayı yukarıdan izlerken birden her şeyi kızın gözünden görmeye başladım . kız annesini onu buraya yatırdığı için suçluyordu. annesine bağırırken hastabakıcılar gelip kollarını ve ayak bileklerini bağlamışlardı. oysaki tek sorun bayılmasıydı. evde oturmuş televizyon seyrederken evi istila eden böcekleri görüp çığlıklar atarken bayılmıştı anneside onu hastaneye getirmişti. hastaneye getirdiği için annesine bağırırken kurbanlık koyun gibi bağlanmıştı.bu hali onu dahada çıldırtmış daha kuvvetli çığlıklar atmasına neden olmuştu. hasta bakıcılar tekrar odaya girip kızı tutarken küçük bşr hemşire gelip kıza sakinleştirici yaptı.kız daha hırsla kollarını kurtarmaya çalıştı ama olmadı .2 dakika içerisinde göz kapakları kapanmaya başlamış ve çığlıkları boğazına düğümlenmişti.sesi fısıltıdan farksız çıkarken uykuya daldı.o uykuya dalarken görüntü değişti ama son halini göremeden gözlerim karardı.
gözlerimi hastane odasında açtım.yanımda kimse yoktu.ellerim ve ayaklarım yatağa bağlanmış biri gelsein diye koridorları seyrediyordum.annem içeri girdi.gözleri çökmüş dudaklarındaki ve yanaklarındaki renkler soluklaşmış sanki 10 yıl yaşlanmış gibiydi.
-anne neden buradayım
-evdeyken böcekler gördüğünü söyledin hayatım. bende seni buraya getirdim.
-evde böcekler olduğu için mi beni hastaneye getirdin.
-hayır tatlım evde böcekler olmadığı için getirdim.
-ama ben yalan söylemiyordum gerçekten böcekler vardı.
-peki tatlım. sen öyle diyorsan öyledir ilaçlattırırız evimizi.
-ama evi ilaçlattırmanız işe yaramaz anne bak seninle gelmişler. onlar beni istiyorlar. anne verme beni onlara. anne lütfen izin verme beni almalarına.
annem çığlıklarımı duymazdan gelip gözyaşlarıyla odadan çıktı. aradan 15 dakika geçti koridorda annemin sesini duydum.
-bir günde 2 sakinleştirici iğne bünyesine ağır gelmez mi ? diye soruyordu
-bırakında işimizi yapalım. diye tersledi sert ve tok bir ses.
yaklaşık 30 saniye sonra içeriye sesle alakası olmayan bir kadın girdi. kıyafetlerinden hemşire olduğu anlaşılıyordu. tahminlerime göre 40'lı yaşların başındaydı.saçları sarıydı ama boya olduğu çok belliydi.boyu benden kısaydı heralde 1.60 falandır.kendinden emin duruşu ve bakışlarıyla bana yaklaştı. bir iki adım kala durdu ve elindeki şırıngaya bir ilaç çekti. şırıngadaki hava boşluğunu dışarı verirken içeri 2 hastabakıcı girdi. kollarımı ve ayaklarımı bağlayan ipleri çözdüler. şaşkınlıkla bakarken beni ters çevirdiler.
-ama ben sakinim neden iğne vuruyorsunuz ki bana.
- bu iğne uyumana yardımcı olucak yarın sabah kahvaltıda görüşürüz.
iğnenin ucu kalçama girerken sinek ısırması kadar bir acı hissettim. ardından yeni dağılan karanlık tekrar başıma çöktü.
En son tuqchee!!! tarafından Cuma Eyl. 17, 2010 5:13 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi