Nicole Dramble: Duygusal.Herşeyden çok çabuk etkileniyor.Sevgilisinin onu terk etmesiyle depresyona girdi.Ancak Cadı Margared'ın onu kaçırmasıyla hayatı tamamen değişiyor.
Randy Embrance: Fazla yakışıklı ve arkadaş canlısı.Yarı cadı yarı vampir.Nicole'u tanımasıyla hayatındaki çoğu alışkanlığını bırakıyor.Ona deli gibi aşık...
Cadı Margared: Eski sevgilisinden intikam almak için kötülüğü seçmiş bir cadı.Randy'nin annesi.Eski sevgilisinin canını yakmak ve onu pişman etmek için Nicole'ü kaçırıyor.Fazla havalı ve kendini beğenmiş.
Leonard Winch: Nicole'ü en yakın arkadaşıyla aldattı.Biraz saHerkese çok çabuk kanabiliyor.Nicole'ü terk ettiğine çok pişman...
Mabelle Brandon:Dolandırıcı.Leonard'ı kandırıyor.
Sue Laccon.: Randy'e aşık.Ama onun Nicole'ü sevdiğini biliyor ve bu nedenle Nicole'e düşman olarak Margared'a yardım ediyor.
Valerie Anderson:Randy'nin eski sevgilisi.Ama Randy ve Nicole'ü birlikte gördü ve Randy'i terketti.Şeytanın teki..İntikam için geri dönecek mi acaba?
Zach Mecuein::Randy'nin çok yakın bir arkadaşı...İyi bir çocuk..Nicole'ü seviyor...
Eric Brown:Randy'nin arkadaşı.Valerie'den hoşlanıyor...Olacak olaylarda kimin tarafını tutacağı merak konusu..
Ginger Brown::Eric'in kızkardeşi.Nicole'le çok yakın arkadaş olacaklar mı acaba...Bakalım hikayemize katkıları neler olacak..?
Bölüm 1-
“Bunu…Bunu bana nasıl yaptın Leonard?Nasıl yapabildin?Seni çok masumca sevmiştim…Çok safmışım çok!!!O kızda ne buldun?Ne vardı onda olup bende olmayan?Neden,neden?!Bir kaltak için beni terk etmene değdi mi?Değdi mi söylesene!İki gün sonra seni bir başkası için terk ederse sakın geri dönme.Ben burada olmayacağım o zaman.İşte o an her şey için çok geç olacak!Ben başkasının kollarında olacağım.Sen ise pişman pişman bakacaksın öylece.Keşke yapmasaydım deyip yalvaracaksın ama ben affetmeyeceğim.Arkamı dönüp gideceğim.Aynı bana yaptığın gibi…”Bunları söylerken ağlıyordum.Hava kasvetliydi.Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.Gök gürüldüyor,şimşekler çakıyordu.Yatağımın ayak ucuna oturdum.Başımı geriye doğru yasladım ve hıçkıra hıçkıra ağladım.Durmadan ağlıyordum…Ben ağladıkça yağmur da hızlanıyordu. Hıçkırıklarım arttıkça gök gürültüleri yükseliyordu…
“Hayır!Rahat bırakın beni!Olamaz!Uzak durun benden..Yaklaşmayın yanıma.!!”diye bağırıyordum.İki iri adam karşımda durmuşlardı ve beni yakalamaya çalışıyorlardı.Birden arkada bir şey varmış gibi adamların arkalarına baktım.Adamlar da hemen arkalarını döndüler ve ben de bu fırsattan yararlanarak koşabildiğim kadar koştum.Adamlar da hemen peşime takıldı.Sonunda koşamayacak duruma geldim.Geri geri gidiyordum.Birden ayağım bir taşa geldi ve taş aşağı yuvarlandı.Uçurumun kenarındaydım ve en ufak yanlışımda okyanusa düşebilirdim.
Bu sırada çok dostça bir ses duydum.Tanımadığım bir erkeğin sesiydi.”Bana güven Nicole.Bazen tehlikeli olduğunu düşündüklerimiz kurtarıcımız olabilir.Kendini okyanusun serinliğine bırak…O adamlar tekin değil…Bana güven.Annen Elizabeth için söylediklerimi dinle…”
Bunu söyleyen her kimse annemi tanıyordu.Annem öldüğünde ne kadar üzüldüğümü hatırladım.Onun için her şeyi yapardım.Birden kendimi aşağı bıraktım.Büyük bir çığlık attım.”Olamaaaaz!!Anne yardııım et!”
Kendi çığlığımla uyandım.Nefes nefeseydim.Çok kötü terlemiştim…”Hoh..Rüyaymış..” dedim ve derin bir nefes aldım.Baş ucumda suyumun olması ilk defa beni bu kadar mutlu etmişti.Çünkü korkudan elim ayağım titriyordu.Hemen yavaş yavaş suyumdan içtim.Şoku atlattıktan sonra kafamı yastığıma koyup uzun uzun odamın duvarlarını seyrettim.Kafam karışmıştı.
Birden gözüm yatağın yanında duran komidine takıldı.Üzerinde arkadaşlarımın,Leonard’ın ve Mabelle’nin resimleri duruyordu.Hemen ayağa kalktım.Eski dostum Mabelle’nin resmine bir yumruk attım.Cam elimi kesmişti.Acısına aldırmadan “Pis kaltak!” diye bağırdım.Aynı şekilde Leonard’ın resmine de vurdum. “Vicdansız pislik!”.Leonard’ın resminin çerçevesi diğer resimleri de düşürmüştü.”Sizler neredeydiniz benim zor günlerimde?Hani dostlarım,arkadaşlarımdınız?” dedim sinirli bir şekilde.En baştaki annemin resmi düşmemişti.”Yardım et anne.Bana yardım et lütfen!”dedim.Canım ne saçımı yapmak ne de her gün ki gibi süslenip püslenip gezmek istiyordu.Ağlayarak camdan dışarı baktım.Hava hala yağmurluydu.Yağmur daha da hızlanmıştı.Gökyüzü çok kızgın görünüyordu.
Etrafı incelemeye başladım.Küçük çocuklar elele tutuşmuş dönüyorlardı.Yağmur altında dans etmek en büyük zevkimizdi bizim de küçükken.Derin bir iç çektim.Eski günler gelmişti aklıma.Tek derdimizin yere düşürdüğümüz şekerler olduğu günler…Arkadaşlarımıza dil çıkarıp kaçtığımız sonra hemen sarılıp barıştığımız,mutlu olmamız için bir paket çikolatanın yeterli olduğu günler…’Şimdi o günlere dönmek için nelerimi vermezdim ki?’ diye düşündüm.’Neden acele eder ki insan büyümek için?’ diye geçirdim içimden…
İlerdeki marketin önünde birkaç aşık çift elele oturmuş bu romantik ortamın tadını çıkarıyorlardı.Mutlulardı…Öylece o aşıkları izledim.Birden o aşıkların arasındaki ilginç bir çift dikkatimi çekti.Oğlan saçlarını dikmişti,baştan ayağa simsiyah giyinmişti ve kolunda metalcilerin taktığı dikenli bilekliklerden vardı.Saçları sarıyla kahverengi arasında bir tondaydı.Kızın siyah dümdüz saçları vardı.Ağzında sakız olduğu belliydi.O da baştan ayağa siyah giyinmişti.Altında mini bir etek vardı.Eteğin altından yine siyah renkte tüller çıkıyordu.Kıza daha dikkatli baktım.”Olamaz!Bu..Bu Mabelle!Leonard onun için gothic mi olmuş yani?Ben o kadar yalvarmama rağmen rock bile dinletememiştim ona!Pislik!”diye bağırdım.Çok sinirlenmiştim.
Cama bakmayı bırakıp aynanın önüne doğru ayaklarımı sürükledim.Uzun sarı saçlarım omuz hizamın biraz altına kadar düpdüz geliyor oradan da tüm muhteşemliğiyle bukleler halinde belimin biraz daha altına kadar iniyordu.Buklelerin uçları ise biraz daha koyu bir renkteydi.Gözlerimin altı yaşadığım şokların etkisiyle mosmordu.İç içe geçmiş halkalarla doluydu.Gözlerim ağlamaktan kanlanmıştı.”Hiç biri umurumda değil!Hiçbiri!”dedim ve ayaklarım benim isteğim dışından tekrar cama doğru sürüklendiler.Bakkalın önüne baktım.Mabelle ve Leonard mutlulardı.Yürümeye başlamışlardı…Gözlerim evin tam karşısındaki inşaata takıldı.’Kaybedecek neyim var ki?Arkamdan üzülecek kimin var ki?Ailem mi?Annem ve babam yıllar önce ölmüştü.Kardeşim de yoktu…Arkadaşlarım desem…Beni lanet olasıca bir kız için terk etmişlerdi.Hepsi bana sırtını dönmüştü…Sevgilim?O beni çoktan terk etmişti bile…
Yaşamak beni sadece daha çok üzerdi…”Ne duruyorsun öyleyse Nicole?” diye düşündüm ve hemen aşağı inip çöp atarken giydiğim uyduruk ayakkabıları ayağıma geçirdim.Yağmuru,ayaklarımın ıslanmasını umursamıyordum.Hiçbir şey umurumda değildi ki.İnşaatın altında durup şöyle bir baktım.Yeteri kadar yüksekti.Derin bir iç çektim ve hızlı adımlarla inşaatın merdivenlerini çıkmaya başladım.En üst kata geldiğimde kalasların üzerine oturup bütün hayatımı gözden geçirdim.Yaşadıklarımı…Bu hain hayatın benden aldıklarını ve alabileceklerini bir bir aklıma getirdim.Yarım saatten fazla bu şekilde oturdum.Ağlıyordum…Baştan ayağa sırılsıklam olmuştum…
Ayağa kalktım..Yavaş yavaş adımlarla inşaatın kenarına yaklaştım…Aşağıya doğru baktım...Sevdiklerimi,beni sevdiklerini düşündüklerimin yüzleri geldi teker teker…Leonard’la Mabelle geldi en son.Sonra rüyamı düşündüm birden.Uçurumdan atlamam kurtuluşum oluyordu.”Burada da öyle olacak…Öleceğim ve her şey bitmiş olacak.Sonsuz mutluğa kavuşacağım…Anneme kavuşacağım…”dedim kendi kendime..Sonra gözlerimi kapattım ve kendimi boşluğa bıraktım.Yere düştüğümde her yanım acıyordu.Sonra bazı bölgelerimde hissizlik meydana geldi.”Sana geliyorum anne…”dedim ve gözlerimin kapandığını hissettim..
En son ...Maniaq... tarafından C.tesi Ocak 15, 2011 11:50 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 10 kere değiştirildi