tarafından [katniss] Perş. Kas. 25, 2010 9:34 pm
-abla! şu telefonuna bak artık. kafam şişti ya. aklın nerde senin, söylesene?
o ana kadar telefonumun çaldığını hiç fark etmemiştim. halıya sırt üstü uzanmış yatıyordum. kardeşimin kulaklarımda yankı yapan sesiyle irkildim. içimden 'kafanı kıracağım, kes sesini!' demek geldi. ama onun yerine,
-özür dilerim. farkında değilim hemen bakıyorum, dedim.
ellerimden güç alarak, kalçamın üzerinde doğruldum. kendimi geriye çekip sırtımı duvara yasladım ve telefonumu elime aldım.
-bu da neyin nesi şimdi? dedim bıkkın bir sesle.
numarayı tanımıyordum. bu yüzden açmak istememiştim. susmasını bekledim. ve bir süre sonra ekranda arama başarısız yazısını gördüm. hemen telefonun kızağını kaldırdım ve numaraya baktım.tuğçe şaşkın şaşkın,
-kimmiş arayan? diye sordu. kafamı kaldırıp,
-bu bir şaka mı? tuğçe sen mi yapıyorsun bunu? diye beğırdım. tuğçe bana öfke dolu bir bakış attı ve,
-sen aptal falan mısın? elimde telefon görüyor musun? dedi. sinirlenmiştim.
-bana bak! ben senin ablanım. benimle düzgün konuş. dedim sertçe.
hiç takmayan havasına bürünüp kafasını sallamıştı. sesimdeki ciddiyeti artırdım. tuğçeyle tekrar konuşmaya başladım.
-tuğçe, beni arayan numara benim numaramla neredeyse aynı. sadece tek bir rakamı farklı. söyler misin, bunu şakadan başka ne olarak değerlendirebilirim?
-şu açıdan bak, abla. ben seninle uğraşacak kadar eli boş biri değilim.
tuğçenin bu sözleri ve sesi beni çığırımdan çıkarıyordu. düşündüm de biz hiç mi anlaşamayacaktık acaba. ben bunları düşünürken tuğçe kapıyı çarparak çıktı. ona öfke doluydum ve arkasından,
-sersem şey! dedim.
tekrar ekrana bakmaya başladım. bu nasıl bir tesadüf olabilirdi ki.
-acaba beni kim aradı. ve neden? dedim kendi kendime.
tam düşünmeye başladığım sırada telefonum tekrar çalmaya başladı. tuğçeyi kaldıramayacağım için hemen sesini kıstım. telefonda arama başarısız yazısını görene kadar ekrana baktım. merak içindeydim. acaba kimdi beni arayan?
-açamam üzgünüm. ailemin tutumuna karşı önlem almam gerek, dedim ekrandaki numaraya.
telefonum sustu. ne yapmam gerekiyordu. tam beş cevapsız arama olmuştu. beni ısrarla arayan bu kişi kimdi. birden aklıma sms göndermek gelmişti. konuşamasam bile sms atacaktım.
kızağı kaldırdım ve kısayol tuşundan metin ekranına girdim. ilk mesajımı merak içinde hızlı hızlı yazdım.
" kimsiniz? "
hemen gönderildi iletisini aldım. sabırsızca beklemeye başladım. telefonu sallamaya başladım. tam o sırada ekrandaki bir yeni mesaj yazısını gördüm. sabırsız bir şekilde kızağı kaldırıp mesajı açtım.
" telefonu açar mısın? "
kim olduğunu söylememişti. ama telefonu açmam için beni zorluyordu. yeni bir mesaj yazmam gerekiyordu.
" üzgünüm, açamam. seni tanımıyorum ve zor durumda kalabilirim. "
ben mesajı yollar yollamaz, yeni bir mesaj geldiğini gördüm. şaşkınlık içinde ekrana baktım.
" benimle tanışmalısın. inan bana, beni tanıdığına pişman olmayacaksın... "
içimden bir ses onunla tanışmam gerektiğini fısıldıyordu. derin bir iç çektim. etrafımı süzdüm ve kendime şunu söyledim,
-evet hilal, şimdi ne yapacaksın?