Felika’nın dediği gibi yeni vampirin rüyasına girdikten sonra kendimi önüme gelen bara attım.Babamı düşündüm.Annemin sanki babam akciğer kanserine yakalanmamış gibi, arkadaşlarıyla gezip geceleri eve geç gelmesine sinir oluyorum.Ona babamın durumunun kötüye gittiğini söylediğimde üzülüyor(ya da üzülmüş gibi yapıyor) o gün evde kalıyor, sonra yine eskisi gibi gezmeye devam ediyor.
Annem 18 yaşında dedeme okulu bırakmak istediğini söylemesinin üzerine dedem ona koca adayı bulaya başlamıştı.Anneme açık kumral ,dalgasız deniz gibi dümdüz saçlarıyla , griye benzer mavi gözleriyle ve mankenleri kıskandıracak vücuduyla evlenecek birini bulmak hiç zor olmadı (daha çok dedemin paraları için kolay oldu). Birçok adayın arasından Türkiye ‘de bir reklam şirketinin sahibi 47 yaşındaki Tom Westörn’le evlendi.( evet 47 yaş, dedem annemin duygularını düşünmeden kendinden 29 yaş büyük bir adamla evlendirdi, hala inanamıyorum.)Tabi ki aşk evliliği olmamıştı. Annem , dedemin ona böyle bir şey yapmasına o kadar kızmıştı ki demek ki , babama hiçbir zaman ilgi göstermedi.Babam da farklı değildi.Sadece geceleri birbirlerini görürlerdi.Hatta babam gecelerde şirket işleriyle ilgilendiği zamanlarda hiç görmezlerdi.
“Merhaba , senin gibileri burada kaparlar , dikkatli ol.” dedi bir kız , yanına oturup.
“Sen de onlar kapmadan ben kapıyım dedin ha.” dedim.Aslında biriyle takılma havamda değilim , hemen başımdan atmam lazım.
“Evet seni kapmaya geldim” kızın neredeyse salyaları akmak üzereydi. Birden kalkıp çıkışa yöneldim, arkamdan kız bir şeyler söyledi ama duymadım bile.Dışarı çıkınca telefonum çaldı.Ekrandaki ‘ tersim’ kelimesine hayretler içerisinde baktım.Abim beni niye arar ki? Acaba babama bir şeyler mi oldu? Beynimde bu sorular belirir belirmez telefonu açtım.
“Ne var?”
“Ne yapıyorsun?”
“Eve geliyorum, niye? Yoksa babama bir şey mi oldu?”
“Hayır , annem eve sarhoş geldi. Ayrıca onu orta yaşlardaki bir adam eve bıraktı. Neler oluyor diye öğrenmek bile istemiyorum. Bu evden kurtulmak istiyorum, sende yardım edersen ayrı eve çıkabiliriz.” Ne? Şaka değil mi? Abim bana birlikte ayrı eve çıkmak isteyip istemediğimi sordu. Karakter olarak ateş ve suya benzeyen biz ayrı eve çıkacağız öyle mi? Birden ne diyeceğimi şaşırdım . Tabî ki bende o evden kurtulmak istiyorum ama abimle hiç anlaşamayız ki.
“Bilmiyorum. Sen niye beni yanında istiyorsun ? Benden nefret ettiğini sanıyordum”
“Evet , nefret denmese de sevmiyorum ama param yok , eee ne diyorsun?”
“Vayy sen benim parama muhtaç kalır mıydın? Ben sensin o oynadığın aşk filmlerinden iyi paralar aldığını sanıyordum””
“ Dalga geç diye aramadım seni! “ dedi , Sinirli olduğu belliydi, şuan yanımda olsaydı kesin kavga çıkardı.
“ Tamam ayrı eve çıkıyoruz ev falan ara sen”
Cevap vermesine izin vermeden telefonu kapattım . Sadece üç tane ortak yanımız vardı. Felika tarafından seçilmek, tıpatıp birbirimize benzememiz ve anne, babamızdan nefret etmemiz.( Ne kadar güzel ve sevgiyle dolu bir ailem var değil mi? Herkes birbirinden nefret ediyor.)
Dalgın bir şekilde yolda yürürken ara sokaktan metale benzer bir sesi geldi. Aldırmadım, Sonra bir daha aynı ses geldi. Etrafıma baktım . Yolda iki adam sigara içerek yürüyorlardı ve sanki ses yokmuş gibi devam ediyorlardı.Sesin geldiği yere baktım ve ardından karanlıkta bir gölge belirdi ve bana
“Üçünüz de özelsiniz ve beni üçünüzün gücü kurtarabilir “
“Sen kimsin?”
“Ben yok edildi diye bilinen Felika’nın erkek kardeşiyim.”