- Spoiler:
- Evanescence-Helo ile dinlemeniz şiddetle tavsiye edilir
20.BÖLÜM
“FİNAL”
Will’in Anlatımından…
15yıl sonra…
Yeni bir gün.Diğerlerinden farksız monoton bir gün daha.Acısı sadece beni yakan bir ateş.Bu şekilde yaşamak çok zor.
“Hey will, okula gitmek için hazırsındır umarım.”dedi Katherine gülümseyerek.Cevap vermedim.okul.Lanet olası gençlik cehennemi.Neden beni acılarımla yalnız bırakmıyorsunuz?Neden rahat rahat acı çekmeme izin vermiyorsunuz?
“Geliyorum.”diye fısıldadım en sonunda.Ayaklarımın gitmek istediği tarafın tam tersine doğru ilerledim.Yani gerçeklerden çok uzağa.
Çıkışta Katherine yine koluma sıkıca sarılmıştı.Gösteriş yapar gibiydi.’bakın biz çok mutluyuz’der gibi.Peki benim acılarımı kimse görmüyor muydu?Ben kimseyi görmüyorum ki onlar beni gördün.Acılarımın arkasına gizlenmiş, saklanmıştım.Aciz ve zavallıydım.Sevdiğim kadın beni terk ettiğinde herşeye sebep olan kadınla ülkeden gidicek kadar zavallı.Ölümsüzlükle cezalandırılmış bir aciz.Bunlardan başkası olamam artık.Tarja’sız Will olamam ki ben.
“Aşkım.”dedi Katherine kolumu çekiştirerek.”Nereye gidiyoruz?”
“Sürpriz.”dedim soğuk ve katı bir sesle.Bu ses Tarja’dan başkasına ısınmamıştı ki.
“Ne süprizi?”dedi somurtarak.
“Sürpriz dedim Katherine.Süprizler söylenmez.”
“Peki.”dedi ve elini çenesine yaslıyarak camdan dışarı baktı.Bu hareket bana Tarja’yı hatırlatmıştı.Komik.Oksijen bile bana onu hatırlatıyor.Nefes alışlarını, tatlı nefesini.Düşünme Will düşünme.Arabayı park ettim.
“Geldik.”
Katherine ellerini çırparak arabadan indi.Burası bir sahildi.İskeleye doğru yürüdüm.Az sonra ölümcül vuruşu yapıcak ve eski Will’i öldürücektim.Bu yeni bir Will’in doğuşuydu.Katherine beni şaşkınlıkla takip etti.Durdum ama ona dönmeden cebime uzandım.Sonra yavaşça arkamı döndüm ve batan Güneş’e sırt çevirdim.Katherine büyülenmişçesine bana bakıyordu.Bir düzümün üstüne çöktüm ve kutuyu açtım.
“Benimle evlenir misin Katherine?”
Katherine şaşkınlıkla bana baktı.Sonra kocaman bir “Evet!” ile üstüme atladı.Bense bir robot gibi parmağına yüzüğü taktım.Sonra…sonra yine o acılara gömüleceğim eve gittik.
Girişte ışık yanıyordu.Sanırım yeni birileri taşınıyordu.Komşular.Aman çok bir fark.Eve girerken arabayı park ediceğimi söyledim.Katherine benden önce mutlulukla seke seke eve girdi.Arabayı park edip girişe gittim.Ben tam kapıyı açarken karşı dairenin- yani yeni taşınan komşularımızın-kapısı açıldı.İlgilenmesemde merakla kapıdaki kıza döndüm ve şok içinde donup kaldım.
“Tarja!”dedim şaşkınlıkla.
“Will.”diye fısıldadı.Adımı ağzından duymak içimde birşeyleri harekete geçirdi.Eski Will’in canlanmak için çabaladığını gördüm ama ona izin veremezdim.Bir kez daha canımı yakamazdı.
“N’oldu?Dylan’la birlikte balayınızı burda mı kutlucaksınız?Biz ise balıyında Miami’ye gitmeyi düşünüyoruz.”dedim sinirle. Yüzüme boş boş bakıyordu.Sonra başını iki yana salladı ve acıyla gülümsedi.Kalbime saplanan bıçaklar nefesimi kesmişti.
“Benim RUHum sadece sana TUTSAK’tı.İronik.Artık bir ruhum yok.”elleri dudaklarına gidince gözlerim bir noktada sabitlendi.Olabilir miydi?
“İyi geceler…Will.”dedi ve kapıyı çarptı.İçeri girip kapıyı kaparken aklımda sadece gözlerimin takıldığı o şey vardı.Beni sevdiği sürece-ona göre sonsuza kadar-takıcağını söz verdiği şey.Dudaklarına götürdüğünde aşkımızı simgeleyerek parlayan yüzük.
SONSÖZ
Hikayelerimi okuyan, yazdıklarımı gören insanlar bana hep fazla hüzünlü şeyler yazdığımı söylüyorlar.Şarkılarımdan, hikayelerime herşey hüzün kokuyormuş.Hiç birşey mutlu bitmiyormuş.Ama ben bir çocuk değilim.Artık küçüklüğümüzde okunan masal kitaplarındaki mutlu sonlara inanmıyorum.Bana herşey hüzünlü diyenlere soruyorum;
Hayat zaten hüzün değil mi?
En son Phoenix tarafından C.tesi Şub. 13, 2010 8:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi