tarafından eBENs C.tesi Nis. 17, 2010 7:51 am
19.Bölüm
Kaç gündür Alp okula gelmiyordu. Ona ne yaptığımı da bilmiyordum. 2 - 3 gün okula gelmemesini gerektirecek kadar. En sonunda annesini aramaya karar verdim.
‘Alo, Nilüfer Teyze, ben Pınar.’
‘A. Evet canım?’
‘Ben Alp’i sormak için aramıştım.’
‘Alp’i mi? Konuştuğunuzu bilmiyordum.’
‘Evet, konuşuyorduk.’ Bile bile –duk dedim çünkü bir daha konuşmama planları yapmıştım.
‘Alp arkadaşında kalıyor.’
‘3 gündür mü?’
‘Şu zamanlar canı sıkkın herhalde.’
‘Tamam, teşekkür ederim.’
‘Önemli değil canım. Aradığını söyleyeyim mi?’
‘Hayır, hayır gerek yok’
‘Tamam, canım benim. İyi günler.’
‘Size de.’
Neye canı sıkkın olacak anlayamadım. Ama hiç sinirlerimi bozamazdım. Tabi başta onu merak eden kısmım sinirlerimi bozuyordu.
Okul ve dershaneye gittikten sonra, bir şeyler almak için alışveriş merkezine uğradım. Aslında son zamanlarda fazla bir şey yemiyordum, ama ne olur ne olmaz…
Deterjan, yumuşatıcı, cam sil, tarak, sabun, nemlendirici krem, ağda… Neye ihtiyacım varsa aldım. Lady Gaganın şarkıları çalıyordu. Bu kadını nedense çok seviyordum.
‘Hey, kız! A ne güzel bir tesadüf’ arkama düşündüğüm kişi olmamasını dileyerek döndüm.
‘Ney’ Dejavu!
‘Tesadüfün bu kadarı, nasılsın şeker’ ‘Şeker’ lafını dalga geçerek söylemişti.
‘Ya bir çek git başımdan, bela mısın kardeşim. Defol!’
‘Burası halka açık bir yer sanıyordum’ dedi tek kaşını kaldırıp alaycılıkla gülerek.
‘Öyle, ama bu sana beni rahatsız etme hakkını vermiyor.’
‘Rahatsız olduğunu söylememiştin.’
Yolu kapattığımız için bir iki teyze bize kötü kötü baktı. Bende özür dileyerek geri çekildim.
‘Rahatsız ediyorsun!’ diye bağırdım. Bağırmamla birkaç çift gözü üzerimde hissettim. Arabayı hareket ettirip yoluma koyuldum. Peşime takılmıştı, duyabiliyordum çünkü satın alacağı eşyaları taşıyan arabanın bir tekerleği bozuktu ve tak tak sesler çıkartıyordu. Kadınların sık uğradığı bir reyona girdim. Herhalde peşimden gelmezdi!
Rafların önünde durdum ve pedlere bakmaya başladım.
‘Benim adım…’
Sözünü kestim ‘Beni ilgilendirmez!’
‘Adet döneminde olduğunu anladım ama bu bağırmanı gerektirmezdi.’ Ukala suratından ukala gülümsemesi hiç eksik olmadığı için onun ukala birisi olduğunu anladım.
‘Değilim zaten.’ Bir tane ped alıp arabaya attım. Sonra ona döndüm.
‘Bak seninle burada bekleyip benim ne zaman regl olacağımı tartışacak değilim. Veya isminin ne olduğunu. Ne belasın kardeşim.’
‘İstersen başka bir yerde de konuşabiliriz.’
‘Git işine be’
Allah’ım etraf manyak dolu.
Alışveriş arabasını bir kasanın önüne doğru sürdüm. Çocukta peşimden geldi. Bir şey söylemeden sıraya geçti. Arkada durduğundan tedirgin olmuştum.
Kasiyer bir çocuğa bir bana bakıp:
‘Beyefendi geçebilir mi öne? Alacakları azmışta’ dedi.
Öne geçip aldıklarını koydu, büyük bir sırıtmayla. Tam ‘Beyefendi mi!’ diye kahkaha atacakken aldıklarını gördüm ve muhtemelen yüzüme gelen büyük kahkaha geri söndü.
Benden çok fazla büyük olduğunu düşünmemiştim. Taş çatlasın aramızda 3 yaş fark vardı. Olduğundan büyük gözüküyordu gerçi. Ben de yaşımdan ‘büyük’ gösteriyordum.
Ama… Bu yaşta prezervatife, pes doğrusu! İyice kafayı yemiş bu millet. Batıların en rezil olaylarından yalnızca bir tanesiydi bu karsımdaki.
Bakışlarımı görünce çocuk sırıttı. Bende gözlerimi başka yere çevirdim. Sonra kasiyer aldıklarımı büyük bir hızla geçirdi. Nakit olarak ödedim. Poşetleri acele acele doldurdum, kolaylıkla kaldırıp taşımaya başladım. Tüm bu olaylar sırasında çocuk bir sütuna yaslanmış beni izliyordu.
Hey dostum, o aldığın şeyi üzerimde denemeyeceksin değil mi?
Diye düşündüm.
Ona bakmadan yürümeye başladım. Ondan kurtulmanın bir yolu yoktu, değil mi?
Hayır, vardı. Aklıma süper bir fikir gelmişti çünkü.
Hızlı adımlarla bayanlar tuvaletine girdim. Poşetleri lavabonun yanındaki geniş zemine koydum. Birkaç saniye sonra kapı açıldı.
Oha içeriye gelecek miydi gerçekten! ?
Gelenin adımlarını duydum, ardından karşında güzel yüzlü bir kadının hatları belirdi.
Nefesimi bir rahatlamayla verdim. Anlaşılan, manyak manyaklık sınırlarını kendine önceden çizmişti.
Birkaç dakika bekledim saçımı ve makyajımı kontrol ettim. Ve torbala alıp çıktım. Etraf ‘temizdi.’
Marketten çıkıp bir minibüse bindim.
Zira çok yorulmuştum.