tarafından Brra. C.tesi Şub. 26, 2011 10:55 pm
1. Bölüm
Sally Camerson, sınıfın kapısında doluşan erkek sürüsünün ona kapıyı açmasına izin verdi. Elinin birini kaldırıp yavaşça sallayıp onları selamladı. Arkasında iki kızla birlikte sınıftan çıktı.
‘Henry’ diye şakıdı Sally.
Çocuğun yanına gidip kollarını ona sararak dudaklarına yapıştı.
Henry okulun neredeyse en yakışıklı çocuğuydu. En güzeli olanla çıkması herkes için gayet doğaldı. Tabi kıskançlık doğallığın ötesindeydi.
Sally sonunda çocuğun dudaklarından ayrılınca
‘Akşam ne yapıyoruz’ dedi diğerlerine.
‘Bence bara gidelim bu akşam’ dedi Jessica.
‘Yarın ders sabah uyanamam’ dedi Sally.
‘O zaman kahve içelim senin için daha iyi olur’ diyerek dalga geçti Anna.
Sally onlara kızgın bir bakış yollayınca ikisi de hiçbir şey diyemeden bakakaldılar.
‘Sen nereye gitmek istersin?’ diye sordu Brad.
Sally akşam Dylan ile buluşacağını unutmuştu. Bir süre öyle kalınca Henry ‘Sally’ diye soru soran gözlerle ona baktı.
‘Neredeyse unutuyordum akşam ders çalışmam gerek’ dedi Sally.
Yalan söylüyor diye düşündü Jessica.
Kesin Dylan ile buluşacak dedi içinden Anna.
‘O zaman öbür gün gideriz’ dedi Brad.
‘Harika’ diye fısıldadı Sally.
Çoğu zaman Dylan’ı bitirmeyi düşünmüştü. O Sally için bir eğlenceydi. Henry’i her zaman sevmişti. Ama Dylan çok farklıydı. Teknik açıdan da farklıydı. Dylan evliydi. Zaten onunla ilişkileri sadece cinsellik içeriyordu. O bir riskti. Eğer bu ortaya çıkarsa her şeyi kaybederdi.
‘Merhaba’ dedi Âlice ve Amy.
‘Nerde kaldınız?’ diye kızdı Sally onlara.
‘Lanet olası Ian nerde?’ dedi Sally.
‘Hey biraz sakin ol tamam mı? Bak geliyor’ dedi Brad.
Sally Brad’e gözlerini kısarak öfkeyle baktı. Kafasını sol tarafa çevirince Ian’ı gördü.
‘Nerdesin?’ dedi.
‘Geldim işte kızma Sally. Hadi gidelim’ dedi aceleyle.
Sally, Henry’nin koluna girerek kafeteryaya doğru yürüdü. Herkes oturmuş siparişleri alınmıştı.
Sally ise akşamı düşünüyordu. Acaba Dylan onu nereye götürecekti?
Bir lokanta?
Hayır. Sally emindi. Kesin azmıştı.
Ona her zaman iyi davranırdı.
Sally onunla nasıl tanıştığını düşünüp gülümsedi.
3 yıl önce üniversitedeki ilk senesinde yağmur yağıyordu. Ve o sırılsıklam ıslanmıştı. Bir saçağın altına girip yağmurun dinmesini bekliyordu.
Dylan yanına gelip gideceği yere bırakabileceğini söyledi. Aslında Sally bilmediği insanların arabasına binmezdi. Ama bir istisnaydı. Neredeyse her gün görüşmüş. Sonunda işi cinselliğe kadar uzatmışlardı.
Ama onunla birlikte olmayı seviyordu. Onun da sevdiğini biliyordu. Eşiyle zaten arası bozuktu. Ama ona bağlı olduğu için boşanmıyordu. Zaten bizim de bir sonumuz yoktu. Benim için onu bırakmasını istemezdim diye düşündü Sally.
‘İyi misin biraz durgun gibisin?’ dedi Jessica
‘İyiyim Jess bir şeyim yok’ dedi Sally.
‘Akşam evde olacak mısın?’ dedi Amy
Sally onun ağzına yumruk atmamak için kendini zor tuttu. Nasıl ortalık yerde böyle imalı bir şekilde konuşabilirdi. Buna hakkı yoktu. O kendini bilmez sürtük. Sally’e akıl mı vermeye çalışıyordu.
‘Amy sana ne!’ diye kızdı Anna.
Sally ona bakıp gülümsedi. Anna hemen gülümsemesine karşılık verdi. Onun bakışları her zamanki gibi çekiciydi. Sally bu kızın ne yapmaya çalıştığını anlamazdı çünkü sağı solu belli olmazdı.
‘Ya bence akşam şu 3.sınıflarda ki Shannon’un partisine gitmeliyiz’ dedi Ian.
‘Ne dersin Sally’ dedi Jess.
‘Saat kaçta? Çok geç kalmak istemiyorum. 12’ye kadar gelebilir miyiz?’ dedi.
‘Geliriz tabi’ dedi Henry.
‘O zaman orada görüşürüz. Hadi kızlar kalkıyoruz’ dedi Sally
‘Nereye’ dediler hepsi
‘Biraz alışveriş’ diyerek bir kahkaha attı.
Eğilip Henry’yi uzun, uzun öptü.
‘Hoşça kal’ dedi.
Kızlarla okuldan çıkıp arabalarına bindiler. Sally arabada yalnız olduğu için Dylan’la konuşabileceğini düşündü.
Çantasını açarak telefonunu çıkarttı ve aradı.
Telefon 4. çalışta açıldı.
‘Aşkım’ dedi Dylan.
Sally’nin içi eridi o an. Heyecanlandı.
‘Akşam tam olarak nerde kaçta?’ dedi Sally.
‘Saat 1’de her zamanki yerde’ dedi Dylan.
‘O zaman orada görüşürüz’ dedi.
‘Sabırsızlıkla bekliyorum’
‘Bende.’dedi Sally
Yüzünde bir gülümsemeyle telefonu kapattı.
Alışveriş merkezinin önüne gelince kızlar arabalarını park edip içeriye girdiler. Sally ve Alice hemen bir tanesine girip kıyafet denemeye başladılar. Sonunda Sally straplez siyah kısacık bir elbise seçti. Ayakkabı olarak ise dizine kadar gelen siyah deri bir çizme.
‘Vaaaav. Sen seksi bir tanrıçasın’ dedi Âlice.
‘Ah biliyorum’ dedi Sally gülümsedi.
Âlice ise lacivert renkli oldukça göze batan güzel bir askılı elbise almıştı. İkisi de işlerini bitirince diğerlerini umursamadan arabalarına binerek eve geldiler.
Sally hemen banyoya girdi. Banyoyu sıcak suyla doldurdu. Gözlerini kapatıp akşamı düşünmeye çalıştı.
Henry.
Aslında düşündüğü kişi Dylan’dı. Ama aklına bir an Henry gelmişti. Ona ihanet ettiğini sadece Alice ve Anna biliyordu. Diğerlerine söylemezdi zaten. Amy ise gece geç saatlerde çıkıp gelmemesi yüzünden şüphelenirdi. Jess fazla kurcalamazdı. Aslında o bir sır küpüydü. Ama nedense Sally ona güvenmezdi.
Sally gözlerini açıp bacaklarına baktı. Bacaklarını tıraş etmeye karar verdi.
Sonunda duştan çıkıp kurulandı.
Odaya girip makyaj masasına oturdu. Saçlarını düzleştirdi. Aslında gerek yoktu ama yaptı. Ardından gözlerine siyah parıltılı bir far sürdü. Kalem. Rimel. Kırmızı renkte bir ruj sürüp üzerini giyindi.
Saate baktı.
8’di.
Odadan çıkıp Alice’in odasının kapısını çaldı.
Alice kapıyı açtı.
Sally onu süzdü. Lacivert elbisesi ona çok yakışmış mavi olan gözleri ortaya çıkmıştı. Geçen ay kısacık kestirdiği saçları ise değişik bir uyum içerisindeydi.
‘Harika gözüküyorsun Âlice’ dedi Sally. Sesindeki şaşkınlığı gizleyememişti. Çünkü
Alice genelde böyle güzel olmazdı.
Alice’in her zaman kendine has bir güzelliği olmuştu. Ama bu sefer çok farklı görünüyordu diye düşündü Sally.
‘Asıl sen kendine bak. Tam anlamıyla… Sen… Diyecek söz bulamıyorum. O kadar seksi olmuşsun ki. Tanrım’ dedi Alice.
Sally onun iltifatları karşısında şımarmıştı. Kendi etrafında dönerek elbisesini gösterdi.
‘Gidelim mi?’ dedi Sally
‘Elbette hadi’ dedi.
Birlikte arabaya bindiler.
‘Dylan’la mı buluşacaksın bugün’ dedi Âlice.
Aslında Sally onların bu konuyu açmasından hoşlanmazdı. Bu onunla ilgili bir şeydi.
‘Evet. Belki bilmiyorum’ dedi Sally.
‘Anladım’ dedi.
‘Sen?’ dedi Sally.
‘Beni biliyorsun Ian nereye ben oraya’ dedi.
‘Doğru. Siz ayrılmaz çiftsiniz’ dedi Sally. Dönüp ona göz kırptı.
‘O farklı. Üniversitenin ilk gününü hatırlıyorum da hala hatırladıkça gülüyorum’ dedi.
‘Ha şu. Sen ona çarpmışsın’ dedi Sally.
‘Aslında o bana çarpmıştı 3 yıl oldu ama hala kabul etmiyor’ dedi
‘Belki evlenirsiniz?’ dedi Sally
‘Sanmıyorum. Bence böyle harika ama ederse neden olmasın’ dedi
‘Haklısın’
Sally bir süre eğer Dylan’la bir ilişkisi olmasa Dylan evli olmasa ikisi arasında bir seçim yapsa… Ama karar veremezdi. Dylan’ın ona hissettirdikleri tamamen fizikseldi. Henry onun ruhuna hitap ediyordu. Başkaları gibi bakmıyordu ona.
Sonunda partinin yapılacağı yere gelip durdular. Oldukça kalabalıktı. Sally arabayı bir yere park ederek içeri girdi. Herkes deliler gibi dans ediyor içki içiyordu.
Sally’nin gözleri Henry’i aradı.
Arkasından biri sarıldı. Sally irkilip kimin sarıldığına bakmak için döndü.
Henry.
Henry hemen Sally’i dudaklarından öptü. Çekilip dudaklarını kulağını götürdü. Kulak memesini hafifçe ısırıp öptü.
Bu Sally’nin çok hoşuna gitti. Kendisini kaybeder gibi oldu. Henry tekrar ona arkadan sarılıp kulağına fısıldadı
‘Ne kadar seksi göründüğünün farkında mısın? Şu an seni yatağa atmamak için kendimi zor tutuyorum’
Sally ona doğru dönerek
‘Benim için bir sakıncası yok. Belki arabanda’ dedi.
Henry gülümseyerek göz kırptı.
El ele tutuşarak arkadaşlarının olduğu masaya gittiler.
Sally iki bardak bira ve bir bardak da şarap içmişti.
Sarhoş olmazdı tabi ki.
Sonunda saat 11 gibi Henry Sally’i arabaya götürdü…
…
Saat 12’de Sally arabadan inip evine doğru yürüdü. Henry’le birlikte olmuşlardı. Ve Sally kendini çok iyi hissediyordu. Bu çocuk kesinlikle ona iyi geliyordu. Hatta fazlasıyla. Belki bugün Dylan’la olan ilişkisine son verirdi. Ama emin olamadı. Eve girip kendine baktı. Gayet düzgün gözüküyordu. Dışarıya çıktı. Ama arabası partide unuttuğunu hatırlayıp bir taksi çağırdı.
Taksi gelince Dylan’a bir mesaj attı.
—10 dakika sonra oradayım
Yazdı
Buluşacakları yer oldukça ıssızdı. Normalde arabasıyla geldiği için korkmazdı. Ama şimdi yalnızdı. Taksinin için de bir süre bekledi.
Sonunda arabayı görünce borcunu ödeyip indi. Arabaya doğru yürüdü. Ve bindi.
‘Hoş geldin sevgilim’ dedi.
‘Hoş bulduk’ dedi Sally.
Dylan vahşice onu kendine doğru çekip dudaklarından öptü.
Sonunda nefes, nefese bir halde geri çekildi.
‘Burada mı yapıcaz kenara bari çek’ dedi Sally.
‘Emredersiniz kraliçem’ dedi
Arabayı kenara çekti.
Birlikte arka koltuğa geçtiler.
Sally üzerini giyinirken Dylan da ön koltuğa geçmişti.
Sally ön koltuğa doğru atladı.
‘Ben artık iniyim’ dedi.
‘Nereye?’
‘Eve tabi ki yarın dersim sabahtan’
‘Biraz daha kalamaz mısın?’
‘Pazartesi buluşuruz tamam mı?’ dedi Sally.
‘Pekâlâ. Seni özleyeceğim’ dedi
‘Ben de’ dedi Sally. Aslında emin değildi.
Belki telefonunu değiştirir ve onu bir daha aramazdı. En iyisi buydu öfkesiyle yüzleşmezdi.
Arabadan indi.
‘Taksi gelene kadar bekleyeceğim’ dedi Dylan.
‘Dylan burada kimse yok. Başıma bir şey gelmez. Eve gidince sana mesaj atarım söz’ dedi.
Eğilip Dylan’ı uzun, uzun öptü.
Geri çekilip gülümseyerek kapıyı kapattı. Arkasından gidişini izleyip telefonunu çıkarttı.
Bir taksi çağırdı.
Taksiyi beklerken yolun ortasına oturdu. Üşümüştü. Keşke Dylan’ı yollamasaydım diye düşündü.
Sonunda arabanın ışıklarını gördü. Hemen ayağa fırladı. Ama taksi değildi. Hemen telefonuna 911 yazdı. Aramaya basmak için elini hazırda bulundurdu.
Arabanın plakasına daha dikkatli bakınca rahatladı.
Ama araba durmuyordu. Üzerine doğru geliyordu.
‘Dur!’ diye bağırdı. Kenara kaçtı. Araba dümdüz gitti. 911’i aradı. Tam telefonu kulağına doğru götürürken arabanın lastiklerinden çıkan sesi duyup irkildi.
Arkasını dönüp baktı. Arabanın farları gözünü acıttı. Koca cip gelip onu ezdi.[/font]