5. Bölüm
Yan yana duran iki hastane masasına baktım. Anne de bebek de uyuyordu. Tahlil sonuçlarını beklerken 10 dakika uyumuştum fakat gözlerim istem dışı kapanıyordu. Saat sabahın 7siydi. Ben ve bana yardım eden Richard dışında herkes uyuyor olmalıydı.
“Şu şeyi tekrar anlatır mısın Richard?”
“Almanya prensi Agustine kadını ve çocuğu kendisi getirdi. Kadını dönüştürürken bebeğin öleceğini düşünmüşler fakat kadın dönüştükten bir gün sonra doğurmuş. Bebek kan dışında birşey yemiyor.”
“Et?”
“Evet et de yiyemiyor.”
“Kan tahliline göre de vampir özellikleri gösteriyor. Onları 1 hafta boyunca burda bekletmeliyiz. Eğer bir hafta sonunda çocukta bir gelişme olmazsa her vampir gibi dönüştürüldüğü zamanki bedeninde kalacak. Sonsuza kadar.”
“Peki konuşabilir mi? İlerki yıllarda yani.”
“Bundan emin değilim ama büyük ihtimalle evet. Eğer beyni gelişirse konuşabilir.”
“Gerçekten garip. Peki anne neden burda kalıyor?”
“Aslında bu çok karışık bir durum.Kadının ilk içtiği kan A Rh değil mi?”
“Evet öyle söylemişlerdi.”
“Ve kadın bunu içtikten sonra kusmuş... Kanına baktığımda sadece B Rh+ ve çok az 0 Rh kan görüyorum. Diğer kan hücreleri –A ya da AB kan gruplarının hücrelri- ölmüş. Vücudu diğer kanları reddediyor. ” Richard anlamamış gözlerle bana bakıyordu.
“Çok basit. Biz vampiriz Richard. Hangi kanı içersen iç vücudun onu kabul eder.Kan grubumuz yoktur. Ama bu kadının kan grubu B + ve sadece 0’dan kan içebiliyor. Tam vampir olmamış yani.”
“Peki neden sadece 0’dan alabiliyor?”
“Tanrım! Sen insanken biyoloji dersi almadın mı? B grubu sadece B gurubu ve 0 grubundan kan alabilir!”
“Tamam özür dilerim. Sence tam vampir olmamasının nedeni kadın mı, yoksa onu dönüştüren mi?”
“Bence kadının kendisinden kaynaklanıyor. Kadın hamileymiş ve vampirken bebek 1 günlüğüe de olsa ondan beslenmeye devam etmiş. Bu çocuğun neden vampir doğduğunun kanıtı. Annenin tam vampir olmamasının nedeni de çocuk.Kadın vampirken çocuk hala insanmış.”
“Ama az önce çocuğun vampir olduğunu söyledin.”
“Çocuğun anneden beslendiği için vampir olduğunu söyledim. Anne vampir oldu diye değil. Anne dönüştüğünde zehir tüm vücuduna yayılmış ve çocuk da bu sayede zehri almış.”
“Ben hala annenin neden tam vampir olamadığını anlamadım.”
“İşte o kısmını ben de bilmiyorum. Benim tahminim o yönde. Şuan onu düşünemeyecek kadar çok uykum var. ”
“Sen git uyu,ben başlarında beklerim.”
“Eğer biri uyanırsa hemen beni çağır tamam mı?”
“Tamam.” Richard güven veren gülümsemesiyle beni kapıya kadar geçirdi. Laboratuvardan çıktığım anda kimyasal kokusunu algılayamaz oldum. Yarı açık gözlerimle odamı bulur bulmaz kendimi yatağa attım.
*****
Gözlerimi araladığımda herzamanki gibi Vanessa ortalığı toparlıyordu.
“Günaydın Leydim.”
“Sana da günaydın Vanessa.Saat kaç?”
“10:45” Ne? Hazırlanmak, şu bozuk para zımbırtısını bityerlerden bulmak, gizlice dışarıya çıkmak ve bara gitmek için 15 dakikam mı vardı? Üstelik çok açtım böyle gidemezdim. İan’ı bile yiyebilirdim. Vanessa yüzümdeki endişeyi görmüş olmalı ki konuşmaya başladı.
“Merak etmeyin efendim, babanız geç saatlere kadar çalıştığınızı biliyordu ve kahvaltınızı buraya getirmemi istedi.” İşaret parmağıyla 2 kocaman bardak dolusu kanı gösterdi.
“Bana hemen kot pantolonumu, gri tshirtümü ve hırkamı ver.” Derken çoktan bardaklara uzanmıştım. İki bardağı da içtikten sonra hızlıca giyindim. Dışarı çıkmam için bozuk paraya ihtiyacım vardı. Babamdan alamazdım. Josh’a ava gideceğimi söylerdim ama beni yanlız dışarıya göndermezdi. Ama tek çarem olduğunu hatırlayarak zorla yatağımdan kalktım ve Josh’ı bulmak için koridorlarda aylak aylak gezinmeye başladım. Büyük ihtimalle babamın yanındaydı. Laboratuvarın önünden geçecek iken Richard dışarıya fırladı. Evet. Sanırım ondan isteyebilirdim, Josh’dan sonraki en yetkili kişi oydu.
“Rich. Şu bozuk paralara ihtiyacım var.”
“İstersen ben de gelebilirim. Tek başına bir insanın kanını içebilir misin? Biliyorsun hepsini içmezsen o insan da vampir olur.”
“Evet biliyorum ama ben insan yemeye çıkmıyorum.” Richard’ın yüzü garip bir hal aldı.
“Eskisi gibi insanların takıldığı yerlerde takılmak eğlenceli olabiliyor kendini gerçekten senmişsin gibi hissediyorsun ama bu tehlikeli. Vampir olduğunu öğrenen tüm insanları öldürmen gerekir. Bunu aklından çıkarma. ”
“Teşekkür ederim. Ben vampirim şeklinde bağırıp gezmeye niyetim yok.” Cepinden 2 tane gümüş rengi para çıkarıp bana uzattı. “Teşekkür ederim.”
***
Barın kapısından girerken bir karaltı beni bileğimden tutup geri çekti.
“Bugün için başka planlarım var. Daha düzgün biryere gitmeye ne dersin?” İan gülümseyerek bana bakıyordu.
“Nereye?”
“Sürpriz.” Aklıma İan’ın vampir avcısı olabileceği fikri gelmişti. Yine.
“Nereye dedim?”
“Ben de sürpriz dedim.”
“İan! Cevap verir misin!” Sesim istediğimden daha yüksek sesli çıkmıştı. Kağıdaki güvenlikçiler bize bir bakış attıktan sonra işlerine geri döndüler.
“Özür dilerim bu kadar sinirleneceğini bilseydim söylerdim. Seni balık restonanına götürecektim. O kadar.” Şaşırmış bir ifadeyle beni süzüyordu.
“Asıl ben özür dilerim. Sinirlerim bozukda.”
***
Restoranın en ücra köşesine gitmeyi ikna ettim. Çok fazla ışık vardı ve bu gözlerimi rahatsız ediyordu. En iyi lenslerimi takmış olsam da yine de gözlerimin kırmızı olduğunu görmesinden korkuyordum.
“Diana? Sen ne alırsın?”
“Şey aslında ben pek aç değilim sadece şarap alayım. Kırmızı olsun.” Birsüre boyunca konuşmadan durduk. En sonunda elini çeneme koyup zorla ona bakmam için kafamı çevirdi. 5-6 saniye sonra yüzü şaşkın bir hal aldı..
“Gözlerin.....”