****** ve Hayvan Sevgisi (09/11/2007)
Mustafa Kemal'in 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde savaşırken ‘‘Alp’’ adında bir köpeğinin olduğu ve bu köpeğin onun yatak odasının kapısında beklediği ve ******'ün izni olmadan hiç kimseyi içeri bırakmadığı anlatılır...’’
‘‘...Ulusal kurtuluş savaşımız sırasında ele geçirilen Yunan komutanlarından birisinin köpeği olan ‘‘Alber’’ adında bir köpeği daha vardır. Beyaz-sarı renklerde bir av köpeği olan Alber'i çok seven ******, onun ölümünden derin üzüntü duymuştur...’’
‘‘...Ancak Mustafa Kemal'in yaşamında en önemli hayvan, hiç şüphesiz ‘‘Foks’’ adındaki köpeğidir. Seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi adındaki birisinden 50 lira gibi abartılı ve yüksek fiyata satın aldığı Foks, aslında bir sokak köpeğidir. Foks, ******'ün en sevdiği hayvan olarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde her zaman el üzerinde tutulmuş, ona her zaman büyük özen gösterilmiştir. ****** nerede, o orada. ******'ün yatak odasında, karyolasının ayakucunda kendisi için özel olarak diktirilen bir minderde yaşarmış. En önemli görüşmelerinde bile hep onun yanında olurmuş. ******'ün Foks'a düşkünlüğünü bilen bazı kimseler, sofrada çok zaman onun bahsini açarlar, sadakatinden, büyüklüğünden dem vurup neslini üreterek memlekete yaymayı teklif ederlerdi. Dalkavukluğuyla dikkati çekenler, Foks'un asil kandan geldiğini söyleyecek kadar ileri gidip 'Köpek değil, adeta insan. İnsandan da akıllı' derlerdi..."
‘‘....******, Foks'un ne yiyip ne içtiğinden, ne zaman çiftleşeceğine kadar hemen her şeyiyle yakından ilgilenirdi. Ama gün gelir, Foks'la yolları ayrılır. Köşke ikinci bir köpek gelmesini kıskanan Foks, bir gün kendisini kaldırmak isteyen ******'ün elini ısırır. Ancak (yaşamı boyunca hayvanların öldürülmesine karşı çıkan, başıboş kedi ve köpeklerin Hayvanseverler Derneği aracılığıyla sahip edinmelerini sağlayan) Gazi, Foks'un davranışına hiç sinirlenmemiş, eli pansuman edilirken şöyle demiştir:
- Fenalık yapmak için ısırmadı...’’
yıllar sonra sessizce melek olur bu köpek...
Foks'un ölümü ******'ü adeta yıkar. Günlerce yüzü gülmez olur. Artık Foks'un konusu her açıldığında, gözleri acıyla dolar...’’
‘‘...Bu arada ****** Orman Çiftliği'nin veterinerleri, Foks'un ölüsünü gömmezler. Herhalde ******'ün köpeği olduğu için, derisini yüzüp içini doldurarak bir vitrine yerleştirirler. Amaçları ******'e bir sürpriz yapmaktır...’’
‘‘...Bir gün ******'ün yolu çiftliğe düşer. İçeri girip Foks'un doldurulmuş bedeni ve donuk gözleriyle karşılaşınca donakalır. Gazi, gördüğü manzara karşısında çok ıstırap çekmiştir. Bir ara öfkelenir gibi olur, ama veterinerlerin şaşkın bakışları arasında çiftliği derhal terk eder... Foks'un doldurulmuş cansız bedeni, ertesi gün hemen kaldırılır. Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda muhafaza edilen Foks, Anıtkabir'de Genel Kurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 26 Ağustos 2002'de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından açılan ****** ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nde sergilenir. Hâlâ orada...’’
'Ata'nın hayatında,ona can yoldaşlığı eden pek çok hayvan dostu olmuştur.......................'
Kaynaklar :
Dr. Altan Armutak / Performans
Bekir Coşkun / Hürriyet
Mustafa Kemal'in 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde savaşırken ‘‘Alp’’ adında bir köpeğinin olduğu ve bu köpeğin onun yatak odasının kapısında beklediği ve ******'ün izni olmadan hiç kimseyi içeri bırakmadığı anlatılır...’’
‘‘...Ulusal kurtuluş savaşımız sırasında ele geçirilen Yunan komutanlarından birisinin köpeği olan ‘‘Alber’’ adında bir köpeği daha vardır. Beyaz-sarı renklerde bir av köpeği olan Alber'i çok seven ******, onun ölümünden derin üzüntü duymuştur...’’
‘‘...Ancak Mustafa Kemal'in yaşamında en önemli hayvan, hiç şüphesiz ‘‘Foks’’ adındaki köpeğidir. Seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi adındaki birisinden 50 lira gibi abartılı ve yüksek fiyata satın aldığı Foks, aslında bir sokak köpeğidir. Foks, ******'ün en sevdiği hayvan olarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde her zaman el üzerinde tutulmuş, ona her zaman büyük özen gösterilmiştir. ****** nerede, o orada. ******'ün yatak odasında, karyolasının ayakucunda kendisi için özel olarak diktirilen bir minderde yaşarmış. En önemli görüşmelerinde bile hep onun yanında olurmuş. ******'ün Foks'a düşkünlüğünü bilen bazı kimseler, sofrada çok zaman onun bahsini açarlar, sadakatinden, büyüklüğünden dem vurup neslini üreterek memlekete yaymayı teklif ederlerdi. Dalkavukluğuyla dikkati çekenler, Foks'un asil kandan geldiğini söyleyecek kadar ileri gidip 'Köpek değil, adeta insan. İnsandan da akıllı' derlerdi..."
‘‘....******, Foks'un ne yiyip ne içtiğinden, ne zaman çiftleşeceğine kadar hemen her şeyiyle yakından ilgilenirdi. Ama gün gelir, Foks'la yolları ayrılır. Köşke ikinci bir köpek gelmesini kıskanan Foks, bir gün kendisini kaldırmak isteyen ******'ün elini ısırır. Ancak (yaşamı boyunca hayvanların öldürülmesine karşı çıkan, başıboş kedi ve köpeklerin Hayvanseverler Derneği aracılığıyla sahip edinmelerini sağlayan) Gazi, Foks'un davranışına hiç sinirlenmemiş, eli pansuman edilirken şöyle demiştir:
- Fenalık yapmak için ısırmadı...’’
yıllar sonra sessizce melek olur bu köpek...
Foks'un ölümü ******'ü adeta yıkar. Günlerce yüzü gülmez olur. Artık Foks'un konusu her açıldığında, gözleri acıyla dolar...’’
‘‘...Bu arada ****** Orman Çiftliği'nin veterinerleri, Foks'un ölüsünü gömmezler. Herhalde ******'ün köpeği olduğu için, derisini yüzüp içini doldurarak bir vitrine yerleştirirler. Amaçları ******'e bir sürpriz yapmaktır...’’
‘‘...Bir gün ******'ün yolu çiftliğe düşer. İçeri girip Foks'un doldurulmuş bedeni ve donuk gözleriyle karşılaşınca donakalır. Gazi, gördüğü manzara karşısında çok ıstırap çekmiştir. Bir ara öfkelenir gibi olur, ama veterinerlerin şaşkın bakışları arasında çiftliği derhal terk eder... Foks'un doldurulmuş cansız bedeni, ertesi gün hemen kaldırılır. Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda muhafaza edilen Foks, Anıtkabir'de Genel Kurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 26 Ağustos 2002'de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından açılan ****** ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nde sergilenir. Hâlâ orada...’’
'Ata'nın hayatında,ona can yoldaşlığı eden pek çok hayvan dostu olmuştur.......................'
Kaynaklar :
Dr. Altan Armutak / Performans
Bekir Coşkun / Hürriyet