Gece Evi Serisi

Türkiye 'deki en güncel Gece Evi forum sitesine hoş geldiniz!

Sitemizdeki anketleri oylamak ve başlıklara cevap yazabilmeniz için üye olmanız gerekmektedir.

Eğer üyeliğinizi aktif edemiyorsanız Perşembe-Cuma günlerini bekleyin. Her Perşembe ya da Cuma günleri aktif edilmemiş üyelikler yönetim tarafından aktif edilecektir.

Sitemizde iyi vakit geçirmeniz dileğiyle...

Forum Admini: Erdem Fierce

Join the forum, it's quick and easy

Gece Evi Serisi

Türkiye 'deki en güncel Gece Evi forum sitesine hoş geldiniz!

Sitemizdeki anketleri oylamak ve başlıklara cevap yazabilmeniz için üye olmanız gerekmektedir.

Eğer üyeliğinizi aktif edemiyorsanız Perşembe-Cuma günlerini bekleyin. Her Perşembe ya da Cuma günleri aktif edilmemiş üyelikler yönetim tarafından aktif edilecektir.

Sitemizde iyi vakit geçirmeniz dileğiyle...

Forum Admini: Erdem Fierce

Gece Evi Serisi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Gece Evi Serisi

Gece Evi Serisi Türkiye Fan Sitesi , Türkiye 'nin Gece Evi


4 posters

    Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi...

    Redbird Stark
    Redbird Stark
    Betrayed
    Betrayed


    Mesaj Sayısı : 219
    Kayıt tarihi : 08/01/10
    Yaş : 30

    Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi... Empty Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi...

    Mesaj tarafından Redbird Stark Paz Ocak 10, 2010 2:09 pm

    Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi...
    Tüm dünya çapında inanılmaz bir akımla karşı karşıyayız. Vampir akımı… Amerika’daki kitap evleri neredeyse standlarının yarısını vampir edebiyatına ayırıyorlar. Türkiye’de de bunun yansımalarını görüyoruz elbette. Peki siz bu akım hakkında ne düşünüyorsunuz? Vampir edebiyatı sizin için ne ifade ediyor?
    Açıkçası Gece Evi’yle tanışana kadar vampir akımıyla çok mesafeli bir ilişkimiz vardı. Hatta diğer serileri ismen bilmeme rağmen, hiçbirini okumamıştım. Ve hâlâ da okumuş değilim. TV’deki dizi örnekleri için de aynı şeyi söyleyebilirim. Vampirlerle dostluğum Zoey ve arkadaşları sayesinde başladı. Bana göre bunun en önemli nedeni, vampir romanlarının önemli kahramanlarının genelde hedef okuyucu kitlesinin kendini özdeşleştirebileceği yaşlarda olmaları. Bu kahramanlar insani özelliklerinin yanısıra doğa üstü güçlere de sahipler.
    Aşk, macera, iyiyle kötünün savaşı…

    Peki sizce Vampir Akımı uzun süre kendisini belli eder mi? Yoksa bunu gelip geçici bir akım olarak mı görüyorsunuz?
    Dürüst olmalıyım ki Pegasus Yayınevi benden bu serinin çevirisini yapmamı istediğinde, olayın boyutunun çok farkında olmadığım için, geç atılmış bir adım olarak düşünmüştüm. Meğer vampirlere olan ilgiyi küçümsemişim. Yine de günümüz dünyasında her akım gibi bu akımın da bir noktada cazibesini yitireceğini düşünüyorum. Çünkü her şey kolayca tükeniyor. Ama bunun için henüz çok erken. Üstelik bu seriler görsel öğelerle de destekleniyor ve bu, işin cazibesini arttırıyor ve daha uzun ömürlü kılıyor.

    İnternette geniş çaplı bir araştırma yapınca görüyoruz ki çok fazla vampir serisi oluşmuş durumda. Peki Pegasus’un özellikle Gece Evi Serisi’ni seçmesinin sebebi ne olabilir sizce?
    Pegasus’un genel anlamda kitap seçimi konusunda çok bilinçli davrandığını gözlemliyorum. Yurt dışındaki yayınevlerini ve yazarları sıkı sıkıya takip ettiklerini, bu işe ciddi mesai harcadıklarını da çok iyi biliyorum. Seriyle ilgili ilk konuştuğumuzda yazarın üslübunu beğendiklerini, konu ve karakterleri çekici dulduklarını anlatmışlardı. Zoey’nin sevilen bir kahraman olmasının zor olmayacağını düşünüyorlardı. Tabii bir de bu serinin çok sayıda fanatiğinin olması ve bu fanatiklerin Gece Evi Serisi’ni Alacakaranlık ve diğer tüm vampir serilerinden çok daha keyifli ve başarılı bulduğunu görmeleri de kararlarında etkili olmuştu. Dediğim gibi Pegasus bu konuda çok sıkı çalışıyor. Zaten seriyi birçok yayıncı içinden sıyrılıp aldılar.

    Seri Türkiye’de oldukça popüler. Vampir Edebiyatı’yla ilgilenen çoğu kişi seriye bağlanmış durumda. Siz bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?
    Dil çok akıcı ve eğlenceli. Karakterler çok sempatikler ve vampir adayı olmalarına rağmen, zaaflarından tam anlamıyla arınmış değiller. Zoey, sıradan bir genç kızın kaygılarını, gel gitlerini ve heveslerini yaşarken, doğa üstü güçlere de sahip ve büyük işler başarıyor. Hepimiz bir parça onun gibi olabilmek istemez miydik? Üstelik yalnız da değil. Hikayeyi daha cazip kılan dostları, düşmanları ve aşkları var.

    Serinin ilginç bir dünyası var. Birkaç istisnai seri dışında genelde vampirler varlıklarını insanlardan saklarken Gece Evi serisinde vampirler açıkça biliniyorlar. Hatta oyuncuların, şarkıcıların ve yazarların çoğu da vampir. Yani gerçekte böyle bir dünya oldukça ilginç olabilirdi… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
    Çok güzel bir saptama. Bu seri vampirleri çok seçkin bir tür gibi sunuyor; korkunç değiller, fiziksel olarak çok güzel, çok yetenekli ve zeki bir tür. İsmi geçen ünlülerin bu konuda ne düşündüklerini çok merak ediyorum doğrusu. Yazarların bir bildiği olabilir mi acaba? Belki de gerçekten böyle bir dünya var ve biz sıradan faniler farkında değiliz.

    Bildiğiniz üzere serinin oldukça kapsamlı bir official sitesi var. Bu sitede de serinin karakterlerine ait bazı resim ve videolar var. Siteye ve bu görsellere hiç göz attınız mı?
    Tabii ki attım, atmaz olur muyum?

    Peki sitede karakterlerle yapılan eşleşmeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce resimlerdeki ve videolardaki kişiler serideki karakterler için uygun mu? Hoşunuza gitmeyen yada bu kesinlikle olmuş dediğiniz biri var mı?
    Bence bazıları çok uygun, bazıları değil. Aslına bakarsanız beni en çok hayal kırıklığına uğratan Zoey’nin kendisi oldu. Daha şirin ve sıcak bir kız bekliyordum. Kızılderili kökenini biraz daha belirgin biçimde yansıtan bir kız. Sitedeki kız yaşça çok daha büyük duruyor. Heath, İkizler ve Damien çok uygun düşmüşler.

    Genelde çevirmenlerin çoğunun, çevirdikleri kitapta kendilerine bir favori karakter seçtiklerini duymuştum. Sizin seride bir favori karakteriniz var mı?
    Aslında hepsini seviyorum diyebilirim. Ama en çok Zoey’i ve Damien’i seviyorum.

    Neden Zoey ve Damien?
    Zoey’i kendi hatalarıyla yüzleşebilen ve kendisiyle konuşabilen bir kız olduğu için seviyorum. Dediğim gibi, vampir olması dışında aramızda kolayca var olabilecek bir kız. Damien ise dolu dolu ve akılcı bir karakter. Tabii bir de İkizler var, çok eğlenceliler.

    Seriyi çevirirken sizi kızdıran anlar oldu mu? Yani mesela Sevin Okyay’ın, Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nı çevirirken, Harry’nin kitaptaki tavırlarından dolayı çok sinirlendiğini ve Harry’yi dövme hissiyatıyla dolduğunu okumuştum. Gece Evi serisi çevirisi sırasında sizi kızdıran, sinirlendiren karakterler yada olaylar oldu mu?
    Bazen Zoey’nin şıpsevdiliğine ve kolayca aşık olmasına kızıyorum doğrusu ama henüz onu dövme isteği duymadım.

    Peki seride en çok sevdiğiniz kitap hangisi?
    Aslında her kitap bir öncekini aşıyor. Bir ayırım yapmak zor.

    Çevirirken, “Ben olsaydım burayı böyle değil de şöyle yazardım.” dediğiniz bir kısım var mı?
    Hayır. Yazarların üslubunu çok samimi ve hoş buluyorum.

    Serinin dördüncü kitabı olan Vahşi’nin Eylül ayında çıktığını biliyoruz. Peki tam olarak çıkış tarihi belli mi?
    Bildiğim kadarıyla tarih tam belli değil ama 10-20 Eylül arası bir tarih olacağı kesin.

    Pegasus yayınlarının daha çok siyasal kitapları bastıklarını biliyoruz. Gece Evi serisini basmakla büyük bir değişiklik yaptı. Peki, Gece Evi serisinin benzeri bir vampir serisini daha Türkiye’ye kazandırma gibi bir planları var mı?
    Aslında Pegasus Yayınları kurulduğundan beri birçok alanda yayın yapmıştı ama yayınevlerinin piyasada romanlarını sevdirmesi çabuk olmadığı için bu yönü daha geç fark edildi. Gece Evi Serisi’de bu süreçte çok önemli bir yere sahip. Diğer vampir serilerine gelince, Karen Chance, Sherrilyn Kenyon, Kresley Cole gibi dünya çapında oldukça popüler yazarların eserlerini de yayınlayacaklarını biliyorum. Ayrıca başka sürprizlerde olacak.

    Gece Evi dışında çevirdiğiniz kitaplardan Açlık Oyunları’nı da okudum ve onun da ülkemizde geniş bir kitlesi oluştu. 1 Eylül’de Amerika’da çıkacak olan 2. kitabı yani Cathing Fire’ı bende dahil bir çok kişi sabırsızlıkla bekliyor. Bu kadar sevilmesinin sebeplerinden biri de hiç kuşkusuz çevirisinin muntazamlığı. Bu noktada da elbette devreye siz giriyorsunuz. Çevirmen olmaya nasıl karar verdiniz?
    Öncelikle iltifatınız için çok teşekkür ederim. Açlık Oyunları’nı ben de çok sevdim. Müthiş bir fikirden ve gelecekte yaşanması çok da imkansız olmayan bir fikirden yola çıkılarak yazılmış. Yazarın dilinin akıcılığı, çeviriyi de kolaylaştırıyor. Ateşi Yakalamak (Catching Fire) da bomba gibi geliyor. Aslına bakarsanız, Gece Evi’ni ve Zoey’i sevenlerin, Açlık Oyunları’nı ve Katniss’i de çok seveceklerinden eminim, mutlaka okumalılar. Çevirmen olmaya nasıl karar verdiğime gelince, oldum olası edebiyatı çok sevmişimdir. Yabancı dillere merakım ve ilgim de her zaman büyük oldu. Eğitim hayatım boyunca bu konuda hep çok yüreklendirilmişimdir. Biraz hobi gibi başladığım çevirmenlik şimdi benim için tam zamanlı, çok ciddi ve bir o kadar da keyifli bir işe dönüştü.

    Bize başarılı çevirmenliğin gerektirdiklerinden bahsedebilir misiniz?
    Çeviri yapabilmek için her iki dile de çok iyi hakim olmak gerek. Bu da çok kitap okumakla mümkün olabiliyor. Ve tabii işin bir de yetenek boyutu var. Tabii ki her yeni kitap insana yeni bir şeyler öğretiyor. Hatalarım mutlaka oluyordur ama kendimi aşmak için çok çaba sarfediyorum. Ve tabii işimi çok ciddiye alıyor ve keyifle yapıyorum.

    Çeviri yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Özel bir çalışma sisteminiz var mı?
    Çeviri yaparken, öncelikle kitabın okuyucu kitlesini gözümde canlandırmaya, empati kurmaya çalışıyorum. Çevirdiğim bölümleri tekrar tekrar okuyup değiştiriyor, törpülüyorum. Okuyucunun keyif verici bir yolculuğa çıkabilmesi için çaba sarfediyorum. Gece Evi Serisi’nde bolca marka adı geçiyor mesela. Bunları olduğu gibi Türkçe’leştirmek anlam bozukluğuna yol açabilirdi. Bu yüzden okuyucuların hikayenin içine iyice girebilmesi için o markaları dip notlarla açıklamayı tercih ettim, umarım okuyanların da hoşuna gidiyordur.

    Çevirdiğiniz kitap konu ve içerik olarak sizi tatmin etmezse bu çevirinizi de etkiler mi?
    Elbette. Bence bir çevirinin başarılı olmasının olmazsa olmazlarından biri, çevirmenin yazarı ve üslubunu benimseyebilmesi, hikayeyi ve karakterleri sahiplenebilmesi. Bazen çok kötü çeviriler de görüyoruz. O çevirmenlerin kitabı sevemediklerini düşünüyorum. Belki garip gelecek ama ben her kitabın sonunda, sevdiğim bir dosttan ayrılır gibi etkileniyorum. Neyse ki seriler sayesinde onlardan çok ayrı kalmıyorum. Şaka bir yana, ben bu konuda çok şanslıyım, çünkü Pegasus’la çok güzel bir iletişimimiz var. Bir kitap üzerinde anlaşmadan önce, içerikle ilgili konuşuyoruz, ilgilenip ilgilenmeyeceğimi soruyorlar. Dediğim gibi şanslıyım; Pegasus çok güzel kitaplar seçiyor. Ve bugüne kadar hep çok ustaca seçilmiş, kaliteli kitaplar çevirdim. Bundan sonra da öyle olacağından eminim.

    Gece Evi’ni çevirirken özellikle kendi cümlelerinizi kurduğunuz, değişiklik yaptığınız kısımlar oldu mu, yoksa birebir çevirmeyi mi tercih ettiniz?
    Genelde birebir diyebilirim. Çünkü sonuçta yazarlara saygım sonsuz! Ama tabi bazen Türkçe’de yavan kaçacak ya da İngilizce’dekiyle aynı etkiyi yaratmayacak ifadeler olabiliyor. Onları biraz şekillendirdiğim oluyor. Çeviri bir anlamda kitabı yeniden yazmak demek.

    Ne tarz kitaplar okuyorsunuz? Fantastik edebiyat ile ilgileniyor musunuz?
    Aslında ben en çok Türk yazarların eserlerini okuyorum. Bir de gerilim romanlarını ve ilginç hayat ve aile hikayelerini severim. Fantastik edebiyata biraz uzak kalıyordum ama işim dolayısıyla sıkı fıkı olmaya başladık.

    Tüm bu vampir edebiyatı içinde Gece Evi Serisi dışında okuyup da beğendiğiniz başka bir vampir kitabı var mı?
    Dediğim gibi, diğer vampir kitaplarını okumadım.

    Kitapları çeviri olarak mı yoksa orjinal dillerinde mi okumayı tercih ediyorsunuz?
    Bildiğim bir dilse, orijinal dili tercih ederim. Gerçi galiba ben de bir tür meslek hastalığı oluştu. Orijinal kitapları okurken, kendimi sık sık “Bunu nasıl çevirirdim?”, çeviri kitapları okurken de “Ben bu cümleyi nasıl kurardım acaba?” diye sorgularken yakalıyorum.

    Hayatınız boyunca, keşke bu kitabı çevirecek kişi ben olsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
    Çocukken ben de en çok yer eden kitaplardan biri Louisa May Alccott’un “Küçük Kadınlar”ıydı, o zaman çeviriyi düşünmesem de o kitabı yazmış olmak istemiştim. Son yıllarda okuduğum kitaplar arasında Jean-Christophe Grangé’nin Kızıl Nehirler’ini çevirmeyi isterdim mesela.


    Kaynak:Vampir Akımı

    Gece Evi serisinin çevirmeni Sevinç Tezcan Yanar'ın seri ile ilgili düşüncelerini bilmek istersiniz diye ekledim konuyu doğru yere açmışımdır umarım...
    Erdem Fierce
    Erdem Fierce
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1484
    Kayıt tarihi : 22/12/09
    Yaş : 30

    Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi... Empty Geri: Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi...

    Mesaj tarafından Erdem Fierce Perş. Ocak 14, 2010 10:54 pm

    Başlık taşınmıştır.
    ilayda_fallen
    ilayda_fallen
    Hunted
    Hunted


    Mesaj Sayısı : 2522
    Kayıt tarihi : 24/12/09
    Yaş : 29

    Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi... Empty Geri: Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi...

    Mesaj tarafından ilayda_fallen Perş. Ocak 21, 2010 4:00 pm

    paylaşım için teşkkürler Very Happy zaten kitabı ilk açtığımda kadının adını göryorum Very Happy
    avatar
    AhMeT&SeLiM-night
    Süper Moderatör
    Süper Moderatör


    Mesaj Sayısı : 13446
    Kayıt tarihi : 24/12/09
    Yaş : 68

    Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi... Empty Geri: Sevinç Tezcan Yanar ile Gece Evi Serisi Üzerine Söyleşi...

    Mesaj tarafından AhMeT&SeLiM-night Salı Ocak 26, 2010 7:06 pm

    Bu röportaj HouSeOfNighT-NaLa adlı üye tarafından daha önce paylaşıldığı için yakın zamanda silinicektir.Şu an kilitliyorum

      Forum Saati Perş. Mayıs 02, 2024 11:35 am