Vicky
Monica
Paul
Monica'yı ilk gördüğümde 15 yaşımdaydım. Annem bir ip cambazı babamsa bir pislikti. Annemi hamile bırakıp ortadan kaybolmuş. Annem de doğumda ölmüştü. Babasının -yani dedem Michael'ın - sirkinde büyümüştüm. Okula da asla gitmemiş , ihtiyacım olan her şeyi Julian'dan öğrenmiştim. O yaşlı aslan terbiyecisi cidden çok canayakın ve akıllıydı. Ve palyaçoluğun gereği olarak komik olmayı da bana Sebastian öğretmişti. Bu sirk benim ailem , sahip olduğum ve sahip olmayı istediğim her şeydi...
Ta ki o güne kadar...
Bir Temmuz sabahı...
Hava iç açıcı ve neşe vericiydi. Şehirde az da olsa kuşlar ötüşüyordu. Gençler ise tatillerinin zevkini çıkarmakta ve şehri talan etmekteydi. Tabi ben , o gençlerden değildim.
Paul esnerken , ben de boş boş oturuyordum.
"Haydi ama Vicky , neşelen biraz." dedi gülerek.
Hafifçe gülümsedim ama yine de canım sıkkındı.
"Neyin var ?" diye sordu esneme hareketlerini bırakıp yanıma -tribünlere- gelirken.
"Bilmiyorum. Ben... sadece... ne bileyim... biraz sıkıldım o kadar."
Yanıma oturdu.
" V , V , V..." diye nutuk çekmeye başladı ki onu durdurdum.
"Fransızca mı öğreniyorsun ? 'Oui' falan ? " diye sordum.
" Ha- ha... Bugün çok espritüel gördüm seni..." dedi gözlerini devirerek.
"O benim...'Komik kız' , 'Muhteşem Victoria' , ya da şöyle diyebilirsin : 'Ucubeler Efendisi'... " dedim yüzümü ekşiterek.
"Vick , sen bir ucube değilsin." dedi düz ve kesin bir tavırla.
"Şu anda kendim için ucubeden daha iyi bir tanım bulamıyorum ne yazık ki ! Haydi ama Paul , ben bir palyaçoyum ! "
"Ne yani ?! Bir palyaço olmayı sevdiğini sanıyordum. Hem , ben de bir trapezciyim. "
"İkisi çok farklı şeyler..."
"Hayır , değil ! "
"Evet , öyle ! "
"Hayır , değil ! "
"Evet , öyle ! "
"Hayır , değil... Ve bu arada bilmem farkında mısın , bu tartışmanın varacağı bir nokta yok..."
"Kayıtlara geçsin , ilk sen pes ettin." dedim gülerek. "Hem inatlaşmak hoşuma gidiyor." diye ekledim.
"Gel , trapezcilerin karavanında TV izleyelim." dedi konuyu değiştirerek.
Hemen konuya atladım.
"Salak bir korku filmi DVD'n var mı ? Psikopat palyaçolar falan... hoş olur. "
"Palyaçolu filmlerim bitti , ama istersen senin psikopat katil , benim de masum ve seksi kurbanın olduğum bir korku filmi çekip Hollywood'a yollayabiliriz. "
"İyi fikir , böylece bütün dünya ne kadar kendini beğenmiş olduğunu öğrenir." dedim kıkırdayarak.
Sırıttı ve karavana kadar bir şey söylemedi. Basamağı atlayıp anahtarla kapıyı açtı.
"Bayanlar önden. " dedi Thomas'ın İtalyan aksanını taklit ederek. Güldüm. Thomas'ı -sirkin şimdiki sahibi , tam bir reklamcı ruhuna sahip , çok sempatik ve neşelidir. - bebekliğimden beri tanırdım. Tabi o zaman sirk rahmetli babasının - Michael'ın - idi (Evet , Thom benim amcam... ) ve Thom Amca da o zamanlar benim yaşlarımdaydı.
Paul elini uzattı. Ondan destek alıp ben de basamağa tırmandım ve içeri girdim.