tarafından bescheuertt Ptsi Ara. 13, 2010 8:49 pm
K.bakmayınn .s.s hem zor buldum flash disc'i hemde
ablam pc ye şifre koyduğu için giremedimm .s
işte yeni bölüm (:
2.Bölüm Part 3
''Asıl sen bana bak züppe sürtük, az önce 1.sınıflardaki gibi sınıfa dalıp 'Ben biriyle çıkıyorum.' diyen ben değildim. Pardon bağıran. Ve ayrıca ben satanist değil gothic'im ve senin gibi bir orospu olmaktansa satanist olmayı tercih ederim. Şimdi o kıvrak kıçını alda defol'' dedim. Çok kızmıştım, bu kız kendini ne sanıyordu. Bir şey söylemek için ağzını açdı fakat bir şey diyemeden kapattı ve arkasını dönüp gitti. Sıraya oturup sakinleşmeye çalıştım. ''Vay be o son söz neydi öyle 'Kıvrak kıçını alda defol''' diye tekrarladı sırıtarak Mert. ''Kimse bana satanist diyemez hele de kendini bir şey sanan züppe kızlar'' dedim. Mert bana sırıtarak bıkıyordu gülüşü adeta içimi sarmıştı. Bir anda nerden çıkmıştı bu çocuk, altın yumurtadan çıkar gibi. Fakat iyikide çıkmıştı, bundan sonra hayatımın eskisi olmıycağını hissediyordum, ama nedenini bende bilmiyordum. İçimde bir kıpırdanma oldu, sanki uçarmış gibi hissetmiştim kendimi, nefesim kesilmişti, başımı eyip baktım sıra hafif bir alçaklıkla uçuyordu. Ne! Uçuyormuydu? Gözlerimi ovuşturup tekrar baktım artık uçmuyordu, kafayı yemeye başlamıştım halisülasyonlar görüyordum. Mert bana tek kaşını kaldırmış bakıyordu ''Ne oldu?'' dedi, endişeli gözüküyordu. ''Yok...Yok bişey.'' dedim. Sanki az önce değilde yıllar önce tanışmıştım, ne ilginçti. Bakışı, gülüşü her şeyi içimi ısıtıyor, bedenimi sarıyordu. Elimi ellerini arasına alıp gülümseyerek bana baktı. Başımı eğip ellerinin arasındaki elime baktım, ateş basmıştı bütün vücudumu. Kafamı kaldırıp ona gülümsedim sonra elimi çekmayi denedim fakat elimi sıktı ve bırakmadı. Her şeyi anlardımda bu da neyin nesiydi, birden elimi tutması falan. gayet ciddi bir şekilde ''Elimi alabilrimiyim?'' dedim. Onunda suratı ciddileşti 'Hayır' der gibi başını iki yana salladı. Elimi çekiştirdim fakat nafile, bırakmıyordu. Sonra birden tuğaf bir duygu hissettim. Gözlerim kendi kendine kapanmıştı. Sınıfın kapısının hızla kapandığını duydum. Tuğaf bir şey hissetmiştim. Kendimi çok güçlü hissediyordum. Havada uçtuğuma iddeasına bile girebilridim. Çok güzel bir duyguydu. Kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar güçlü hissediyordum. Fakat öyle bir güç değildi, çok farklıydı. Gözümde bir görüntü belirdi. Hayatım bir hız şeridi gibi gözlerimin önünden akıp geçiyordu. Ne acıklı bir hayat hikayesiydi ama. Yoksa ölüyormuydum. Gözlerimi açmak istedim fakat açamadım. Bir güç gözlerimi kapalı tutuyordu. Zaman hızla akıp geçti ve şimdiki zamana gedi. Evet şimdi ölücektim kesindi, bunu hissedebiliyordum. Daha sonra zaman ileriye sarmaya başladı. İlginç bir şehirin tam ortasındaydım ve yürüyordum. Omzumda tuğaf bir dövme vardı. Sonra bir göüntü belirdi sırtımda simiyah kanatlar vardı. Tıpkı rüyamdaki gibiydi. Görüntü bittiğinde gözlerimi açtım. Son hatırladığım şey havada Mertin elini tutarken uçtuğumdu.
3.Yetenek
Gözlerimi açtığımda yatağımda yatıyordum. Baş ucumdaki abajur kısık bir şekilde açıktı. Başım çok ağrıyordu. Tuhaf bir şeyler hissediyordum. Sanki kafamın içinde bir şeyler eksikti. En son hatırladığım şey Mert'in benim elimi tuttuğu ve sonra benim geri çektiğimdi, fakat sanki sonu yanlıştı ve bu kadar değildi, bir şeyler eksikti. Bunun üstünde duracaktım fakat daha sonra çünkü şimdi bir şeyler düşünemeyecek kadar çok canım yanıyordu. Kapı açıldı ve içeri annem girdi. Yatağımın başına oturdu ''İyi misin tatlım?'' diye sordu. Elimi başıma koyarak ''Ne oldu bana?'' diye sordum. Annemin yüzü gerilmişti''Önemli bir şey değil tatlım stresten birden bayılmışsın, yanında oturan çocuk, adı neydii... Mert, o getirdi. Öğretmenlerinede haber verdi.'' dedi. Mertin adını duyunca için yine tuğaf olmuştu. Neler oluyordu bana böyle anlamıyordum. ''Neyse ben gidiyimde sen uyu'' dedi ve odadan çıktı. Tekrar kapı çalındı ve evin hizmetçisi geldi elinde ilaç ve su vardı. Sanırım ağrı kesici getirmişti.''Geçmiş olsun'' dedi. ''Teşekkür ederim'' dedikten sonra hiç tereddüt etmeden ilacı alıp içtim. Hizmetçi odadan çıktı. Bende yorganı boğazıma kadar çekip gözlerimi yumdum. Aklıma Mert gelmişti, onu görünce neden içim tuğaf oluyordu? Yoksa aşıkmı oluyordum. Ama bu saçma çünkü ben aşka inanmamki....
Yataktan kalktım, pencereye gidip dışarı baktım hava karanlıktı fakat heran güneş doğucağını hissediyordum. Evet ilginç ama öyle ve kesin olduğundan eminim. Banyoya gidip üstümü çıkardım, duşalıp rahatlamam gerekiyordu. Sıcak suyu açtım ve havluları çıkınca alabileceğim bir yere koyup küvete girdim. Su başımdan aşşağı akıyordu. Birden bir şey hissettim, sanki tek değildim. Yanımda tam arkamda biri vardı. Bana gövdesini yaslayıp kolarıyla belimi sardığını hissedebiliyordum. Fakat ne belimde bir el nede arkamda biri vardı. Sonra burnuma bir koku geldi, Mertin üstüne sıktığı parfümün kokusu (yada kendi kokusu)idi. ''Kim var orada?''diye sordum nefes nefese. korkmuştum, adranalin büyük bir tutkuyla bütün vücuduma yayılmıştı. Ses gelmeyince korkum geçmişti fakat yanımda birinin olduğu hissi geçmemişti. Yapmayın bu çok saçma, bir ruhun yanımda dolaşıcak hali yoktu herhalde. Havluya sarılıp çıktım. Havluyu sıkarak yatağa oturdum. Hala aynı şeyi hissediyordum, sanki biri yanımdaydı ve hemen baş ucumda oturuyordu. Kalkıp üstümü giydim. Yemek yemek için aşşağıya indim, ekmeğin arasına çikolata sürüp çabucak yedikten sonra çantamı alıp çıktım. Sınıfa girdiğimde Mert sırada oturmuş etrafına kızlar toplanmıştı (Yağmurda dahildi) fakat o hiç birini aldırmadan bana bakıp gülümsedi. Sıraya geçip çantamı koydum hiç tepki vermeden kitapları çıkarttım. Bu dersler beni bayıyordu (Helede matematik) Bana bakıp gülümseyerek ''İymisin?'' diye sordu. Kibarlık olsun diye ona bakmadan ''İyiyim teşekkürederim'' dedim. Ona bakmadım çünkü ona bakarsam gözümü ayramıycaktım. Etrafıma bakındım kızların yarısı benim sırama (Teknik olarak benim) doluşmuşlardı. Bu çocukta ne buluyorlardı. Kabul ediyordum evet çok yakışıklı (Ve inanmadığım halde sanırım aşık oluyordum) fakat yinede bu kafası güzelmiş gibi çocuğu rahatsız etmelerini gerektirmez. Kızlar artık benim sağıma soluma doluşmaya başlamışlardı ve artık sinirlenmiştim ağzıma geleni saydım ''Yeter piskopatmısınız siz, dağılsanıza, içiptemi geliyosunuz bu okula siz? Defolun hadi.'' diye bağırdım. Kızlar korkmuşa benziyorlardı hepsi tekerteker dağıldılar. Hepsi gidince bir rahatlama hissettim ve Mert'e bakmadan (Yine) önüme döndüm. ''İnsanların üstünde inanılmaz bir etki yaratıyorsun'' dedi Mert hiç beklemedğim bir anda. Ona döndüm konuşmak için ağzımı açmıştım ki daha önce fark etmedğim bir şey farketmiştim, ilk gördüğümde gözleri siyahtı ve içinde beyazlar vardı, fakat şimdi ise göz rengi gri idi. Yani abartmıyorum bariz gri idi. Şaşkınlık ve hayranlık içinde ''Se...Senin gözlerin gri'' dedim. Bana gülümseyerek ''Evet doğuştan öyle ilginç diğmi'' dedi. Gözlerini rengine hayran kalmıştım. Sonra birden kendime geldim ve takmaz tavrıma geri dönrek gözümü kaçırıp karşıya bakmaya başladım. Yan gözle ona bakınca suratının asıldığını gördüm. Sonra ona baktığımı anladı ve gülümseyerek ''Söylesene doğumgünnü ne zaman?'' diye sordu. Sonra doğum günümün bu gün olduğunu hatırladım, vay be bu gece saat 12.00 da 17 olucaktım. Ne kadar uzun süre dayanmışım hayata. ''Bu gün.'' dedim. ''Yeni hatırladın galiba?'' diye sordu sırıtarak. ''İnsanın hayatı bu kadar sıkıcı olunca doğum günün geliceği günü beklemiyorsun.'' ''17 ne basıcaksın diğ mi?'' ''Evet'' ''Madem hayatın bu kadar sıkcı bu gecelik hayatını renklendiriyim, benimle gel seni bir yere götürücem bayılacaksın.'' ''Nasıl bir yer? Bar falanmı?'' ''Orası süpriz, ama bar değil. İnan bana bayılacaksın''dedi. Başta biraz tereddüt ettim ama gözlerimin içine bakınca dayanamadım ''Olur. Saat kaçta?'' dedim.''Seni gelir 10.30 da alırım'' dedi. Şaşırmıştım yolu bile sormamıştı.''Yolu sormadın bile nasıl bulucaksın?'' dedim tek kaşımı kaldırarak. ''Zaten biliyorum sormama gerek yok'' dedi. Şok olmuştum nerden biliyordu ki. Okul kayıtlarına falanmı bakmıştı. ''Nerden?''diye sormuştum. ''Boş ver biliyorum işte'' dedi. Birden zil çalınca dersin bittiğini ve boş geçtiğini fark ettim. Kat nöbetcisi sınıfa girip ''Bu gün hiç bir öğretmen yok bir toplantıya katılmışlar eve gitmek isteyenler gidebilir'' diye bağırdı. Sonra Mert'in gözlerimin içine baktı, gülümseyerek göz kırptığını görünce deliye döndüm. Fakat Mert hiç bir şey yapmadan bana dönünce sevindim. ''Hadi gel benimle bir yer biliyorum çok güzel oraya gidelim. Bu seferki bar'' dedi çantasını toplayarak. Bende eşyalarımı çantama koyup sırtıma aldım. Sınıftan çıkmadan önce kenara çekilip bana yol açtı ''Teşekkürler'' dedim. 'Önemli değil' der gibi başını salladı, sonrada yanımdan yürümeye başladı. Dışarı çıkınca nerden geçtiğni anlamadığım tuğaf bir yerden geçti. Ara sokaklara gelince elimi tutup hızlı hızlı yürümeye başladı. Benide peşinden çekiştiriyordu. Bir yere gelince durdu. Tam karşıma bakıncı bar'ı gördüm. Secret Bar'dı. Yani en azdından tabelada öyle yazıyordu. İçeri girince dilim tutulmuştu. İçerisi tam bir gothic barıydı. Masaların rengi siyah, bar siyah, duvarlar siyahtı. Yerse kare kare döşenmiş mor,siyah idi. Mor, beyaz ve siyah ışıklar yanıp sönüyordu. Müzik olaraksa metal bir parça vardı. Yani anlıycağınız tam bir gothic barıydı. Karşı köşede bir merdiven vardı, yanındaki duvarda ise boydan boya bir ayna vardı. Aynanın dör bir yanına mor ışıklar koyulmuştu ve ayna mor gözüküyordu. Saçlarım dikkatimi çekmişti, aralarda bir mavi gözüküyor bir kayboluyordu ve çok güzel oluyordu, bu çok hoşuma gitmişti. Ben burayı daha önce nasıl farketmemiştim ki? Mert beni çekip bir masaya oturttu ''1 dakika burda otur hemen gelicem.'' dedi ve gitti. Sandalyeler ve masa yüksekti. Salon çok genişti insan görünce dili tutuluyordu resmen. Dans pisti sabah olmasına rağmen doluydu ve herkes dans ediyordu. (Hemen hemen herkes) Saçları kumral bir çocuk merdivenin kenarına oturmuş elinde bira ile bana bakıyordu. Fakat pek de tekin bir bakış değildi. Doğrusu o merdivenin üstünde ne var merak ediyordum fakat asıl merak ettiğim şey o çocuğun neden bana öyle tuğaf baktığıydı. Mert’i armaya başlamıştım ama bulamamıştım. İyice etrafa bakınınca barın orda olduğunu fark ettim. Arkası dönük olduğu için onu tanıyamamış olmalıydım. ''Selam'' dedi tanımadığım bir ses. Başımı çevirince tam yanımda bana tuhaf bakan çocuğun olduğunu gördüm. Doğrusu sormayı düşünüyordum bana neden öyle baktığını. ''Selam'' dedim hiç bir mimik hareketi yapmadan. ''Merhaba ben Yakut.'' ''Bende Gökçe, Gökçe Su'' ''Memnun oldum'' ''Bende'' ''Sen buralarda yenisin galiba.'' ''Yenisin derken'' ''Basbayağa işte bu yerde bu Evrende'' ''Nasıl yani?'' Hiç bir şey anlamamıştım. Çocuk tam konuşacakken Mert elindeki biraları masaya bırakıp ''Selam'' dedi. Sonra eylip Yakut’un kulağına bir şeyler fısıldadı. Yakut pot kırmış gibi suratıını buruşturdu. Mert biralardan biri bana uzattı. Ne tuğaf bir çocuktu ama. Bende ''Teşerkkürler'' dedim ve önüme döndüm. Evet daha önce böyle mekanlarda bulunmuştum, arada bir çocuklar gelir konuşmaya çalışırlar bende onları geri postalardım fakat bu defa farklıydı, 2 3 gün önce tanıştığım bir çocukla bir bardaydım. Yanıma onun arkadaşı olan ve hiç tanımadığım bir çocuk gelmişti. Ve Mertle bu akşam bir yere gidecektim (Daha önce bilmediğim bir yer). Doğrusu Yakut'un bana neden öyle baktığını çok merak etmiştim, çünkü sonuçta sapık olabilirdi. Mert'in sesiyle düşüncelerimden ayrılmıştım ''İyimisin?'' diye sordu endişeli bir ses tonuyla. ''Evet, iyiyim'' dedim yüzüne bakmadan. ''Eminmisin pekde iyi gözükmüyorsun.'' dedi Mert. Ardından Yakut ''Rengin bembeyaz olmuş'' dedi. Yakuta dönüp seni ilginlendirmez der gibi baktım. Ne demek istediğimi anlamıştı fakat aldırmamıştı. Ne var yani olamazmıydı. Birden başım dönmeye başlamıştı, evet kabul ediyorum ben iyi değildim. Herşey çok fena sarsılıyordu. Ne olduğunu anlayamadan etrafımı ilginç bir şey sardı ve parıltıyla havada bir melek gibi uçmaya başladım (Can çekişen bir melek)canım okadar çok yanıyordu ki vücudum uyuşmuştu hiç bir şey hissetmiyordum. Birden bütün herşey kayboldu.
Siyah bir yere düştüm. Heryer karalıktı. Birden simsiyah yer, ormana dönüştü. Altımda simsiyah bir yer varken, şimdi ise çimle vardı. Koşmaya başladım. Hızla koşuyordum fakat sadece ormandı.Var olan orman bir okyanusun içine düştü. Ben bir denizkızıydım, yani gerçekten balık gibi kuyruğum vardı ve nefes alabiliyordum. Yüzmeye başladım. Hızla yüzüyordum. Sonra tepede bir ışık gördüm ve hızla oraya yüzmeye başladım. Tam ışığa çıktığımda...
Gözlerimi açtığımda havada uçuyordum ve altımda yatak vardı fakat yatak uçmuyordu. Ben uçuyordum.
En son bescheuertt tarafından Salı Ara. 14, 2010 10:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi