Tiz bir çığlık duydum. Ses ormandan geliyordu. Kanatlarımı çıkarıp sesin kaynağını aramaya başladım. Aynı tiz çığlık, ardından da bir hırıltı duydum.
“Yapma!”
Bu bir kız çocuğunun sesiydi. Ormanın içindeki yuvarlak, açıklık alanın üzerinden baktım. Bir kız çocuğu, kızın hemen karşısında ise en tehlikeli gece yaratıklarından biri duruyordu. Vampirlerle kara meleklerin karışımıydı bu tür. Yaratık tam kıza doğru hamle yaptığı sırada dalışa geçtim ve yaratığı kızdan uzaklaştırdım. Kızın sımsıkı kapanmış, yaşlı gözleri aralandı ve şaşkınlıkla bana baktı. Yemyeşil gözleri yaşlardan dolayı daha da parlak gözüküyordu. Bana yağmur ormanlarını hatırlatıyordu. Dikkatimi tekrar yaratığa verdim ve onunla mücadele etmeye başladım. Saldırılarımdan çok etkileniyordu. Açlıktan dolayı zayıf düşmüş olmalıydı. Onunla işim bitince kıza döndüm. Gözleri hayranlıkla bana bakıyordu. Sanki beni hiçbir zaman unutmak istemiyormuş gibi dikkatlice bana bakmaya başladı. Yanına yaklaştım ve elini tuttum. Korkudan ve havadan dolayı buz kesmişti.
Tanrı'ya en yakın varlıklar şüphesiz meleklerdir. Bazen bu yaratıklar Tanrı'ya karşı gelme cüretini gösterirler. İşte o meleklerin sonu çok kötüdür. Tanrı onları dünyaya gönderir. Bu melekler değişim göstererek karanlık yaratıklardan biri haline gelirler. Kendilerini gizleyerek yaşamak zorunda kalırlar. İyilik dolu yaratıkların karanlığa maruz kalması onları delirtir. Siz siz olun sırtında siyah kanat dövmesi olan biri görürseniz yanına yaklaşmayın.
Kayıp Melek yakında sizlerle!