birinci bölüm
Zoey
Starkın gözleri titreşip açıldı. Koruyucumun ruhu sapasağlam olsada bedeni için aynı şeyi söyleyemezdim. Bu yüzden sgiah ın savaşçılarından bir grup onu iyileştirmek üzere götürdüler. Bu arada bende adanın kraliçesinin ilgi odağı olmuştum. Ben starkın peşinden gitmek üzereyken beni durdurdu ve “gerçekten beş elementten de enerji çekebiliyormusun “ diye sordu.
“isterseniz gösterebilirim” dedim bende. O anda rüzgarı çağırdım ve kollarımı bütün odayı kapsayacak şekilde savurdum.odanın içersindeki tüm meşaleler ve mumlar söndü ve oda karanlığa gömüldü. Görme konusunda pek problemimiz yoktu tabii. Daha sonra ateşi çağırdım.”ateş bana gel” ve ateşten odayı tekrar aydınlatmasını istedim. Su ve toprağı çağırdığmda ise odada bnm dışımda herkesin ağzında şaşkınlık dolu sesler çıktı. Ve en güçlü elementim olan ruhu çağırp sgiah a yönlendirdiğimde gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
Kraliçenın şaşkın halinden faydalanıp soru somasına izin vermede “starkın yanında olmam gerek” diyerek starkı götürdükleri revire gittim.İçeride iki savaşçı vardı.”durumu nasıl” dedim daha genç görünen savaşçı” sadece dinlenmeye ihtiyacı var” diyerk beni rahatlattı. Sonrada beni yalnız bırakıp dışarı çıktılar. Kendimi o kadar bitkin hissediyordum ki starkın en yakınındaki koltuğa kendimi zor attım. Uyumaya çalışıyordum ama o kadar çok şey yaşamıştıkki kafam düşüncelerle doluydu.
Birden” seni sıkan nedir “diye sordu stark. Düşüncelerimden etkilenip uyanmış olmalıydı.lanet olsun. Zaten hastaydı bi de düşüncelerimle onu sıkıyordum.
“olanları düşünüyordum” dedim. Yüzüne o kibirli gülümsemesini (benim çok sevdiğim)takıp “ben senin koruyucunum ve sana hiç bir şey olmasına izin vermem” dedi gerçekten kalbimdeki sıkıntıyı geçirmişti.
“yorgun olman gerekmiyor mu seniné diye sordum.
“yorgunum ama uyumak istemiyorum ruhunun parçalandığı günden beri senin konuştuğunu hareket ettiğini mutlu olduğunu görmeyi bekliyordum. Şimdi bırak seni doya doya seyredeyim.”
Bu sözlerinden sonra bana doğru uzanmaya çalıştı ama acıyla yatağına düştü
“hareket etme neye ihtiyacın var söyle “dedim “
Bozulmuş gibi yaparak “sadece seni öpecektim ama onu bile başaramıyorum” dedi bende küçük bir kahkaha eşliğinde dudaklarına bir öpücük kondurdum ve tekrar güldüm
“Neden güldün”
“seninle tanıştığmızdan beri ya sen ölümden dönmüş oluyorsun yada ben seninle doğru düzgün vakit geçiremeyecek miyiz” dedim
Sırıtarak”haklısın”dedi”ama bundan sonra bunun olmasına izin vermeyecğim.”
umarım beğenirsiniz:D
Zoey
Starkın gözleri titreşip açıldı. Koruyucumun ruhu sapasağlam olsada bedeni için aynı şeyi söyleyemezdim. Bu yüzden sgiah ın savaşçılarından bir grup onu iyileştirmek üzere götürdüler. Bu arada bende adanın kraliçesinin ilgi odağı olmuştum. Ben starkın peşinden gitmek üzereyken beni durdurdu ve “gerçekten beş elementten de enerji çekebiliyormusun “ diye sordu.
“isterseniz gösterebilirim” dedim bende. O anda rüzgarı çağırdım ve kollarımı bütün odayı kapsayacak şekilde savurdum.odanın içersindeki tüm meşaleler ve mumlar söndü ve oda karanlığa gömüldü. Görme konusunda pek problemimiz yoktu tabii. Daha sonra ateşi çağırdım.”ateş bana gel” ve ateşten odayı tekrar aydınlatmasını istedim. Su ve toprağı çağırdığmda ise odada bnm dışımda herkesin ağzında şaşkınlık dolu sesler çıktı. Ve en güçlü elementim olan ruhu çağırp sgiah a yönlendirdiğimde gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
Kraliçenın şaşkın halinden faydalanıp soru somasına izin vermede “starkın yanında olmam gerek” diyerek starkı götürdükleri revire gittim.İçeride iki savaşçı vardı.”durumu nasıl” dedim daha genç görünen savaşçı” sadece dinlenmeye ihtiyacı var” diyerk beni rahatlattı. Sonrada beni yalnız bırakıp dışarı çıktılar. Kendimi o kadar bitkin hissediyordum ki starkın en yakınındaki koltuğa kendimi zor attım. Uyumaya çalışıyordum ama o kadar çok şey yaşamıştıkki kafam düşüncelerle doluydu.
Birden” seni sıkan nedir “diye sordu stark. Düşüncelerimden etkilenip uyanmış olmalıydı.lanet olsun. Zaten hastaydı bi de düşüncelerimle onu sıkıyordum.
“olanları düşünüyordum” dedim. Yüzüne o kibirli gülümsemesini (benim çok sevdiğim)takıp “ben senin koruyucunum ve sana hiç bir şey olmasına izin vermem” dedi gerçekten kalbimdeki sıkıntıyı geçirmişti.
“yorgun olman gerekmiyor mu seniné diye sordum.
“yorgunum ama uyumak istemiyorum ruhunun parçalandığı günden beri senin konuştuğunu hareket ettiğini mutlu olduğunu görmeyi bekliyordum. Şimdi bırak seni doya doya seyredeyim.”
Bu sözlerinden sonra bana doğru uzanmaya çalıştı ama acıyla yatağına düştü
“hareket etme neye ihtiyacın var söyle “dedim “
Bozulmuş gibi yaparak “sadece seni öpecektim ama onu bile başaramıyorum” dedi bende küçük bir kahkaha eşliğinde dudaklarına bir öpücük kondurdum ve tekrar güldüm
“Neden güldün”
“seninle tanıştığmızdan beri ya sen ölümden dönmüş oluyorsun yada ben seninle doğru düzgün vakit geçiremeyecek miyiz” dedim
Sırıtarak”haklısın”dedi”ama bundan sonra bunun olmasına izin vermeyecğim.”
umarım beğenirsiniz:D